Ağustos ayı öykü etkinliği 🍀
#133258513
Zaten her şeyi bile isteye yapmış olmak ve çektiğin her yalnızlığa bir çare bulamadan, bir suçlu arayamadan, son vermeyi beceremeden nasıl yaşayabiliyorsun.
Bir çocuğun;kız çocuğunun oyuncağında hüznü yaşamak nasıl bir duygudur?! Doğmamış, ama ona alınmış kıyafetler ve
Esinlenilen Şarkı: Daft Punk - Veridis Quo youtube.com/watch?v=ySLc8gZ...
İniş ve Çıkış
Mikroskop insana önemini gösterdi. Teleskop ise önemsizliğini.
— Manly P. Hall
Kızıl Gezegen’in yeryüzünde, hafif çakıllı toprakta, başı öne eğik volta atıyordu. Volta atmanın benim ömrümü kısaltacağından başka bir yararı yok, diye düşünerek,
Herkese merhabalar
Bugün bidünyakitapgrubu'nun seçmiş olduğu harikulâde bir eser , yaniii Emily Bronte den Uğultulu Tepeler ile buradayım.
Emily Jane Bronte , İngiliz roman yazarı ve şair. Kaleme almış olduğu tek roman, Uğultulu Tepeler bugün İngiliz edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak anılmaktadır. ( Tek roman yazmış oluşu
değmez dedi.
yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arta kalan ne varsa masada.
erken saatte uyandım.
yatak odamın tavanı eğilirken üzerime
bir saat daha uyudum. belki iki.
havada ölü bir romantizm vardı ve bir ninni örttü üzerimi.
anlaşılmamak acıktırıyordu insanı.
iki gün önceden kalan pizzanın son dilimini ısıtacaktım.
mikro
Değmez dedi..
Yolunu beklerken içtiğim sigaralar ve dün geceden arda kalan ne varsa masada..
Erken saatte uyandım, yatak odamın tavanı eğilirken üzerime; bi saat daha uyudum.Belki iki..
Havada ölü bi'romantizim vardı ve bir ninni olup örttü üzerimi.
Anlaşılmamak acıktırıyordu insanı, iki gün önceden kalan pizzanın son dilimini
Sara'nın Serra'yı doğurduğu gün, yaşamın değerini bir kere daha sorgulamıştı, bahçede doğumu beklerken. İlkbahardı. Ağaçlar çiçeğe durmamışlardı henüz, ama taze yapraklarla yeni donanmışlardı. Yemyeşildiler. Yaşamın her bahar sil baştan yinelenmesini gözleriyle görüyor ve soruyordu, ''Tanrım, ağaçlara bağışladığını biz kullarından niye esirgedin acaba? Şu tomurcuk demin patladı gözlerimin önünde. Çığlığını duymadım dalın. Oysa benim kızım sekiz saattir avaz avaz bağırıyor içerde. Neden? Neden bunca acıyı biz insanlara reva gördün? Sara'ya bir şey olursa, ben şimdi tüm bu dalları kırmaz mıyım teker teker? Yolmaz mıyım yapraklarını ağaçların?''
Konu Oğuz Atay olunca yazıya Selim Işık'tan güzel bir parça ile başlamak istedim.
youtu.be/yIxOucVUoUU
Oğuz Atay'ın biz okuyucularına bıraktığı tüm kitapları okuyunca, "keşke daha fazlası olsaydı" boşluğunun içine düşülüyor. Bu durum da bizleri, yazar hakkında kaleme alınmış diğer eserleri araştırmaya yönlendiriyor. Eğer böyle
17 Temmuz 1738 günü, bir balıkçı tezgahında, balık ayıklarken aniden sancısı tutan ve işinin arasında “bir avazda deriz ya”, işte öyle bir avazda doğum yapan, ardından da hiçbir şey olmamış gibi işine devam eden bir kadın tarafından dünya getirilir Jean Baptiste Grenouille. Sanki az evvel doğum yapan o değildir. Doğumu balık tezgahının altında
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.