Kuran-ı Kerim'e göre Hazreti İsa, resullerin en büyükleri olan "ulu'l-azm" peygamberden biri. On beş surede, doksan üç ayette ismi veya bir sıfatı ile zikrediliyor.
Sayfa 125Kitabı okudu
YEDİDE KALDIK
Tuzu kuru olan biri Tuz Gölüne gidiyor sık sık; sıcak yaz günlerinin son günlerinde.
Ahkâm kesmek bizim işimiz der gibi...
Aslında tuzlayayım da kokmasın havasında…
Afyonkarahisar’ın kaymağına nispetle;
Konya’nın manyağı da meşhur nasıl olsa!
Belki de Ağustos’un sıcağından olgunlaşmış incirlerin
Çekirdeklerini saymaya
Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır.
Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
UNUTULMAZ AŞK REPLİKLERİ
...
Bak, sana bir hikaye anlatacağım Toto. Bir zamanlar krallığın birinde bir kral güzel prenses için bir ziyafet verir. Kapıda bekleyen bir asker kralın kızını görür ve bir çırpıda aşık olur. Fakat kralın kızının basit bir kapı görevlisiyle ne işi olabilir? En sonunda asker prensese ulaşır ve artık onsuz hayatının bir anlamı olmadığını söyler. Prenses askerin aşkından etkilenir. "Eğer balkonumun altında hiç hareket etmeden yüz gün yüz gece bekleyebilirsen senin olabilirim." der. Asker kabul eder ve prensesin balkonunun altına gider. Bir gün, iki gün, üç gün, yirmi gün, otuz gün... Her gece prenses dışarı bakar, ama o kımıldamaz bile. Yağmurda, rüzgarda, karda... O hep oradadır. Kuşlar kafasına pisler, arılar sokar, ama o kımıldamaz. Doksanıncı günden sonra taş kesilmiş bir vaziyette gözlerinden akan yaşları zapt edemez. Uyumaya bile dermanı kalmamıştır. Tüm o günlerde prenses onu camından seyreder. Ve doksan dokuzuncu günün akşamında asker sessizce çekip gider oradan. Bu hikayenin ne anlama geldiğini sorma. Çünkü ben de bilmiyorum. Eğer bir gün anlarsan sen bana söylersin.
(Cennet Sineması)
Sayfa 97 - Carpe Diem
