Belli bir dönem Arap toplumuna ait uygulamaların tarih-üstü bir yaklaşımla yorumlanıp dini hüküm kılıfına sokularak bugüne taşınması din adına işlenmiş cinayetten başka bir anlam ifade etmiyor.
Başarının bedelini bir dönem ödemeyenler başaramamanın bedelini bir ömür boyu öderler.
Reklam
Son zamanlarda bu soruyu her sorduklarında aynı cevabı verdim. Soran kim olursa olsun, ne amaçla sormuş olursa olsun yanıtım hep aynı oldu. Gözlerimdeki samimiyetsiz ifade fark edilmesin diye yüzümü hafifçe yere eğip, biraz da dudağımı umursamazlık hissi uyandıracak şekilde büküp, her şeyin olması gerektiği gibi ya da en azından alışıldığı gibi gittiğini söyledim. Karşımdakilere bir zarar vermediğimi düşündüğüm yalanları daha kolay söylüyorum. Aslında bir dönem biraz daha samimi, biraz daha gerçeğe yakın cevaplar vermeyi denedim. Bir çırpıda ne var ne yoksa anlatayım diye geçti aklımdan. Yaşadıklarımı, hissettiklerimi bütün açıklığıyla anlatmak gibi, bugün düşündüğümde son derece aptalca gelen çabalara giriştiğimi hatırlıyorum. Sonra bundan vazgeçtim. Bunun fazlasıyla saf bir durum olduğunu hissediyordum.
bunca deneyimsiz, her şeye kolayca kanan, hâlâ köy cemiyetinin eline bakan bu gariban köylüye bir Yahudi musallat olursa!.. Aman Tanrım, neler olmazdı! Yarın elinde avucunda ne var ne yoksa, bütün varlığı Yahudi'nin eline geçiverirdi ve öyle bir dönem başlardı ki, bırakın toprak köleliğini, Tatar boyunduruğu bile yanında hiç kalırdı!
Sayfa 747 - Yapı Kredi Yayınları
O'nun (sav)hayatında tahammülün,halden hale geçmenin olmadığı hiçbir dönem yok.Fırtınalar içerisinde bir hayat...En güzel,en kıymetli hayat O'nunkiyse,ki bunda şüphe yok,o hayattan alınabilecek en önemli derslerden biri de kıymetli bir hayatın tahavüllerle ,fırtınalarla, değişim ve dönüşümlerle geçecegidir.
... Okuduğunu anlamada dünya sonlarındayız. Anlamıyoruz, öyleyiz. Daha dünkü yazarımız Peyami Safa’nın kitaplarının altında sözlük var, sözlük! Bu bir utançtır. Karalayasım geliyor. Arapça, Farsça, Latince, Fransızca ve son dönemde İngilizce'den (dilimize taşınmış) sözcüklerimiz var ve bu bir fakirleşme değil, zenginleşme. Nutuk okuyamıyorsun orijinalinden, Refik Halid Karay okuyamıyorsun, Necip Fazıl Kısakürek kezâ. Günler beş kelime: günaydın, görüşürüz, aynen, kaça, tamam. İkinci dil öğrenmekten filân bahsediliyor da önce birinci dili mi öğrensek? Çeviri kitaplardan ve sığ kelime dağarcığı ile yazılmış yakın dönem romancıklarından uzak durun. Açın, kendi dilinizi okuyun. Bazıları şeytan görmüş gibi bakıyor bin yıllık kelimeye. “muzaffer, misal, hasret” gibi kelimeler bunlar. Yoksa felsefe terminolojisinden bahsetmiyorum, tinler, erekler… Akıl almıyor. “Bahsi değiştirelim,” diyorsun, bön bön bakıyor yüzüne. Biz mi yaşlandık, ne yaptık? Bunu yapanlardan bazıları öğretmen… Çocuklarımız bunlara emânet. Dil bilmeyen ne bilir, ne öğretir?
Sayfa 155 - İz Bırakan Kalemler (İBK) Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2023Kitabı okudu
Reklam
"Rönesans, insan aklının içinde bulunduğu kötü ortama verdiği bir tepkidir."
Sayfa 14 - Epsilon YayıneviKitabı okuyor
Bizler, yiyeceğin bol veya kıt olduğu dönemlere adaptasyon yapabilen metabolik yapımız sayesinde bugünlere kadar ayakta kalan canlı türlerindeniz. Dolayısıyla genlerimiz, dönem dönem yiyeceğin bulunamayacağı senaryolara göre bir B planına sahiptir. Yiyecek az ise vücut hibrit motorlarının yağ yakım düğmesine basar ve depoladığı yağları yakar. Ancak günümüzde yiyecek kıtlığı söz konusu olmadığı gibi, yiyeceklerin işlenmiş olması nedeniyle besleyicilik kalitesi de bir sorundur. Günümüz yaşam tarzı aç kalmaya izin vermez ve genellikle kana hızla karışan işlenmiş basit şekerleri içeren menüleri önümüze sunar.
Kişi sahipsizliğe gömüldüğünde nefesi kesiliyor, dünya artık tanınmaz ve güvenilmez bir yer haline geliyor. Velinimetler gözden düştüğünde veya öldürüldüğünde, bir dönem kapandığında sahipsizliğin savunmasızlık anlamına geldiği anlaşılıyor.
Sayfa 114 - YKYKitabı okuyor
Çığrından çıkmış bir dönem bu. Lanetler olsun! Keşke hiç doğmasaydım bunu düzeltmek için!
Reklam
Denizler asıldığında ben daha ilkokula gidiyordum. On­lar tıpkı birer Köroğlu, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal ve İnce Memed'di. Ben İnce Memed'i okurken Deniz Gezmiş canlanır­dı gözümde, ki yanlış; İnce Memed, Deniz Gezmiş gibi uzun boylu, etkileyici biri değildi ama imgelemimde öyle kalmış işte. Sadece benim değil, eminim o dönem birçok gencin ka­fasındaki İnce Memed, Deniz'di, Mahir'di ya da öteki devrim­cilerdi.
Yaşamımın bu tatsız dönemi üstüne yazdıklarımı bitirirken o dönemin o dönem olduğunu, şimdininse şimdi olduğunu söylüyorum kendi kendime, o zamanla şimdiki arasındaki yıllar, o zamanla şimdi, benim gözümde bir bütündür.
Sayfa 148 - Can YayınlarıKitabı okudu
Deniz Gezmişleri astıran baki tuğ !! =)) Sağ Sizi ASLA Şaşırtmaz!!
Köprülerin altından çok su akmadan General Elverdi, S. Demirel’e yanaşıp milletvekili oldu. Bir dönem sonra Baki Tuğ da suçladığı Demirel’in partisinden Meclis’e girdi. Akıllım; iddianamesini el altından gazetelere verip günbölük yayımlatmıştı.
Sayfa 125 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okuyor
Türkiye’de son dönem yayınlanan dizilerde islam dinini hafife alan karelerle diğer dinleri alaya alan kareler sayılsa muhakkak islamiyet üzerine yapılan saldırıların çok daha fazla olduğu görülecektir. Bu bir muhteva analizidir.
Sayfa 157 - İNSAN VE HAYAT KİTAPLIĞIKitabı okudu
İlk kez kadın öğretmen tayini 1873'te oldu. 1881'de ilk kez bir mezuniyet töreninde bir kadın söylev verdi. Kadınların okul yönetimi işlerine tayinleri 1883'te başladı ve bu tarihten sonra vilâyetlerde de bu yol açılmış oldu ki bu dönem Tanzimat dönemine değil, Abdülhamit dönemine rastlar!