Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse arkası gelir.
Bilinen şeylerin bir kısmı bir çıkarım/istidlal, düşünme/fikir, ve çıkarsama/istinbat olmaksızın bilinirken bir kısmı da düşünme, düşünüp taşınma ve çıkarsama ile bilinir. Asla bir düşünme ve çıkarım olmaksızın bilinen veya var olanlar dört sınıftır: Kabule dayalı olanlar/makbülat, yaygın olanlar/meşhürat, duyulurlar/mahsüsat ve ilk düşünülürler/makülatun uvel.
Sayfa 36 - Litera Yayıncılık, I. Basım, 2018
Reklam
Mussolini'nin gözünde Türkiye bir Avrupa ülkesiydi
1920'lerde eski dünyada Avrupalı olmayan ve bağımsız kalabilmiş dört ülke bulunuyordu. Ama Türkiye dışında kalan Çin, Habeşistan ve İran zaman içinde istilaya uğradılar. Mussolini'nin bir demeci, bu ortamda Türkiye'de tedirginlik yaratmıştı. Bunun üzerine Mussoiini, Türk büyükelçisine hemen şu mesajı verdi: "- Türkiye, bu kapsamın dışındadır. Zira bir Avrupa ülkesidir. "
Ancak, Muhammed, yine bu aynı Kur’an’ı, batıl inançlara yer veren hükümlerle doldurmuştur. Verilebilecek örnekler pek çok; bunlardan birkaçına göz atmakla yetinelim: Kur’an’da, puta tapmanın “batıl” olarak tanımlanmasıyla ilgili ayetlerden biri şöyledir: “...Allah ‘Hak’kın ta kendisidir. Onun dışında taptıkları ise, batılın ta kendisidir. Gerçek şu ki, Allah, evet o, uludur, büyüktür” (Hac Suresi, ayet 62). “Put” denen şey, bir tahta ya da taş parçası olabilir. Nitekim Muhammed’in “cahiliye” diye adlandırdığı dönemde Arapların tapar oldukları putlar arasında “al-Lat”, “al-Uzza” ve “al-Menat” adıyla bilinenleri ve daha niceleri vardı; bunlardan “Lat” dört köşe bir taş, “Menat” ise Mekke ile Medine arasında bulunan el-Kudeyd mevkiindeki siyah bir kaya parçasıydı. Muhammed, kendisini “peygamber” olarak ilan ettiği tarihe (kırk yaşına) gelinceye kadar, Arap geleneği gereğince, bu putları (özellikle “Uzza”yı) ve ayrıca Kabe’deki Kara Taş’ı (Hacer-i Esved’i) kutsal bilir ve bunlara tapardı. Hatta İbn Kelbi gibi kaynaklardan öğrenmekteyiz ki, “Uzza” putuna kurban adadığı olurdu. Ancak, putlara tapma geleneğini engellemeden Arapları tek bir Tanrı’ya ve dolayısıyla Tanrı’nın “elçisi” olarak kendisine baş eğdirtmenin mümkün olamayacağını düşündüğü içindir ki, putlara tapıp saygı göstermenin “batıl” nitelikte şeyler olduğunu söyleyerek Kur’an’a. ayetler koymuştur (örneğin, Necm Suresi, ayet 19-23)
"Seni yolundan sadece budalaca bir evlilik çıkarabilirdi.” "Bu senin de başına gelebilir, Gabriele.” Kıpkırmızı oldu ve şiddetle karşı çıktı: "Bunun için Brzeg'li beylerin söz konusu olabileceğini mi düşünüyorsun yoksa? Bugün de hâlâ eskisi kadar yavanlar. ” "Nasıl yavan yani?" diye sordum. "En küçük memurundan tut, subay çevrelerine kadar hâlâ hepsi kibirli, azametli ve dar görüşlü. Konumlarına göre görüntü değişiyor sadece, içerik aynı. Bizim artık annelerimiz ve büyükannelerimiz gibi düşünmediğimiz içlerinden birinin bile aklına geliyor mu sanıyorsun? 'Efendim aşağı, efendim yukarı' diye etraflarında dört dönüp duran kadınlardan değil de artık kendi kendimizin efendisi olduğumuzun, kısacası eski kölece anlayışları rafa kaldırdığımızın farkındalar mı sence?"
Ne?!
Dört yaşında bir kızın on üç yaşında bir oğlanla nişanlandırılmak için fazla küçük olduğunu düşündüğümden tereddüt ettiğimi de söyledim;
Reklam
Matematik hem kadim, hem moderndir, gelişimi boyunca yaygın kültürel ve siyasi etkilerle iç içe olmuştur. Modern sayı sistemimiz Hintliler ve Araplardan geliyor olsa da, tarih boyunca üzerine yapışıp kalan midyeleri beraberinde taşır. Babillilerin bundan dört ila beş bin yıl önce kullandığı 60 tabanının izlerini modern kültürde görmek mümkündür: bir dakikada 60 saniye ve bir saatte 60 dakika vardır. Dik açı ise, Fransızların devrim sonrası her şeyi onluk tabana geçirdikleri sırada 100 grad yapmalarına rağmen, hâlâ 90 derecedir.
Giderek yitiriyoruz cümle kurma becerimizi ve yürekliliğimizi. Olabildiğince saydam ve dört bir yana bükülgen tümcelerle idare ediyoruz vaziyeti. Boş konuşmayla sayıklama arasında gidip gelen içe dönük söylenmeler halindeyiz. Kimsenin birbirini dinlememesi, anlaşmamızı sağlıyor.
Sayfa 7 - Bilgi Yayınevi - 22. basımKitabı okuyor
"Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnızız.."
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"İnsanları yargılamak yerine, onları anlamaya çalışmaktan zevk alıyorum.."
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Başka pek çok şehirde olduğu gibi İstanbul'da da paranın hiç mi hiç değeri kalmamıştı artık. Benim Doğu'ya gittiğim yıllarda bir akçeye dört yüz dirhemlik kocaman bir ekmek çıkaran fırınlar, şimdi aynı paraya bunun yarısı ve üstelik tadı tuzu insanın çocukluğunu hiç mi hiç hatırlatmayan bir ekmek veriyorlardı.
Sayfa 15 - YKY
"Fakat gerçeği kavrayabilmesi için belki yüreğinin yanması gerekiyordur !"
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"...anlamak için belki de bir kalbi olmalı insanın."
İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.