parlak ayın çevresinde binlerce yıldız,
rüzgârsızken duru gökyüzü,
nasıl yanarsa ışıl ışıl,
bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne;
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür,
ferahlar yüreği çobanın
“İnandığı zaman inandığına inanmıyor, inanmadığı zaman da inanmadığına inanmıyor.” — Dostoyevski, Ecinniler
Nihilizmin doruklarından neler çıkarabiliriz? Cioran’ın en sevdiği sözlerden biri olan Stravrogin’in alıntısıyla başlayan bu yazı, Cioran’ın hayatı ve eserleri üzerinden ilerleyerek, onun külliyatından ne anlamlar çıkarabileceğimizi
Zaman boşluğunun önünde yürek boşluğu: Karşı karşıya, birbirlerine yokluklarını yansıtan iki ayna, aynı hiçlik görüntüsü... Hayalperest bir budalalığın etkisi altındaymış gibi, her şey aynı seviyeye gelir: Artık doruklar da yoktur, uçurumlar da... Yalanlardaki şiir, bir muammanın dürtüsü artık nerede keşfedilir?
Paris'te sokaklar ve caddeler karmaşasının arasından bir Norte Dame'ın milyonlarca dindarı kendisine çekmesi çok olağan. Viyana veya Köln de binlerce evin çevrelerini otlar örneği kaplayıp örttüğü taştan o sivri doruklar olmadan düşünülemez. Fakat burada [önemsiz bir taşra kentinde, bomboş arazilerin orta yerinde] gördüğünüz ölçüler, karşınızdaki orantı öylesine şaşırtıcı, öylesine olağanüstü bir olay ki!