“Başlangıçta söz vardı.Söz olduğu için de,zaman içinde insan bununla,yani sözle o kadar bütünleşti ki,neredeyse etle kemik oldu.Yani söz bir uzuv oldu,insanın canından,hem de özünden bir parça.Söz,kan gibi damarlarımızda akmaya başladı,görünmez mühürlere dönüştü.Neden dersen,insan düşünceyi örneğin göremez.Ama düşünce vardır.Sözü de göremez.Söz ağzımızın iki dudağı arasından çıktığı zaman uçup gider.Havaya karışır.O sırada karşımızda ya da yanımızda biri varsa o kişi bu sözü duyup anlamını kavrayabilir.Yoksa da geçmiş olsun.Bir daha o sözün aynısını havada yakalayabilirsen ne âlâ.Ama o da olanaksız.Olanaksız.”