Bekle kar altında kalan buğday tanesi
Yine onun sularıyla yeşereceksin
Gözyaşların çare değil ağlama büyü
Başını dik tutabilirsen boy vereceksin
Her yanında allı morlu
Güller açar türlü türlü
Bu fırtına dünden belli
Baş edeceksin
Korku kar eylemez bir kez yola düşene
Sen bir aşkın içindesin yaşayacaksın
Dört yanını börtü böcek sarsa ne çıkar
Toprağa sıkı sarıl boy vereceksin
Her yanında allı morlu
Güller açar türlü türlü
Bu fırtına dünden belli
Baş edeceksin...
#İBRAHİMKARACA
Bırak, aydınlığa perde çeken o gafili!
Bırak, aydınlık kör etsin gözlerimizi.
Gerçeklik karşısında korkuya kapılan dizlerimizi,
Kırsın;
zihnimize akan endişeli dizelerimizi,
Döksün;
yalnızlığın korkutucu sessizliğine küllerimizi!
Bırak, aydınlığa perde çeken o gafili!
Bırak, aydınlık tutsak etsin dünden kalan cehaletimizi.
Goethe'den okuduğum ikinci eser, ilki Genç Werter'in acılarıydı. Onu da beğenmiştim. Kıymetli bir eserdi.
Goethe'nin Faust eserini 18 yaşında yazmaya başlıyor ve 83 yaşındayken yazması bitiyor. Düşünün bir esere bir ömür, dile kolay, kahramanı Faust 'la yaş alıyor Goethe de. Sırf bunun için bile okunmaya değecek edebiyatın kült kabul edilen eseri
Öz Türkçe kullananların hemen hepsi tarihe ve dine karşı cephe almış kişilerdir. Onun için sadece halihazır, halihazır da değil, kendi özdeyişlerine göre kurulacak, tarihten, dinden uzak, tıpkı uydurdukları kelimeler gibi uydurma bir istikbal tasavvuru vardır. Kullandıkları kelimelerle bugün yaşayan hayatın dışına çıkan, kendilerinin dışında hiçbir kimseye değer vermeyen, yalnız uydurma dünyaları içinde yaşayan bu ütopistler arasında solcu ve aşırı solcuların büyük bir çoğunluk teşkil etmesi, şaşılacak bir hadise değildir. Maziyi ve halihazırı tamamıyla inkâr ederek ve yıkarak, yeni, yalnız kendi düşüncelerine ve hayallerine uygun bir cemiyet kurmak! Öz Türkçecilerin yapmak istedikleri şey işte bu! Dünden kalan ve bugün yazılan kitaplarda gençleri maziye, dine götüren fikirler vardır. Gençlerin onları okumaması, anlamaması lazımdır.