Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya birkaç derece daha soğudu, kaç derece olduğunu tam olarak hesaplayacak değilim, insanlar çok daha merhametsiz ve saygısız oldular. Ama bunların hepsi budala olmadığımız için önceden gördüğümüz, hesaba katmamız gereken doğal bir süreç. Ama hastalar hastalarla severek birleşmezler, yaşlılar da yaşlılarla severek birleşmez. Birbirlerinden kaçarlar. Mahvolmaya doğru. Herkes yaşamak ister, hiç kimse ölmek istemez, bunun dışında her şey yalandır. Sonunda koltukta otururlar, herhangi bir berjer koltukta ve bir varoluş fantazması içine girerler, bunu var etmişlerdir, ama bunun kendi varoluşlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Yalnızca mutlu insanlar olmalıydı, bunun bütün koşulları mevcut, ama yalnızca mutsuz insanlar var. Bunu geç anlıyoruz. Genç olduğumuz sürece ve hiçbir şey bize acı vermezken, yalnızca yaşamın sonsuzluğuna inanıyor değiliz, ona sahibiz de. Sonra kırılma, sonra yılma, sonra da bundan yakarış ve son. Hep aynı şey.
Sayfa 67 - YKY
_Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Onunla ayakta durmak yerine emsalsiz bir umursamazlıkla sırtımızı
Reklam
Fiziksel bir eksiklik, zihinsel bir aşırılık yaratabilirdi. Sanki süreç, tersine de işleyebiliyordu. Zihinsel aşırılık, kendi amaçları doğrultusunda, kasti bir yalnızlığın gönüllü körlük ve sağırlığını, yapay zevklerden el çekme iktidarsızlığını doğurabiliyordu.
Gitseler, gitmek isteseler bile...
Dünya Tarım Örgütü ile birlikte Suriyelilere köylerde yerleşme ve tarımı öğretiyorlar, bu başladı geçen hafta. Bir toplumu tarıma soktuğunuz anda çıkartmanız mümkün değil ve bu süreç başladı. Bu da plansız değil. Daha önceki Tarım Bakanı Fakıbaba ağzından kaçırmıştı, Türk tarımını Suriyelilerle ayağa kaldıracağız, onlar geri gitseler, gitmek isteseler bile biz üç buçuk milyon Suriyeli barındıracağız demişti.
Sayfa 112Kitabı okudu
Buzul çağı, Milankoviç döngüsü
1900'lerin başında Milankoviç buzul çağları teorisini ortaya koydu: buna göre, güneşin ve ay'ın yerçekimsel gücü, dünyanın hareketini hafifçe etkilemekte ve dünya, güneşe doğru eğilmekte. Milanković'in teorisi başlangıçta, Dünya'nın yarımkürelerindeki bir eğimin, gezegenimizi buzula çevirecek kadar şiddetli kışlara yol açtığını varsayıyordu. Fakat Köppen adlı bir Rus meteorolog, Milankoviç'in çalışmalarını daha da derinleştirerek, büyüleyici bir ayrıntı keşfetti. Gezegenimizin buza dönüşmesinin suçlusu soğuk kışlar değil, hafif serin geçen yazlardı. Döngü, hava bir yaz, o kış yağın karı eritecek kadar ısınmadığında başlıyor. Hafif serin geçen yaz ayları boyunca erimemiş olan buz tabanı, ertesi kış karın birikmesini kolaylaştırıyor, ki bu da hem ertesi yaz karın kalkmama olasılığını arttırıyor, sürekli kar yağması ve kalkmayan kar tabakası, Güneş ışığını daha fazla yansıtarak soğumayı şiddetlendiriyor; Bu da daha fazla kar yağması getiriyor ve süreç böyle devam ediyor. Birkaç yüzyıl boyunca biriken mevsimsel kar yığını, muazzam bir buz tabakasına dönüşüyor ve buzul süreci başlıyor. Burada çarpıcı olan nokta, koşullardaki Görece küçük bir değişiklikten böylesine büyük bir şeyin ortaya çıkması. Buzul çağlarından çıkarabileceğimiz en önemli ders şu: müthiş sonuçlar elde etmek için müthiş bir güce sahip olmanız gerekmiyor. Bir şey bile bileşerek büyüyorsa küçük bir başlangıç temeli o denli olağanüstü sonuçlara yol açabilir ki, mantığa meydan okuyormuş gibi görünür.
Sayfa 68 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Anka-RA Ankara gök ışığın bir asır önce Anadolu'nun merkezi olarak küllerinden yeniden doğduğu yer. Nerenin başkenti? Türkiye Cumhuriyeti'nin.
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İkinci Dünya Savaşının yıkıntıları arasında olanaksız görünen bir meydan okumayı kabul ettiler – Ford'un üretkenlik düzeyini yakalamak. Ohno bu meydan okumayı kabul etti ve "yaratıcı bir ruh ve cesaretle" problemleri ardı ardına çözerek yeni bir üretim sistemi geliştirdi. Aynı süreç Toyota'nın tarihi boyunca defalarca yinelenmiştir.
Sayfa 75 - Toyota Dünyanın En İyi İmalatçısı Haline Nasıl GeldiKitabı okudu
Kaldırımda gelen geçene omuz atarak kendilerine yol açan kişileri izlerken, hayatın her iki cins için de her daim mücadele gerektiren zorlu ve çetrefilli bir süreç olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Ayakta kalabilmek için müthiş bir cesaret ve dayanma gücüne sahip olmak şarttı. Vehimlerle dolu yaratıklar olduğumuz için, bu süreçte özgüven sahibi olmak belki de en önemli şartlardan biri olarak ön plana çıkıyordu. Özgüvenimiz olmadan, beşikteki bebekler gibiyiz.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.