Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
". Bir mitolojisi olmayan halklar için dünya böyledir. Bir labirenttir. Sanki daha önce kimse orada bulunmamış gibi yollarını bulmaya uğraşırlar..."
Zeus'un tahıl veren dünyaya yerleştirdiği beşinci kuşak, bizim kuşağımız Demir Irk'tır. Yaşamları her gün çalışmayla, kederle doludur. Her gece pek çoğu ölür. Dünyanın her tarafında insanlık tarihindeki en kötü suçlar işlenir. Buna rağmen hiçbir ölümlü suçluluk hissetmez. Adalet, inanç dünyayı terk etmiş; yerlerini ihanetle hile, şiddetle açgözlülük almıştır.
Reklam
Erkek tanrılar egemenliklerini belirlemek için kura çektiklerinde Zeus'a gökyüzü, Posetdon'a deniz, Hades'e de yeraltı tanrılığı çıktı.
Bu insanlar, bir kadının çocuk doğurma yeteneğiyle toprağın bütün bitkileri "doğurma" yeteneği arasında bir bağ kurmuşlardır. Bu nedenle toprağın ruhu kadındır, ilk Yunanların taptığı en önemli tanrısal varlıklar da kadındır.
"Oğuz Kağan'a böyle bir bildiride bulunmuştu. Tanrı onun Dünya Devletini onaylamış ve armağan olarak da ok ve yayı, onun devletinin arması olsun, diye göndermişti. Şu halde Büyük Selçuk Devletinin arması olan ok ve yay'ın mitolojik bir anlamı da var demekti. Oğuz Han'in gökle yerin kızını aldığını ve çocuklarının bunlardan türediklerini de söylemiştik..."
Yuga: Dünyanın devirleri. Dört yuga vardır: Krita, Treta, Dva­ para ve Kali Yuga. Her yuganın sonunda, o yuganın onda biri uzunluğunda Sandhya ve gene onda bir uzunlukta Sandhyansa bölümleri vardır. Yuga devirlerinin uzunlukları şöyledir: 1. Krita Yuga 4.800 yıl II. Treta Yuga 3.600 yıl III. Dvapara Yuga 2.400 yıl IV. Kali Yuga 1 .200 yıl Bir tanrı yılı 360 insan yılına eşit olduğundan: 4.800 x 360 = 3 .600 x 360 = 2.400x 360= 1.200x 360= 1 .728.000 yıl 1 .296.000 yıl 864.000yıl 432.000yıl 4.320.000 yıl Buna bir Mahayuga (veya Manvantara) denir. İki bin Ma­ hayuga ve *Kalpa yani 8.640.000.000 yıl yapar ki bu tanrı *Brahma'nın bir günü ve bir gecesine eşittir. Bu hesap *�ig­ veda'da bulunmaz; �igveda ile Mhb. arasındaki bir dönemde oluşturulmuştur. *Mhb.'da akıllı maymun *Hanuman, dünya­ nın devirleri hakkında bilgiler verir. En aydınlık çağ Krita Yuga'dır. Giderek kötüleşir ve en karanlık çağ olan Kali dev­ rinden sonra dünyada yaşam sıfırlanır ve herşeye yeniden başlanır.
Reklam
Sürya: (Göksel Tanrılar) Güneş yuvarlağını belirtir, güneşi simgeleyen tanrılar içinde en belirli olanıdır. Sürya'ya on kadar ilahi sunulmuştur. Sürya'nın gözünden, çeşitli yerlerde bah­ sedilirse de o, daha çok *Mitra ve *Varuı;ıa'nın, *Agni'nin ve başka tannlann gözü olarak anılır. O, her şeyi ve her yeri gö­ rendir; bütün
Artık Mısır ve Mezopotamya’nın eski yıkılmış devletleriyle, ya da medlerin, perslerin imparatorluklarıyla karşılaştırıldıklarında, ard arda gelen göçerlerin kaynaşmasının sonucu Helenlerin, i.Ö. 6. Ve 6. Yüzyıllarda, yeryüzündeki bütün el değmemiş insan enerjisini temsil ettikleri görülür. Ari dehası, onlarda, insanlığın en hayati devrimlerinden birini gerçekleştirmek ve modern dünyanın temellerini atmak üzere, uzun süren karanlık döneminden sıyrılmıştır. İnsanoğlunun dehası, evren karşısında yeni gücünün farkına vararak kendi ayakları üzerine basabilmesi için, binlerce yıllık geleneklere dayanan dünya anlayışını ve tasarımını bozmuştur. İnsanoğlunun, evrenin yasalarına tutsak olmasına yol açan zincirlerden kurtuluşu, insan sanatının o güne kadar bilmediği bir psikolojik ifadeyi canlandırarak eski heykellerde naif bir biçimde dile geldi. Bu ifade, karşılıksız yaratışın ve özgür buluşun sevincini dile getiren “mutluluk hiyeroglifi” diye adlandırılmış olan beş coşku simgesiydi, yani gülümsemeydi. Büyüsel dünya anlayışı, yerini akılsal bilgiye bırakmıştı. Eski yunan dini ya da mitolojisi, yunan mucizesinin özü olan akıl ve şiir kaynaşmasının ürünüydü. Eski Yunanlılar için evren şekiller ve çok zengin insan görüntüleri halinde kristalleşmişti ve bu kristalleşme, plastik sanatlar, şiir ve tiyatro için sonsuz bir düşünme ve hayal kurma kaynağı olmuştur. Eski yunan uygarlığı; Mezopotamyalıların ve mısırlıların bilmedikleri insanoğlunu keşfetmişlerdi. Böylece insan figürü, uygarlıklarının hayal gücüne uzun süre egemen olan hayvan figürünü tahttan indiriyordu.
İbadetlerin Toplumun Kaynaşması Üzerinizdeki Etkisi
Bilişsel bilimciler, topluca edilen bir duanın yaşat­tığı ruhani deneyimi, büyük bir spor karşılaşmasındaki duygu yoğunluğuna benzetirler. Törenlerde, birlikte edi­len dualarda, futbol stadyumunda yapılan tezahürattaki beraberlik ve sosyal kaynaşma duygusuyla zenginleşiriz; mitler de aynen böyle ortak ritüeller oluşturmak için uy­gun ortam sağlar.
Sayfa 10
Eski Yunanlılar, insanoğlunu, kökenlerinden itibaren çevresindeki dünyadan ayrılması olanaksız bir güç haline getiren büyüsel bağı bir yana atmışlardı. Ne kadar olgunlaşmış ve gelişmiş olursa olsun, bir Mezopotamyalı ya da Mısırlı, ken­dini, kozmosun sınırsız mekanizması içinde yer alan bir çark olarak görmekten kurtulamıyordu ve böylece insanoğlu
Sayfa 83 - 84-85-86 - PdfKitabı okuyor
Reklam
Yaratılış efsanelerinde geleneksel olarak İlk İnsanlar, belirli bir toplumda hangi malzeme daha fazlaysa ondan yaratılmışlardır. Örneğin, Navajo Kızılderilileri mitolojisinde ilk Adamla ilk Kadın mısır başaklarından, Norveç mitolojisinde İki ağaçtan yaratılmışlardır.
Okeanos. Hesiodos'a göre, Toprak ana Gaia Khaos'tan çıkar çıkmaz kendi kendine Uranos'la Pontos'u, yani Gök'le Deniz'i yaratır, sonra da Uranos'la "sarmaşıp kucaklaşıp doğurdu derin anaforlu Okeanos'u" (Tab. 1, 2). Okeanos, Gaia'nın on iki Titan evladından birincisidir. Ama Titanlar arasında ayrı bir rol oynar, tanrı kuşaklarının kavgasına karışmamış, dünyanın ucuna çekilip oraya yerleşmiştir. Yunan erken ilkçağının dünya görüşüne göre, yeryüzü yuvarlak ve yassı bir diske benzer, Okeanos bu diski çepeçevre sarar.
Asur Tabletleri
"Asur tabletlerinde yazılanlara göre dünya yaratılmadan önce, başlangıçtaki kaos sulu bir kütleden oluşmaktaydı..”
Maya Kitap
"Dünya mitolojileri içinde hiç kuşkusuz antik Mısır mitolojisi apayrı bir yer tutar ; tıpkı medeniyetinin de diğer medeniyetlerden tümden ayrı olduğu gibi"
Sayfa 9 - Mitoloji Tarihi YayınlarıKitabı okudu
Tapınaklar: Eski Türklerde daha çok doğal tapınaklar bilinmekteydi. Bunları ise, Nehrin kaynağı veya Dağın zirvesi gibi kutsal yerlerden ayırt etmek genelde mümkün değildi. Ne var ki bunlar, bazen de, örneğin oyuklarda olduğu gibi bir tapınağın bazı özelliklerini taşıyordu. Uzunca bir süre, göçebeliğin kült mekanlarının inşasını engellediğine inanıldı. Fakat Orta Asya'daki Türklerin tamamının göçer olmadığı ya da sadece göçer olmadığı ve tanrılara ait resimleri veya ayinler için gerekli çadırları naklettikleri bir yana bırakılırsa (ki bunu ancak sonraları açık bir şekilde görmekteyiz), bazı durumlarda gerçek tapınaklar inşa ettikleri görülmektedir. Ancak biz bunları henüz doğru şekilde yerli yerine koyamamaktayız. Birçok yazar kesin bir kanıt sunmadan, bunlann dünya üzerinde yaygın olan bu ya da şu dine hizmet ettiğine inanırdı. Oğuzlardaki bir ibadethaneden söz eden Kazvini'nin bir çalışmasını okuyan Dunlop buna örnektir: O, bu ibadethanenin içinde bir sinagog görmüş. Yakut'un Kırgızlarda ve Karluklarda, bazen "ibadethane" olarak adlandırılan bazı tapınaklara işaret ettiğini göz önünde bulundurursak, bu durum daha fazla kuşku uyandırmaktadır. Bu ibadethanelerdeki duvarların, önceki kralların resimleriyle süslü olduğunu belirtmektedir. Mezar ise mutlaka bir tür ölüler tapınağıydı.
1.310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.