Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Dünyanın acısı olmasaydı taze yeşil yapraklar üzerindeki güneş ışınlarının anlamı olmazdı.''
Sayfa 60
Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim. 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok... Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik. Tabii ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamdıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!
Reklam
Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir.
"Dünyanın insandan başka anlamı yoktur. Hayat anlayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir." Albert Camus
Cümlelerden (sayfa 31- 33) : —Hiç kimseyle kendimle bile yaşlanmak istemiyorum. —Sağlıklı kalmak için koşamam. Soluk alayım yeter. (...) —Ben, belli bir ülkesi olmayan insanlardanım. —Son bireye kadar savaşmak, kendini feda etmek, yanlış bir kahramanlıktır. —Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü. —Dünyanın acısı olmasaydı taze yeşil yapraklar üzerindeki güneş ışınlarının anlamı olmazdı. —Uzandığımda her şey üzerime yığıldı. Tavana kadar uzanan çini soba, duvar kâğıtları, kentler. Yorgunum. —Gece, gündüzün devamı değildir. —Asalet ve rütbe ile ilgili kavramları hiçbir dilde öğrenmeyi başaramadım. —Meyhanelerde umutsuz bir bekleyiş vardır –kendi kendini bekleyiş. —İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur. —Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda yaşamım bitti. Bilmiyorum, nerede, ne zaman. Ve işte o bittiği yerde başladı. Acının sonunda. Acı ile. —Bittim, yaşamımı kapattım.
Düşünmek ve güzellik üzerine.. Sabahattin İzcioğlu - 08.04.2015 Her şeyin çok karmaşık olduğu dönemlerde düşünmek ne kadar zahmetli zor bir işmiş, hele de yıllardır duygularımızın hasar gördüğü bu durumda güzelliklerden bahsetmek daha zor bir şey. Bana göre böyle durumlarda yapılacak en doğru şey yalnızlaşma, daha açık ifade ile yalnızlık,
Reklam
"Barış'ı tanıdığım yerde ne çiçekler vardı, ne de başı bulutlarda bir çınar. simitçinin gevrek sesi bile giremezdi oraya. taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazen. adının anlamı dünyayı kucaklasa, taşta büyümezdi Barış. ... kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana, düşle gerçek onun o yarım sözcüklerinde öylesine içiçe geçerdi ki, dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi minik göğümüzde. küçücük avluda hayali uçurtmalar uçurmayı işte öyle öğrendim Barış'tan.."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.