Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
D.A.Ç
insan olmanın her zaman için kendinden başka bir şeye, ya da bir insana-gerçekleştirilecek bir anlama, karşılaşılacak bir insana, hizmet edilecek bir davaya, ya da sevilecek bir insana- yönelmek olduğu yolundaki antik ant- ropolojik gerçeğini anlıyorum İnsan, sadece varoluşundaki bu kendini aşmayı gerçekleştirdiği zaman gerçekten insan, ya da
Gecede Güneş olmak
Hiçbir yeri ısıtmaz Olmaması gereken yerde Dünyanın kutuplarında Buzullar bile alaycı Gecede güneş olmak Sevilen, sevmeyendir Gündüzden sürgün yemek Gönüllü değersizlik Her şeyin anlamsızlığı Nötr bir ısıda var olmak Gecede güneş olmak Sevmeyendir, sevilen
Reklam
Daha ne arıyorsun ki diyorlar, aramanın zevkini yaşamayalımmı diyorum. Tasavvuf nedir diye soruyorlar. Kısaca yoldur diyorum. Nerreye gider bu yol. Aşka diyorum Yol arkadaşlarıyla yol sürmek insana bu dünyanın anlamsızlığı içinde güzel bir anlam sağlıyor.
Daha ne arıyorsun ki diyorlar, aramanın zevkini yaşamayalımmı diyorum. Tasavvuf nedir diye soruyorlar. Kısaca yoldur diyorum. Nerreye gider bu yol. Aşka diyorum Yol arkadaşlarıyla yol sürmek insana bu dünyanın anlamsızlığı içinde güzel bir anlam sağlıyor.
Yaşamın anlamsızlığı üzerine !
Yaşamın saçmalığına karşın, umutsuz değil Camus'un dünya görüşü. Bir yazısında bakın ne diyor Camus: "Ne olursa olsun, her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umut kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan?.. Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz. Dünyanın hiçbir anlamı yoktur demek, her çeşit değer yargısını ortadan kaldırmak olur. Ama, yaşamak ve örneğin, yiyip içmek kendiliğinden bir değer yargısıdır. Ölmeye yanaşmadığı sürece, insan yaşamayı seçiyor demektir. O zaman da, görece de olsa, yaşamaya bir değer veriyoruz demektir. Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa, bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır.”
Albert Camus
Albert Camus
Birinci Söz'de Gizli Derinlikler: Egzistansiyalizm ve Varoluşçuluğun Yankıları Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk), 19. ve 20. yüzyıllarda ortaya çıkmıştır. Bu akımın kurucusu olarak Soren Kierkegaard kabul edilir. Friedrich Nietzsche, Jean-Paul Sartre gibi düşünürler tarafından geliştirilmiştir.Egzistansiyalizm genellikle bireyin özgür
Reklam
Ölümlülük
"
William Shakespeare
William Shakespeare
'in oyunu
Hamlet
Hamlet
'e esere adını veren prens eski bir hizmetkâr olan Yorick'in kafatasını tutarak dünyevi şeylerin anlamsızlığı ve geçiciliğinden yakınır. Ölüm kaçınılmaz bu dünyanın şeyleri önemsizdir." S.133 https://1000kitap.com/kitap/kitap--251477
Boşluk, Yalnızlık ve
Kafamda nasıl gireceğime dair falan hiçbir fikirim yok. Bu konu nasıl açıldığından bahsedeyim bana göre boşluğun ne olduğundan bahsederim oradan yalnızlığa sekerim gibi düşünüyorum, nasıl ilerleyeceğimi söylemek ne kadar mantıklı bilmiyorum ama burada makaleden daha çok kendi kendime konuşmalarımı yazdığım için öyle fazla kasmıyorum ve ufaktan
Kerr: Dünyanın Acımasız Sabitliği
"Terk edilmiş gibi duran ve bir hayalet kasabayı andıran bu hiçliğin ortasında, herhangi bir olayda ya da ilişkide mantık aramak beyhude. Kelimelerin ve cümlelerin anlamsızlığı, kahramanın isimsizliği ve çileden çıkartıcı bürokratik süreçleriyle her yönüyle Kafkaesk bir dünya var karşımızda. Her ne kadar film gitgide çıkışsız bir yere savrulsa da, Pirselimoğlu’nun kendine has absürt ve karanlık mizahı ara ara bu dünyayı yumuşatıyor. Erdem Şenocak’ın canlandırdığı isimsiz kahramanımız yavaş yavaş çığrından çıktıkça, kadrajın ve dünyanın acımasız sabitliği ve durağanlığı daha da batmaya başlıyor gözümüze ve soruyoruz: Acaba zamanın yok olması mıdır cehennem?"
Camus felsefesi ve Absurde'e bir bakış
ya intihar ya da iyileşme… "Dekorların yıkıldığı olur. Yataktan kalkma, tramvay, dört saat daire ya da fabrika, yemek, tramvay, dört saat çalışma, yemek, uyku ve aynı uyum içinde salı çarşamba perşembe cuma cumartesi, çoğu kez kolaylıkla izlenir bu yol. Yalnız bir gün “neden” yükselir ve her şey bu şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar.
Reklam
Diğerleri kusura bakmasın lakin :)
En sevdiğin hayvan hangisi ? Sorusuna verdiğim cevap karınca oluyor.Ve genelde garip karşılanıyor. O an Mecnun misali ‘Sen ona bir de benim gözümle bak :) diyesim geliyor. Karıncaları izlemeyi etkili bir terapiden farksız görüyorum ben. Zira tefekkür boyutuna beni ulaştıran tek hayvan kendileri:) Bundan olsa gerek, bilhassa dünyanın anlamsızlığı etrafında toplanan düşüncelere ev sahipliği yaptığım zamanlarda, acziyetimin farkına varıp, kendimi tüm maddelerden kurtarmak istediğim anlarda, hemen gözüm birkaç karınca arar. En büyüğü dahi 2.54 cm olan ve ortalama ömürleri 45-60 gün olan bu hayvanlar öyle bir telaşla ordan oraya gider ki az sonra biri bassa hani, tüm çabaları boşa gidecek. Bunu biz insanların dünya telaşına benzetiyorum hep nedense. Herkes ölüme bu kadar yakınken, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz bizlerde.Kimilerinin sırtında kendinden bilmem kaç kat daha fazla olan yiyecekler oluyor mesela. Ona rağmen pes etmeden taşımaya devam ediyor. Kimi zaman birileri yardıma geliyor, kimi zamanda başka bir karınca onun önüne geçmeye çalışıyor. İnsanlar da böyle değil mi… Neyse daha fazla derinlere dalıp uzatmadan, Nem’l Suresinde de kendilerine yer verilen karıncalara basmayın, sevin,izleyin derim ben :)
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.