Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günü gününe kadınlar, günü gününe erdem ya da erdemsizlik, günü gününe, köpekler gibi, ama her gün sağlamca yerinde duran kendim. Böylece yaşamın yüzeyinde ilerliyordum, sözcükler içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değil. Tam okunmamış o kitaplar, tam sevilmemiş o dostlar, tam gezilmemiş o kentler, tam sarılmamış o kadınlar!
"Kitaplar bizim en iyi dostlarımızdır. Her kitap bize, duygularımıza, düşüncelerimize, kısaca kişiliğimize bir başka yönden ayna tutar. Biz sadece karşımızda duran aynaya baksak, ancak yüzümüzü ve vücudumuzun ön tarafını görebiliriz. Dört yanımıza ayna koysak, o zaman vücudumuzun tamamını görebiliriz. Kitaplar da böyledir Cihan. Farklı alanlarla ilgili okuduğumuz her kitap bize kişiliğimizin bir yönünü gösterir. Güzel kitaplar bize bizi anlatır."
Reklam
Başım bir şiirin tablosuna dolanmış kadar karışık. Saçlarım koskocaman bir koro;nefesim en güzel şarkı. Bunca şiir neresinden gelip yazılıyor defterime dünyanın? Bunca yazı geçirmiş hangi kışa dönmüş kalbim? Sevmek değil, sevda değil dönüp ardimizda bıraktığımız enkazlar yığını. Ne bir İsa'si kaldı geriye dünyanın,ne bir İbrahim'i ne
EĞER O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
az önce dizimi çarptım, her zaman önümde duran masaya hep önümde ama ilk kez bu kadar sert çarptım ağlıyorum ama galiba canım acıdığı için değil
592 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Masumiyet Müzesi Okuduğum kaçıncı Orhan Pamuk kitabı bilmiyorum ama beni en çok etkileyen Masumiyet Müzesi oldu diyebilirim. Çünkü okumadığım eserleri yok değil. İstanbul'un ileri gelen ailelerinin küçük oğlu olan otuz yaşında ki Kemal ile henüz on sekiz yaşında yoksul bir ailenin kızı olan(uzaktan akrabası) Füsun'un aşkını,sabrını,
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 200841,5bin okunma
Reklam
Savrullup duran bir zaman diliminde sarsarak ve sarsılarak geçiyor günler ama kalbimiz çatlayacak kadar duyarlı hayatı savunabilecek kadar güçlüdür
Anlatısal zaman, "aylakça ve tarafsızca harcanacak bir zenginlik biçimidir" der Calvino. Calvino'nun neredeyse havai ifadesini çok yerinde buluyorum: Voltaire'in Candide'ini bugün de seviyoruz, çünkü türü önceleyen bir örnekmişçesine başarılı bir aksiyon filmi gibi iş­liyor. Doğrudur, her sayfada okuyucu, bitimsiz çeşitlemelerle tırmanan ve artan bir trajedi, işkence ve toplu katliam seliyle bombardımana tutulur, ama olaylar öylesine bir zarafet ve hızla onaya serilir ki çalışmanın büyüleyici temposu okuyucuyu korku yerine neşeli bir canlılıkla doldurur. Voltaire'in eşsiz keşfi yadsınmaz bir biçimde, yüksek voltajlı deşarjların ve nö­bete uzanan bitmez tükenmez patlamaların çılgın birikiminde yatar. Mübalağa ile felsefi bir masal için en uygun zemini hazırlayarak, baş aşağı duran saçma bir dünyanın resmini eksiksiz bir şekilde çizmeyi başarır.
Saruman’m söylediği zaman pek de üzerinde durmadığım sözleri. Şimdi bu sözleri açık seçik yüreğimde duyuyordum. “‘Dokuzlar, Yediler ve Üçler’in,’ demişti, ‘hepsinin kendine has özelikleri vardır. Fakat Tek Yüzük öyle değildir. Sanki daha önemsiz yüzüklerden biriymiş gibi, yuvarlak ve süssüzdür; fakat yapıcısı yüzüğün üzerine öyle işaretler
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.