Kırmızı kaypak manşetler, sağır katalogları, karnaval biletleri kendini tanımanın korkusu sürekli bir canlı yayındasınız girdabı olmayan yüreğin sireni duyulmaz elbet mekanlar lunapark, hayat çarpışan otomobiller görüntünün kumbarasında hafızanız beş kuruş alarma yakın hiçbir kırmızıya düşmemiş yolunuz Bindiğin düş atı yorulmuş oysa Üstündeki binici çoktan değişti sana sormadan Kendine uygun bir ayna bile bulamadan Kalakalırsın baktığın boşlukta Bakarsın baktığın kadarsın Bundan sonrası Geç kaldığın yerlerdeki korunma duyguna bağlı anlarsan, anlamanın anlamazsan, anlamamanın boşluğundasın İşte şimdi Kırmızı
Dost
Düşenin dostu olmaz, hele bir yol düş de gör...
Sayfa 71 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Ko­ca Re­is’in Söylevi
“Yol­daş­lar, dün ge­ce ga­rip bir düş gördüğümü hepiniz biliniyorsunuz. Düşe son­ra ge­le­ce­ğim. Size daha önce başka bir şey söylemek istiyorum. Yol­daş­lar, faz­la bir ömrüm kaldığını sanmıyo­rum. Onun için, bugüne kadar edin­di­ğim bil­gi­le­ri, de­ne­yim­le­ri siz­le­re ak­tar­mayı görev bi­li­yo­rum. Çok uzun ya­şa­dım, ağı­lımda
Sayfa 11 - Birinci bölüm - Can YayınlarıKitabı okudu
FRANZ KAFKA HİKAYELER
Tapınan’la Söyleşi: Dua eden kıza gönlünü kaptırır ve onu görmek için her akşam kiliseye gider. Tapınanları seyredip gözlemlerken genç bir adam dikkatini çeker. Artık gönlünü kaptırdığı kızdan ziyade rahatsız davranışlarıyla genç adamı izler. Bir gün genç adamı kiliseden yaka paça çıkarır sert bir şekilde sorgular. Her zamanki gibi sarhoş olan
Lazarus Morell'in Yolculuğu
“Dört gündür yürüyordum, bir at edinme fırsatı geçmemişti elime. Beşinci gün, on iki sularıydı, bir dere boyunda mola verdim. Biraz su içip dinlenirim diyordum. Bir kütüğün üstüne oturmuş, geldiğim yola bakıyordum ki, güzel bir at sırtında bir adam göründü. Adamı görür görmez, atını almaya karar verdim. Yerimden kalktım, kurban olduğum piştovumu adama doğrultup atından inmesini söyledim. İndi. Atı yularından tuttum, adama dereyi göstererek, “Düş önüme,” dedim. Birkaç yüz metre yürüyüp durdu. Giysilerini çıkarttırdım. “Beni öldürmeye kararlıysan, bırak da son duamı edeyim,” dedi. Dua etmesini bekleyecek vaktim olmadığını söyledim. Dizlerinin üstüne çöktü, ensesine sıktım kurşunu. Karnını yarıp bağırsaklarını deştikten sonra adamı dereye attım. Sonra ceplerini karıştırdım; dört yüz dolar otuz yedi sent ve birtakım belgeler çıktı; belgelere bakmadım bile. Çizmeleri gıcır gıcırdı; tam ayağıma göreydi, çok güzel durdu. Eski pabuçlarımı dereye fırlattım. İşte, bana gereken atı böyle elde ettim. Natchez’e doğru yol alırken, artık son beş günün kılıksızlığından kurtulmuştum, havam yerine gelmişti.”
Sayfa 57 - İletişim Yayınları - ZALİM KURTARICI LAZARUS MORELLKitabı okuyacak
..aydın yalnızlığa dayanabilen hayvandır. Ve teorik güç ile yalnızlığa dayanma gücü doğru orantılıdır. Çok büyük bir doğallıkla; çünkü teori dünyadır. Türk aydınının teorik dünyası hep sığ oldu. Türk aydını bir teorik dünyadan güç alamadı, böyle bir teorik dünyada dayanak bulamadı. Tarihsel dayanağı Yeniçerilik yıkılınca hep dayanak aradı. Dayanağı kendisini çoğaltmada aradı, Mısır Prenslerinde bulduğunu sandı, yabancı elçiliklere dayandı, bir Türk edibinin çok yerinde deyişi ile, düvel-i muazzamayı Allah'tan sonra en büyük güç saydı, sonra büyük devletleri mağlup eden Mustafa Kemal'e tapındı, Kemalizmin Truva Atı köylülerle özdeşleşti, tekrar asker kişilere döndü, sendikaların peşinde koştu, holdinglere, bankerlere, aydın uğraşının taban tabana zıddı reklamcılığa heves saldı. Hep düş kırıklığına uğradı.
Sayfa 20 - Tekin Yayınevi
Reklam
311 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.