Şükrü Erbaş çok sevdiğim yazarlardan biri.
Bu kitabını da çok beğenerek okudum, son sayfalara yaklaştıkça bitmesin istedim, kopamadım kitaptan. Bir yandan kitap bitiyor diye üzülüyorum diğer yandan yaşadığı acıları, yazdığı ağıtları için. :(
* * *
"Neden kimse sana benzemiyor Hatice
.
Gözyaşımın sahibi
Ne zaman alnımı camlara dayasam
Kanatlarını canıma batıra batıra
Sana uçuyor bütün kuşlar.
.
Ölümü senden mi öğrenecektim
Soluğu canımdan çekilen kadınım."
* * *
Eşi, Hatice hanımı kaybettikten sonra bu şiir kitabını yazmıştır.. Okurken yüreğim dağlandı, gözlerim doldu, boğazım düğümlendi.
Çok sevdiği eşinin ölümüne alışamadığını dile getiriyor her defasında. Artık dünya anlamsız geliyor yazarıma...
Eşine seslenir her satırda. Her kelime birer haykırıştır, hasrettir özlemdir. Kavuşmak için ölümü bekliyor. Bazen yokluğuyla konuşuyor, 'Seninle konuşabilmek için taşların dilini öğrendim' diyor kitabında.
Mezarın başından ayrılamıyor Erbaş. Eşinin artık olmadığı bir eve giremiyor, sadece kendisinin değil çocukların ve evdeki eşyaların da dahil Hatice Hanım çok özlediğini söylüyor.
Ne güzel sevmişsin sen bee
Şimdiki çağda çok zor böyle sevgi ve aşkla karşılaşmak..
Emeğine sağlık güzel adam.
İyiki yazmışsın hissettiklerini, iyiki okumuşum