Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ebu'l-Hasan Harakanî Hazretleri (rahmetullâhi aleyh) "Er o kimsedir ki kelime-i tevhid getirdiğinde başından ayak parmaklarına kadar kendisini titreme alır. Eğer titremiyorsa ona er demeyiz" buyurur.
Ebu'l-Hasan Harakani Hz.:
"Yeryüzünde yolculuk edenin ayağı; Gökte yolculuk edenin ise kalbî su toplar."
Sayfa 1
Reklam
"Aklınla ulaştıklarına hayret etme; zira hayret makâmı onun çok daha ötesindedir." Ebu-l Hasan Harakâni Hz.
Alimlerin RİYA tanımı
• Allah'a ibadet ederken kulları hedef almak,onları avlamaya çalışmaktır. [İmam Gazali Hz.] • "Riya, Allah Teâlâ'dan başkasının rızasını gözetmek suretiyle, amelde ihlâsı terketmektir." [Seyyid Şerif Cürcânî Hz.] • "İhlâs ve riya nedir?" diye sorduklarında Ebü'l-Hasan el-Harakânî [ks] şöyle cevap vermiştir: "Allah Teâlâ için yaptığın her şey ihlâstır.Halk için yaptığın her şey de riyadır." • "Riya, kulun Allah'a itaat ederken kullara yaranmak istemesidir." Başka bir ifadeyle riya, itaat ederken Allah'tan başkasına gönül vermektir. [Hâris el-Muhasibi Hz.] • "İnsanlar için ameli terketmek riyadır. İnsanlar görsün diye amel etmek şirktir.İhlas,Allah Teâlanın,seni her ikisinden de muhafaza etmesidir. [Fudayl b. İyâz Hz]
"Bizim pazarımızda sattığımız mallar, Ebu'l-Hasan Harakânî'den aldığımız mânâ metaından başkası değildir. Ondan ne aldık ise irfan mahfillerinde size onlanı dağıtıyoruz." Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Hz. Mevlana der ki, "Dertli kişinin tereddüt ve elemlerle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek, o eve pencere açıp onu havalandırmak demektir" (Mesnevi, Cilt 3). Bir de insanları teselli etmeyi hayatının gayesi haline getirmiş insanlar vardır. Bunlardan biri de Kars'ta medfun olan; Mevlana Hazretleri'nin kendisinden 'Bilgeler Bilgesi' diye bahsettiği, Hacı Bektaş Veli'nin, Ahmet Yesevi'nin, Yusuf Hemedani'nin ve hatta Yunus Emre'nin hocası ve gönül üstadı olan, Anadolu'nun kapılarını İslam'a açmakta büyük hissesi bulunan Ebu'l Hasan Harakânî Hazretleri'dir. Ne büyük mürşitler gönüllerini Harakânî Hazretleriyle aydınlatmış ve kendileri de birer ışık haline gelmişlerdir. Mevlana Hazretleri, Mesnevi'sinin muhtelif yerlerinde, Ebu'l-Hasan'ın derinliklerini dile getirmeye çalışmıştır. Harakânî Hazretlerini böylesi bir meşale haline getiren nedir? Onu tanıyanlar kendisinde iki vasfin öne çıktığını anlatırlar. Bunlardan biri, insanlara yemek yedirme konusundaki bitip tükenmeyen arzusudur. Hatta dergâhının girişinde, "Her kim bu dergaha gelirse ekmeğini veriniz, inancını sormayınız" yazılıdır.
Sayfa 181Kitabı okudu
Reklam
Seyyid Ebu'l Hasan Harakani Vakfı Başkanı çok kıymetli Yavuz Selim Uzgur'un buyurduğu gibi işte Anadolu'nun fethi budur ve kelimelerle, ciltlerce kitaplar yazmakla futuhat yapılamaz. Bir ilim, bir irfan, bir aşk, bir muhabbet, bir sevda bir gözyaşı, bir titremedir Anadolu'yu feth eden Sevr mağarasında Hz. Ebubekir Efendimizin gönlüne düşen korkuya, Resul-i Ekrem Efendimiz "Lâ tahzen, innallahe meana" buyurmasıyla futuhat açılmıştır. İşte o futuhattır ki Harakani, Bistâmi. Şah-ı Nakşbendî, Abdülkadir Geylanî gibi çok büyük velilerin -Allah feyzlerini üzerlerimizden eksik etmesin- eliyle yalnız Anadolu topraklarına değil tüm âleme yayılmıştır. Fetih kalpte başlar ve kalplerden kalplere taşınır, ulaşır. Fetih topla, tüfekle olacak iş değildir büyüklerin buyurduğu gibi. Başı da sonu da iman olan bu halka her daim bizimledir. Biz her ne zaman sona ulaştığımızı, dara düştüğümüzü, hüzün deryasında boy verdiğimizi düşünürsek derhâl başa dönmemiz gerekiyor. "İş başa düştü!" sözu bize bunu hatırlatmalı. En başa dönmeli, Sevr mağarasına dönmeli. İşte Ebu'l-Hasan Harakani Hazretleri tıpkı Ebubekir Efendimizin gönlüne düşen korkuya kapılmış ve işittiği nidayla fütüvvet halkasının en büyük pirlerinden biri olmuştur.
Sayfa 396Kitabı okudu
Kars ve Hasan-ı Harakani Hz.
İkinci yapıcısı Lala Paşa'dır. 70 günde bu kaleyi tamamlar. Cephanesi ve bütün mühimmatlarını hazır eder. Kalenin içi imar edilirken asker taifesinden ve Ümmet-i Muhammed'in salihlerinden, Kur'ân-ı Kerîm hafızı bir zat salih bir rüya görür. Rüyasını hemen Lala Mustafa Paşa'ya anlatır: Paşam, rüyamda yaşlı bir zat gördüm. Bana Ebü’l Hasan-ı Harakanî derler, benim makamım buradadır. Alâmet ve nişanımı istersen, ayağımın ucunda derin bir kuyu vardır, onu kazıp görebilirsin, diye haber verdi. Ebü’l-Hasan-ı Ebü'l-Hasan-ı Harakanî Hazretleri’nin (k.s.) haber verdiği rüvayı, o salih kimse, kumandanı Lala Mustafa Paşa'ya bildirmesi üzerine yüzlerce işçi, rüyada tarif edilen kuyuyu kazar. Kuyunun içinde dört köşe bir somaki mermer çıkar. O kırmızı taşı tevhid ve dualarla açarlar. Başı üzerinde mermere kazılı, "Menem şehid-i sa'îd Harekânî" yani “Kutlu şehid Harakanî. İşte o benim!" diye güzel hatlı bir yazı bulurlar. Orada bulunan gaziler, Şehid Ebü'l-Hasan-ı Harakanî Hazretleri'nin (k.s.) mübarek vücudunun taptaze olduğunu görürler. Ayrıca pazusundan yaralandığı yere sarılan mendil ve üzerindeki yün hırkasının da çürümediğine, sağ tarafındaki yarasından kırmızı kan aktığına şahit olurlar. Bütün Müslüman gaziler, bu hâli görünce tevhid ve dualarla mübarek kabri büyük bir hürmet ile kapatırlar.
Ebu Hasan Harakani (hz)
Allah Teala için yaptığın her şey ihlastır. Halk için yaptığın her şey de riyadır.