Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ya Resulullah! Yıllar yılı babamın hidayete ermesi için Rabbime dua dua yakarıp durdum. Onun imana ermesi için her şeyimi feda etmeye razıydım. Biliyorum ki sen de benim bu hislerimin aynısını amcan Ebu Talib için duyuyordun. Ama ne yapayım ki ben umduğuma kavuştum, sen ide mahrum kaldın. Ben senin arzuladığın şeye kavuşamadığın için ağlıyorum "(Hz. Ebubekir)
Yüce Allah şöyle buyurmuştur
Bilinsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. ve çalışması da ileride görülecektir. sonra ona karşılığı tastamam olarak verilecektir"
Sayfa 91 - SemerkandKitabı okuyor
Reklam
Hz Muhammed ile Hz Ali nin diyaloğudur.
-Ey Ali! Bu Allah'ın seçtiği beğendiği dindir. Ben seni bir olan Allah'a iman etmeye davet eder, insana ne faydasını da zararı dokunmayan Lat ve Uzzaya tapmaktan sakındırırım. " Benim şimdiye kadar görmediğim işitmediğim bir şey bu babam Ebu talib'e danışmadan bir şey diyemem" -Söyleyeceklerimi yaparsan yap; yok eğer yapmayacak olursan, gördüğünü ve işittiğini gizli tut, kimseye bir şey söyleme! Hz Ali sırrını muhafaza edeceğine söz verdi ve ertesi gece Hz Muhammed'in huzuruna gelerek " Allah beni yaratırken Ebu Talib'e sormadı ki ben de O'na ibadet ederken gidip kendisine danışayım" dedi
Sayfa 186 - İbn Kesir, Sire,c.1,s428Kitabı okuyor
Bir ârife, " Namazda aklınıza dünya ile ilgili bir düşünce geliyor mu?" diye sorulunca, "Bana namazdan daha sevimli bir şey yok ki namaz da onu düşüneyim" demiştir.
Başta Hazreti Allah (c.c.), Peygamberinin en büyük koruyucusuydu.Sonra Ebu Talib ile Hazreti Hatice geliyorlardı.
❓ ÜZERİNDE AYET YAZAN KOLYE,YÜZÜK TAKMAK DOĞRU MUDUR? 🚫Eğer ayet yazılı kolyeyi takma amacı korunmak/fayda içinse; temimedeki (muska)  işlev gibiyse bu şirktir. ❌Yani kolyeyi veya yüzüğü takan kişi bunun kendisini koruduğuna veya fayda verdiğine inanırsa bu şirk olur. ⭕️Örneğin; üzerine nazar duası yazıp boyna asmak gibi veya ayatel kursi yazıp
Reklam
Amr b. Şuayb (radıyallahu anh)'dan Zi'l-Mecaz'da, Peygamberi arkasına (devenin üstünde) alıp giderlerken, Ebu Talib, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e dedi ki: - Çok susadım. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hemen deveden indi, ayağı ile yere vurdu ve yerden su çıktı. Ebu Talib'e: - "Haydi için!"" buyurdu.
Verdikleri sözler sabah rüzgârı gibidir, ne yapacakları belli olmaz.
Hazrêti Emir Ali İbn-i Ebu Talib(r.a) buyuruyor ki: "... Onlara gereksinim duymadığım zaman dostturlar. Zorda kaldığım (kötülükle karşılaştığım) zaman düşman olurlar..."
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Gençler de Allah Rasûlünü çok sever Delikanlılar ve genç kızlar Allah'ın Elçisini çok severler. Nitekim Mekkede İslam'ı insanlara anlatmaya başladığında etrafında ke- netlenen, ona sahip çıkan, maruz kaldığı eziyetlere karşı göğüsle- rini siper edenlerin çoğu gençlerdi. Hz. Ali 10, Abdullah bin Ömer ile Ubeyde bin el-Cerrah 13; Ukbe bin Amir 14; Cabir bin Abdul- lah ile Zeyd bin Hârise 15; Abdullah bin Mesud, Habbab bin Eret ile Zubeyr bin Avvâm 16; Talha bin Ubeydullah, Abdurrahman bin Avf, Erkam bin Ebi'l-Erkam, Sad bin Ebi Vakkâs ile Esma binti Ebi Bekr 17; Muaz bin Cebel ile Mus'ab bin Umeyr 18; Ebu Musa el-Eş'ari 19; Cafer bin Ebi Talib 22; Osman bin Huveyris, Osman bin Affan, Ebu Ubeyde ile Hz. Ömer 25-31 yaşlarında idiler
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Aldırma, dedi. İnanların kalbi her zaman bir atar. Tıpkı Ebu Talib mahallesindeki sahabilerin kalbi gibi.
Büyük kumandan Hz.Caferin şehadeti (Mute gazası)
Sancak-ı Şerif’i derhal Cafer bin Ebu Talib radıyallahü anh aldı. Hücumlar bu sefer onun üzerine yoğunlaştı. Hz. Cafer de yaralanmış olmasına rağmen aldırmadan çarpışırken, düşman askerlerinin ortasında tek başına kalıvermişti. Kurtuluş ümidi olmadığını görünce atından inip onun ayak sinirlerini kesti. Bu hareket, hem bineğinin düşman eline geçip Müslümanlar aleyhine kullanılmaması içindi hem de Hz. Cafer’in tek başına dahi olsa kaçmayı düşünmeyip sonuna kadar mücadele edeceği mesajını taşıyordu. Cafer radıyallahü teâlâ anh hazretleri son nefesine kadar çarpıştı. Önce sancağı tutan sağ eli kesilmiş, sonra sancağı aldığı sol eli de kesilmişti. En son, iki pazusuyla Sancak-ı Şerif’i sıkı sıkı göğsüne basmış olduğu hâlde şehit edildi. Hz. Cafer o esnada, otuz üç yahut kırk yaşlarındaydı.
Kumandanlar ordusu
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), onlara öğle namazını kıldırdı ve akabinde şöyle buyurdu: “Cihada çıkacak olan sizlere, Zeyd bin Hârise kumandandır. Zeyd bin Hârise şehit olursa yerine, Cafer bin Ebu Talib ve o da şehit olursa, Abdullah bin Revâha geçsin. O da şehit olur ise Müslümanlar, içlerinden birini seçsinler.” Şu cümleler aslında sadece kumandan tayinini bildirmiyor, çok şey ifade ediyordu. Evvelâ, Resûlüllah Efendimiz bir orduya ilk defa üç kumandan tayin ediyordu. Bu sebeple Mûte Harbi, Ceyşü’l-Ümerâ (Kumandanlar Ordusu) ismiyle de anılır. Sonra, bu üç muhterem zat kuvvetle muhtemel şehit olacaklarını öğrenmiş oluyorlardı.
"... Uzak yollara düşüp dünyanın insanlarından gerçek bir dost'un varlığını sordum.. Dediler ki: _İki değerli kıymetli şeydir bir araya gelmeyen, gerçek bir dost ile kartal yumurtası. [Kartallar yumurtalarını dağların sarp kayalıklarında bıraktıklarından görülmeyen ve bulunmayan ya da elde edilmeyeni simgeler]..." Hazrêti Emir Ali İbn-i Ebu Talib/ Divân'dan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.