Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Fahr-i âlem bakmadı dünyaya fakr etti kabul Ol mubarek cismine bak gör ki şal üstündedir." "Alemin övüncü olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dünyaya dönüp bakmadı ve fakr halini kabul etti. Nitekim ipeklerin değmeye can attığı mübarek bedenine baksan, onu kuru bir şal üstünde görürsün." (Muhibbî)
HASTA ZİYARETİNDE NE YAPILIR?
Hasta ziyaretinde hastanın hatırını hoş edip kalbine kuvvet vermek, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem Hazretlerinin sünnetidir. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahü anh’in rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyurulmuştur ki: “Bir hastanın yanına girdiğiniz vakit onu, ölüm hakkında rahatlatınız. Çünkü bu, onun gönlüne hoş gelir.” Bu hadîs-i şerîfteki rahatlatmaktan maksat, hastanın hatırını hoş edecek sözler söylemektir. Yani, “Sende ölüm alâmeti yoktur. Hastalık, günahlara keffârettir, ecir sebebi ve fazilettir” gibi sözler söylemelidir. Müminler, bu gibi sözlerden sevinirler, memnun olurlar. Bu hadîs-i şerîfte ayrıca pek kuvvetli ilaca işaret vardır. Çünkü hastanın hatırını hoş edip kalbini kuvvetlendirmek gibi faydalı bir ilaç olamaz. Bununla vücudun harareti yükselip hastalığın atlatılmasına yardımcı olunur ve hastada bir miktar hafiflik hâsıl olur. Fahr-i Âlem sallallâhü aleyhi ve sellem Hazretleri hastalara, “Rahatsızlığın ne? Hâlin nasıl? Gönlün ne ister?” diye suâl ederlerdi. Eğer hasta, bir şey isterse ve istediği şeyin hastaya zararı da yoksa onu verirlerdi. Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem mübarek elini hastanın alnına koyar ve dua ederler ve hastalığına faydalı olan bazı tavsiyelerde bulunurlardı. Bazen de: “Merak etme, inşâallâh bu hastalığın, senin hakkında (günahlardan) temizlenmene vesile olur.” veya “Hakkında keffâret ve temizlenme olur.” buyururlardı. Hazret-i Âişe (r. anhâ) vâlidemizden şöyle rivâyet edilmiştir: “Fahr-i Kâinat sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem, hasta ziyaretine gittiğinde mübarek elini hastanın ağrıyan yerine koyar, ‘Bismillah’ derdi.”
Reklam
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Hastaları ziyaret edin ve sizin için dua etmelerini isteyin. Çünkü hastanın duası makbuldür ve günahı da affolunmuştur.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)
ŞEVVÂL AYI ALTI GÜN ORUCU Efendimiz (s.a.v.)’in bizlere olan emir ve vasiyetlerinden biri de Ramazân orucundan sonra, Şevvâl ayında altı gün oruç tutmamız hakkındadır. Bu altı günlük oruç, ta’mîr mahiyetinde bir oruçtur. Şöyle ki: Ramazân ayında farz olan oruçlar sırasında, bizlerden çıkan hatâ ve kusûrların, terbiye ve edebimizdeki bozuk
Şanı ve makamı yüce olsun Atam Fatih Sultan Mehmet’in
Ooooh ! Nur içindeyatsın da Cennet bahçesinde yan gelsin Fatih efendimiz... Nasıl da çekmiş almış, keferenin elinden şunu...
Peygamber efendimiz (s.a.s) kudsî hadisiyle hasedi şöyle anlatmıştır: -Hased eden nimetimin düşmanıdır. Ayrıca Peygamber efendimiz (s.a.s) bir hadis-i şerifinde buyurdu: - Hased iyilikleri yer; ateş odunu yaktığı gibi, iyilikleri bitirir.
Sayfa 124 - Rahmet Yayınları 1971 baskısı
Reklam
Peygamber efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: -Dünya ve ahiret bir evde barınan iki aile gibidir.; birinin yüzüne gülünce öbürü darılır.
Sayfa 120 - Rahmet Yayınları 1971 baskısı
Herkese hayırlı bayramlar, maziye haset...
27 Ramazan 1445' Yıllar geçtikçe dünyanın tadının daha fazla kaçtığını hissediyorum. Nimetler içinde boğulurken muhteşem bir boşluk yaşıyorum, tamamlanınca mutlu olacağımıza inandığımız nesnelerin hiçbirinin hakiki manada mutlu edemeyeceğini anladım. Geçici heveslerden başka bir şey değil. Bize modası geçmeyecek hisler lazım, yıpranmayacak
Efendimiz (s.a.v.) şöyle dedi:
"Muhakkak ki kadılarınızın sizin üzerinizde hakları vardır; sizlerin de kadınlarınızın üzerinde haklarınız vardır. Onlar size Allah'ın birer emanetidir."
Sayfa 322
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Medîne-i Münevvere’ye geldiğimde Medîne halkının câhiliyet devrinden kalma oynayıp, eğlendikleri iki günleri vardı. Muhakkak Allâhü Teâlâ, size o iki günün yerine onlardan daha hayırlı olan Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günlerini verdi.” (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Reklam
Efendimiz (sas); “Yediklerine dikkat et! Haram yiyen insanın azâları sahibine karşı âsi olur.”
SAKIN TERK-İ EDEPTEN (NAAT)
youtu.be/aWyIcWsSi2Y?si=... 1641 senesinde Şanlıurfa’da, Yusuf Nâbî isminde bir çocuk dünyaya gelir. Büyüdükçe hikemi şiirler yazmaya başlar. Peygamber âşığı olarak büyüyen bu güzel insan 1678 tarihinde, o zamanın devlet ricaliyle birlikte Hac vazifesini ifâ için yola düşer. Nâbî çok heyecanlıdır. Zira peygamber âşığı olan bir
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.