Bir kadın Resulullah'a gelip, "Babam beni biriyle evlenmeye zorladı. Evlenmek istemedim, ama o beni evlendirmiş oldu. Ne yapayım?" diye soruyor. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem); "O nikah batıldır, o evlilik de hükümsüz ve geçersizdir." buyuruyor. Geçersiz artık, sayılamaz.
Sayfa 163 - Timaş Yayınları - 8. BaskıKitabı okudu
Hiç şüphesiz bu Kur'an bir sebep bir araçtır. Bir tarafı Allah'ın kudret elinde, diğer tarafıda sizin elinizdedir. Ona sımsıkı sarılın. Şayet böyle yaparsanız hiçbir zaman sapıklığa düşmez ve helak olmazsınız. (İbn Hacer el-Askalani)
Reklam
Bir anne çocuğunu kaybetmiş , yana yakıla arıyor... Hz Muhammed (s.a.v) ise bu durumu gözyaşları içinde izliyor. Anne çocuğunu buluyor, ona şefkatle defalarca sarılıyor, öpüyor, kokluyor... Ve sahabiler soruyor; Ya Resulullah neden ağlıyorsun?" Efendimiz (s.a.v) diyorki ; şu annenin halini görüyor musunuz . Bu anne çocuğunu ateşe atabilirmi ' atamaz. İşte Allah (c.c) da sizlere bu annenin evladına olan şefkatinden çok daha şefkatlidir. O'na ağlıyorum ...
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur: "Eğer mü'min, Allâh'ın azâbının şiddet ve keyfiyetini bilseydi, Cennet ümîdine kapılmazdı. Kâfir de Allâh'ın rahmetini tam olarak idrâk edebilseydi, O'nun Cennet'inden aslâ ümîdini kesmezdi." (Müslim, Tevbe, 23) "Cennet, her birinize ayakkabısının bağından daha yakındır. Cehennem de aynen öyledir." (Buhârt, Rikäk, 29)
Sayfa 222Kitabı okudu
İlmin Kapısı Ebü'l Hasaneyn Hz. Ali(r.a)
Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: "Bir gün Fahr-i Kâinat Efendimiz, Hz. Ali'yi çağırdı. Ya Ali! dedi, Allah seni Benim üzerime dört haslet ile mükerrem kıldı. Hemen Hz. Ali Efendimiz, dizlerinin üzerine kalkıp başını toprağa koydu: - Anam-babam sana feda olsun, Yâ Rasûlallah! Hiç köle efendisinden üstün olur mu? dedi. Biz: - Yâ
Medeniyet
Devlet-i Aliyye'de üç binin üzerinde vakıf varmış. Vakıflardan bir tanesinin adı şu: "Çalıştığı evdeki porselen veya cam benzeri eşyayı kıran hizmetçilerin zararını tazmin vakfı." Göçebe leylekleri düşünen ecdad bunları bile düşünmüş. Niye düşünmüş? Bir hadise var Asr-ı Saadet'te. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem çarşıda geziniyor. Bir kadını görüyor ağlamaklı. "Ne oldu?" diye soruyor. Kadın "efendim diyor ben bir yerde çalışıyorum, bana şu kadar para verdiler şunları şunları alayım diye ama ben parayı kaybettim" deyince, Efendimiz cebindeki üç akçeden ikisini kadına veriyor. "Ama şu da şöyleydi" deyince son akçeyi de veriyor. "Ama bana yine de kızarlar geç kaldım diye" "Gel" diyor "beraber gidelim." Gidiyorlar. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kapıyı çalıyor. Kapısını çaldığı adam bir Musevi. Bakıyor ki karşısında Kainatın Efendisi; "Sen!" diyor, "Sen bunun için mi geldin buraya?" Allah Resulû'nün ellerine kapanıyor. "Bu din haktır." diyerek. Düşünün; Efendimiz bir hizmetçi mahzun olmasın, mahçup olmasın diye bir Yahudi'nin kapısına kadar gidiyor, ecdadın bu hadiseden çektiği nüve; Devlet-i Aliyye-i Muhammediyye'de bir vakıf haline geliyor. Medeniyet... Teferruat... İncelik...
Reklam
534 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.