Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kitaptaki en doğru söz
"İyi bilinsin ki, Hazreti Hüseyin(Radıyallahü Anh)ın Aşure günü uğradığı ihanet ve başına gelen musibet; onun kadrinin yüceliğine, Allahü Teala katında derecelerinin arttığına, tertemiz olan Ehl-i Beyt'e üstün derecelerle kavuşmasına bir delildir. Bunun dışında rafizilerin ve şianın; yas tutma,ağıt yakma,dövünme gibi davranışlarından uzak kalınmalıdır. Zira bu hareketler, müminlerin ahlakına yakışmayan davranışlardır. Eğer böyle yapmak doğru olsaydı; Hazreti Hüseyin (Radıyallahü Anh)ın dedesi olan Resulallah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in vefatından dolayı bunları yapmak daha yerinde ve evla olurdu."
(Yâ Muhammed) Ehl (i Beyt ve ümmet)ine namaz ile emret. Kendin de ona (namaza veya geçim darlığına) sabr ed(iniz). Senden (kendinin ve onların) rızk (ını vermeye çalışmanı) istemeyiz. (Bilâkis) sana (ve onlara) rızkı biz veririz. (Kalbinle âhiret işlerine önem ver! Güzel) âkıbet ise takvâ (sahipleri)nindir.
Sayfa 320 - tâhâ l 132
Reklam
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in zamanında fetih ordularında yerini alıyor Bilal. Hicretin on altıncı sene- sinde Hz. Ömer'le birlikte Kudüs'e girdiğinde halife- nin ısrarı üzerine ezan okuyor. Aralarında Ebû Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi öncülerin de bulunduğu yüzlerce sahabi, ezanla beraber Kainatın Efendisi'ni hatırlıyorlar gözyaşları içinde. Bilal tekrar söz veriyor kendine bir daha ezan okumamak için. Fakat rüyasında Hz. Peygamber, "Beni ziyaret etmeyecek misin?" diye sorunca, yıllardır uzak kaldığı Medine'de alıyor soluğu. İşte orada Ehl-i Beyt'in göz bebekleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le karşılaşıyor. Onları kırmak mümkün mü! Mescid-i Nebevî'de Hz. Peygamber'in ölümünden sonra ilk defa ezan okuyor Bilal. Şehadetleri duyan Medineliler heyecanla evlerinden fırlıyor, Resûlul- lah'ın mübarek kabrinden kalkıp yeniden aralarına ka- tıldığını düşünerek dolduruyorlar mescidi. Ve hiç ağla- madıkları kadar ağlıyorlar o gün. Ne çok özlediler O'nu. Ölüm döşeği ne tatlı bu yüzden! Ölmeden önce eşine, "Ne kadar hoş! Yarın sevgililerle, Muhammed ve arkadaşlarıyla buluşacağım!" diyor Bilal. Zira öyle bir söz duydu ki O'ndan, yıllardır toprağı hayal ediyor: "Bu gece cennette, önümde senin pabuçlarının tıkırtısını duydum!"
Sayfa 180Kitabı okudu
Hem kendini, hem de aileyi korumaya memur olan babalar; Allah Resulü'nün, "Çocuklarınızı üç haslet çerçevesinde terbiye ediniz: Peygamber Sevgisi, Ehl-i Beyt muhabbeti ve Kur'an-ı Kerim tilaveti" hadis-i şerifi çerçevesinde usta bir sanatkâr gibi usanmadan, yorulmadan yavrularını ruh ve fikir dünyalarını inşa ederler.
Aslında İslâm hiç kimseye doğuştan bir ayrıcalık vermez. Günümüzdeki "Ehl-i Beyt" kavramı bile Yahudilikteki seçilmiş kavim inancının bir benzeridir. İslam'da seçilmiş, kutsal bir aile yoktur. "En üstün olanınız Allah'tan en çok sakınanızdır" [Hucurat/13] ayetinin bildirdiğine göre, İnsanı bir diğerinden üstün kılan yönü; ilmi, ameli ve güzel davranışlarıdır. Yine "Her insan ancak çalıştığının/yaptığının karşılığını alır" [Necm/39]. Herkesin saygınlığı yapıklarına bağlıdır. Peygamber de dâhil olmak üzere hiçbir aile, sülale ayrıcalıklı değildir. Peygambere yakın olmanın onun sülalesine mensup olmakla alakası yoktur. Nitekim Nuh'un iman etmeyen oğlu için Allah "o senin oğlun değildir" [Hud /45-6] buyurmuştur.
Sayfa 206 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar arasında ayrım yapmamak bir ehlibeyt tavrıdır.
Reklam
Haşimilerden Zeynulabidin Ali'nin şöyle yakındığı nakledilmiştir: " . . . Eğer Arapların, Arap olmayanlara üstünlüğü doğruysa; Muhammed bizden olduğu için biz Ehl-i Beyt'in de Kureyş'e üstünlüğü vardır. Buna rağmen bizim hakkımızı aldılar ve bize hak tanımadılar."
Senema Sur Ji Semed Şewqê Ji Heq Daye Wucûdê • Melayê Cizîrî
Senema sur ji semed şewqê ji heq daye wucûdê Ger `ezazîl-i bidîta nedibir xeyri sucûdê xerq-i bûm ez di xema `işqê di weqtê seherî bû Ko tecellayê cemalê li misalê beşerî bû Ne ji lewnê beşeran min diye lê dêmê zerî bû Ez dibêm Rûhê qudus bû bi xwe ya hor û perî bû Lew bi husn û nezerê remzek ji sirra qederî bû Xemriyên seyr-i li dêm helqe li
Alimlere uyunuz. Zîrâ onlar dünyanın (doğru yolu gösteren) ışıkları, âhiretin kandilleridir." (Hadîs-i Şerîf) Fırtınalı havada boğulmamak için deryâda gelin bi- nelim gemiye. "Ehl-i Beyt'imin örneği Nûh'un gemisinin misâli gibidir. Her kim ona binerse kurtulur ve her kim de ondan geri kalırsa suya gark olur." hadîs-i şerîfi'nin izahın- da, zamânın kutubları da aynı mesâbededir der müellif, kitabının şerhinde.2
Ey Ehl-i Beyt! Sizler ne güzelsiniz. Ne kadar edepli ve hayâlısınız
Reklam
Ne hazindir ki zor zamanlarda Hz. Osman’ın kapısında beklemeyi İslâmî bir vazife addeden Ehl-i Beyt adı, İslamoğlu’nun di­linde Sahâbe'ye söven; Suriye, Irak, Yemen ve Lüb­nan’da adı Ebû Bekir, Ömer, Osman diye öldürülen bebek katillerinden oluşan topluluğun adı olmuştur.
Ehl-i Beyt, ihlas ve fedakarlığın adı olarak tema­ yüz etmiştir.
Kavram Haritası - Metod - Yöntem
● Yasaklanan ihtilaf; Düşmanlığa, yalancılıkla itham edip birlik ve beraberliği bozmaya, İslam'ı zayıflatmaya ve Müslümanlara düşman oluşturmaya yönelik ihtilaflardır. ■ Hoş karşılanan ihtilaf; karşıdakine düşmanlık duyguları beslemeden, o görüşe muhalefet edeni karalamadan ve kırmadan, herkesin bildiği delillerle amel etmesine rıza gösterilen ihtilaftır. Ehl-i Beyt, Sahabe, ve tabiin hep bu yolu takip etmişlerdir.
Sayfa 53 - Kaynak; İşaretu'l Hak ala'l-Hak, s. 375, Dar'ul- Kutubi'l- İlmiye, Beyrut LübnanKitabı okudu
Müslüman Kadına Öğüt
''Evlerinizde ağırbaşlılıkla oturun, eski Cahiliyet döneminin açılışı gibi açılıp saçılmayın, namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.'' (Ahzâb: 33/33)
Sayfa 555 - beyan
Ömrünün önemli bir bölümü (52 yıl) Emevî idaresi altında geçmiş olan Ebû Hanife'ye göre Emevî yöneticileri meşru olmayan yöntemlerle ve haksız olarak idareyi ele geçirmişler ve halka haksızlık ve zulüm yapmaktadırlar. Bunlara karşı mücadele veren Hazreti Ali'nin çocukları ve torunları (Ehl-i Beyt) ise haklıdır. O, özellikle Hazreti Hüseyin'in torunu İmâm Zeyd b. Ali (ö 122)'den yana olmakla beraber, Ehl-i Beyt'in diğer kolu olan Imâmiyye'nin ise siyasî görüşlerini reddetmektedir. O, yukarıda da temas ettiğimiz üzere, Abbâsîlere önce ümit bağlamış, fakat daha sonra bunların da Emevîlerden pek farklı olmadıklarını görünce onlardan da uzaklaşmıştır. Abbâsîler de onu sistemlerinin içine çekmeye çalısmışlarsa da onlara da asla boyun eğmemiş, onun bu onurlu ve dik duruşu ne yazık ki hayatına mal olmuştu. Ebû Hanîfe, daha sonraki dönemlerde kendi adına ortaya konmaya çalışılan "zâlim de olsa ululemre/emir sahibine/yöneticiye itaat etme görüşü ile hiçbir ilgisi olmadığını bu şekilde ortaya koymuş bir âlimdir. Zira o, İslâm'da hiç kimseye kayıtsız şartsız itaat prensibi diye bir şey olmadığını çok iyi bilen büyük İslâm düşünürlerinden biridir.
Sayfa 218 - Rağbet YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.