Ehl-i Sünnet terimi, İslam mezhepler tarihi alanında belli bir düşünce ve anlayış biçimini, bir oluşumu ifadelendirmek için icad edilip Müslümanlarca kullanılagelmiştir.
Osmanlı dönemine ait ve-
kayiname ve arşiv belgelerinde bu şekliyle oldukça sık rastlanan bu terim,
ileride ilgili bölümlerde genişçe görüleceği üzere, Osmanlı literatüründe
genelde kabaca ya Ehl-i Sünnet denilen ortodoks Müslümanlığa aykırılığı
yahut inançsızlığı ifade için kullanılmaktaydı.18 Ama gerçekte terime yük-
lenen anlamlarla ilgili uzun bir tarihsel sürecin son safhasını oluşturan bu
genel anlam, esasta yanıltıcı ve sadece görünürde olan bir anlamdır; ke-
sinlikle meselenin tarihsel arka planını vermez. İlhad terimi ise gerçekte
asıl olan birincisinin anlamını açıklamak ve kuvvetlendirmek için kullanı-
lagelmiştir. Aynı kaynaklarda, devletin resmi inancı olan Sünniliğe aykırı-
lığı veya mutlak anlamda inançsızlığı paylaşanlar için de “zındık ve mül-
hid” teriminin kullanıldığı görülür.
a) Selefiyye
Sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” anLamı taşır. İslâmî literatürde Selef ilk dönemlere mensup bilginler ve geçmiş islâm büyükleri anlamında, Selefiyye terimi ise iman esaslarıyla ilgili konularda ilk dönem bilginlerini izleyerek âyet ve hadislerdeki ifadelerin zâhiri ile yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsîme düşmeyen (Allah'ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları başka bir anlama çekme (te’vil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğunu belirtmek
için kullanılır.
Genel ve yaygın kanaat Ehl-i Sünnet’in itikâdî bir İslam mezhebi olduğu şeklindedir. Oysa Ehli Sünnet hem tarihte hem de günümüzde bir mezhebi, fırkayı, grubu değil İslam ümmetinin ana gövdesini teşkil eder. Ehl-i Sünnet teriminin Arapça “Ehlu’s-sünne ve’l-cemâa” şeklindeki asıl orijinal kullanımının anlamı ‘Sünnet ve çoğunluk ehli’ dir. Bu
a) Selefiyye
Sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” anlamı taşır. İslâmî literatürde Selef ilk dönemlere mensup bilginler ve geçmiş
İslâm büyükleri anlamında, Selefiyye terimi ise iman esaslarıyla ilgili konularda ilk dönem bilginlerini izleyerek âyet ve hadislerdeki ifadelerin zâhiri ile
yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsîme düşmeyen (Allah'ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları başka bir
anlama çekme (te’vil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğunu belirtmek
için kullanılır
Halifeye aynı zamanda imam denildiği için İmamet terimi de halifelikle eş anlamlı olarak kullanılmıştır. İmamet konusunda, farklı görüşe sahip üç siyasi mezhep vardır. Şiilik, Haricilik ve Ehl-i sünnet. Ancak bu mezhepler, imametle birlikte itikadi ve fıkhi konularla da uğraşmışlar ve bu hususlarda zaman zaman söz konusu mezheplere benzerlik arzetmişlerdir.
İslam'da siyasi mezheplerin ilki Şiiliktir. Şiiler Hz. Ali'nin, bizzat Hz Peygamber tarafından seçilmiş imam (İmam-ı muhtar) olduğu konusunda birleşirler. Yine onlara göre Hz. Ali sahabenin en faziletlisidir; imamet ancak Ali'nin çocuklarına intikal eder. Ne var ki bu meşru imamlar hep muhalefette kalmışlardır. Dolayısıyla diğer halifeler tarafından yönetilen her hükümet kusurludur.
Emeviler zamanında Hz. Ali evladına uygulanan baskı ve zulüm, onlar hakkında beslenen sevgi ve muhabbetin alabildiğine genişlemesine vesile olmuştur. Halkın, onlardan birçok kimsenin şehit edildiğini görmesi ise Ehl-i beyt'in yegâne savunucusu gibi görünen Şiiliğin geniş bir alana yayılmasına ve taraftarlarının çoğalmasına yaramıştır.