SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
İşkence yapanlar kimler? Beş tane sadist, on tane manyak, on beş tane klinik vaka mı? Hayır, işkence yapanlar iyi aile babası insanlar. Memurlar mesailerini tamamladıktan sonra akşam evde çocuklarıyla birlikte televizyon seyrediyorlar. Makine onlara etkili olanın iyi olduğunu öğretiyor. İşkence gayet etkili: bilgi kopartıyor, bilinçleri dağıtıyor, korku yayıyor. Gizli ayincilerinkinin benzeri bir suç ortaklığı doğuyor ve gelişiyor. İşkence yapmayan işkenceye maruz kalır. Makine ne masumları ne de tanıkları kabul eder. Kim inkâr edebilir? Kim ellerini temiz tutabilir? Küçük dişli ilk seferinde kusar. İkinci seferde dişlerini sıkar. Üçüncüde alışır ve görevini yerine getirir. Zaman geçer ve dişlinin tekerciği makinenin dilini konuşmaya başlar: kukuleta, sopa, elektrik, denizaltı, kelepçe, askı. Makine disiplin ister. En yeteneklileri en sonunda bu işten zevk almaya başlarlar. Eğer işkenceciler hasta kişiliklerse, onları doğuran sisteme ne diyeceğiz?
Reklam
Kader o gizemli ve kaçınılmaz sabrıyla, tutkunun fırtınalarıyla eriyip giden bu iki varlığı, aşkı elektrik yüklü iki bulut gibi taşıyan ve temas ettikleri anda şimşeğe dönüşecek bu iki ruhu yavaş yavaş yakınlaştırıyordu.
Bilincin sırlarını çözmedikçe küresel bir mutluluk ve acı ölçüsü belirleyemeyiz; bırakın farklı türleri, farklı bireylerin mutluluk ve acılarını bile karşılaştıramıyoruz. Bir milyar Çinliye ucuz elektrik üretmek kaç birim mutluluktur? Bir yunus türünün soyunun tükenmesi kaç birim mutsuzluktur? Hepsinden önce, mutluluk matematiksel değerlere tabi tutulabilecek değerler midir? Dondurma yemek keyiflidir, gerçek aşkı bulmak daha da keyiflidir; peki yeterince dondurma yiyerek gerçek aşkın yarattığı mutluluğa denk gelebilecek keyfi biriktirebilir misiniz?
Sayfa 205Kitabı okudu
Kader o gizemli ve kaçınılmaz sabrıyla, tutkunun fırtınalarıyla eriyip giden bu iki varlığı, aşkı elektrik yüklü iki bulut gibi taşıyan ve temas ettikleri anda şimşeğe dönüşecek bu iki ruhu yavaş yavaş yakınlaştırıyordu.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
«"Ama çekim, açıklanabilecek bir şey değil. Elimizde olmadan birden birine vuruluveriyoruz." "Tam olarak öyle değil. Aldığımız eğitim, geçmişte yaşadığımız aşklar, birlikte olduğumuz kişiler, kişisel hikâyemiz… bütün bunlar kafamızdaki ideal insan imajını etkiliyor. Yıldırım aşkı, hiç tanımadığımız ancak fiziksel görüntüsü kafamızdaki ideale uyan birine âşık olmaktır. Her şey kalbimizde olup bitiyor gibi görünse de zevkin merkezi beyindir. Aşık olduğumuzda hissettiğimiz elektrik akımı, birtakım kimyasal ve biyolojik tepkilerin farklı duyular tarafından algılanmasıdır. Beynimiz etkilenerek nörotransmitterlere sinyal gönderip hormon üretimini sağlar."»
Sayfa 216
Reklam
104 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.