Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif Akın

O gece miladımdı. Gönlünün petekleri ısınmaya başlamıştı. Gardı yüzünden sarkıyor, ha düştü ha düşecekti. Onun kutuplarından esen soğuk rüzgarlar benim kurak topraklarımda kum fırtınası çıkarıyordu. Şivekar'ın adımlarıyla velveleye verdiği kalbim kum döküyordu.
Reklam
"İnsan kötü birine aşık olunca tüm iyi şeylere düşman oluyor..." dedi. "Ne gibi?" diye sordum. "Hayat gibi. Yaşamak aslında güzeldir..." diye karşılık verdi. "İyi birine aşık olsaydım ne değişecekti?" diye sordum. "Hayata seninle birlikte paralel yollarda devam edecektik ve büyük ihtimalle hiç karşılaşmayacaktık. İyi birine aşık olsaydın her koşulda onun yerine de yaşamaya devam edecektin. Kökleri eskisinden daha güçlü bir zeytin ağacı olacaktın."
Meğer Yahuda'ya sevdalanıp, sadakatine kalıbımı basmışım. Kabına sığmayan gözyaşlarım bu yanılgının bir karşılığı. Nitekim ona güvenip bastığım tüm tahtalar ayağımı ıslattı. Sevdiğim bir çizgi film vardı. Her bölüm sonu "Red, tekrar güneye, evine dönüyor..." diye biterdi. Kovboyun varabileceği bir yer var mıydı hiç öğrenemedim fakat ne yaşarsa yaşasın bölüm sonunda atının üstünde gün batımında güneye doğru yol alıyordu. Ben de bölüm sonuna gelmiştim ve dönüyordum. Ancak güneye değildi dönüşüm..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Su yüksek yerlerden alçak yerlere akardı. Yerçekimi kanunu böyleydi. Duygular da yerçekimine göre hareket ediyordu. Bağınız olan, duygularınızı paylaştığınız birinin karşısında yalan söyleyip paçayı kurtarmak zordu. Gerçekler ortaya çıkmak isterdi. Bu, özellikle üzüntünüzü ya da hassasiyetinizi gizlemeye çalıştığınız zamanlarda geçerliydi. Üzüntünüzü bir yabancıdan ya da güvenmediğiniz birinden saklamak daha kolaydı.
Sayfa 140Kitabı okudu
Aşkın gizemini anladığımı söyleyemem, ama bu yaşadığım şey, bir kadının bedenini kullanmanın da ötesindeydi. Dünyanın yukarılarına kaldırılmak, korkuyu ve ıstırabı aşmak ve kendimden daha büyük olan bir şeyin parçası olmaktı bu.
Sayfa 307Kitabı okudu
Reklam
"Bu bütünüyle doğru değil," dedim yavaşça. "Ama ben zekanın tek başına hiç bir anlam taşımadığını öğrendim. Burada, sizin üniversitenizde zeka, eğitim ve bilgi büyük idoller haline gelmiş. Ama şimdi biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez."
Sayfa 262Kitabı okudu
Hiç bir ana çocuğunu doğurduğunda onun bir gün öldürülebileceğini düşünmüyordu. Her insan yaşanlanacağını ve hayatını doğal bir ölümle sonlandıracağını sanıyordu ama yüz milyonlarcası başka insanlar tarafından öldürülüyordu. Sadece ikinci savaş elli milyon insanın canına mal olmuştu. Hem de dünyanın en uygar yerinde. Geothe'lerin, Schiller'lerin, Beethoven'lerin, Dante'lerin, Cervantes'lerin uygarlığında.
Sayfa 440Kitabı okudu
Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim: önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.
Sayfa 346Kitabı okudu
Schopenhauer'in dediği gibi: Doğa onları türün devam etmesi için kandırmaya uğraşıyor. Aşk denilen şey, çocuk yapmakla sonuçlanması gereken bir kandırmaca mı gerçekten?
Hepimiz içimizde, gizli, nazik davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.
Reklam
"Ne saçmalık şu aşk denen şey!" dedi öğrenci yürüyüp giderken. "Mantığın tırnağı bile olamaz, çünkü hiçbir şeyi kanıtlamaya yaramıyor ve insana hep gerçekleşmeyecek şeylerden bahsediyor ve insanları gerçek olmayan şeylere inandırıyor. Hatta gayet işe yaramaz bir şey, Felsefe'ye geri döneceğim. Metafizik öğreneceğim." Bunları söyleyerek odasına döndü, büyük tozlu bir kitap çekip çıkardı ve okumaya başladı.
Ne zaman kendimi biraz güçlü, biraz haklı hissetsem, ivedilikle haddimin bildirilmesine alışkınım ben.
Beni hala sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.
En iyimizde bile, özellikle de genç ve aşıksak, bir tutam huysuzluk vardır.
Sayfa 313Kitabı okudu
" Yaşam hep böyle zor olacaksa, onunla nasıl baş edebileceğimizi bilemiyorum," diye ekledi kardeşi umutsuzca.
Sayfa 255Kitabı okudu
İşte o zaman, tek başına oturup çalışırken elindeki işin üzerine göz yaşları damlayan Margaret, paranın satın alabileceği şeylerden çok daha değerli bir zenginliği olduğunu hissetti; sevgi, korunma, huzur ve sağlık yaşamın gerçek lütuflarıydı.
Sayfa 248Kitabı okudu
Reklam
Yeryüzünde birçok Beth var; utangaç ve sessizler, kendilerine ihtiyaç duyulana kadar köşelerinde oturur ve başkaları için içtenlikle yaşarlar. Öyle ki şöminedeki küçük cırcırböceği cırlamayı kesene ve güneş gibi ışıldayan tatlı varlığı arkasında sessizlik ve gölgeler bırakarak yok olana kadar kimse onların bu fedakarlıklarını görmez.
"İhtimal ben burada kalbimin koptuğunu hissederken o da yukarıda ağlıyor," diyordu. Ah! Onun kendisi için ağladığını bilse, evet, bunu mümkün olup da görse, yalnız bununla avunacak, yalnız bu mükafata karşılık onu kaybetmeye evet diyecekti.
İnsan kendisinin sefaletini bir servetin ihtişamı yanında, bedbahtlığının hükmünü bir saadet gösterisi karşısında daha büyük bir acıyla anlar.