Sakın bu dünya, göze görünür ve görünmez her şeyiyle doğacak bir çocuğu kandırmak için, bütün insanların birlik olup uydurduğu müthiş bir yalan olmasın? Ve sakın o çocuk ben olmayayım?
Bana öyle geliyordu ki, her hangi bir coğrafya mevkiinden, her hangi bir hâdisenin sebep ve neticesine kadar bütün yeryüzü tecellileri bu müthiş yalanın korkunç nizamından ibaret… Meselâ Şimal Kutbu diye bir yer yoktur; annem beni doğurmamıştır; iki kere iki dört etmez; tarih baştan başa uydurmadır; şu dakika filan devletle falân hükümet, aralarında sadece harp taklidi yapmaktadır; tabut içinde gidenler de mahsus kaskatı kesiliyor ve mahsus dudaklarını kıpırdatmıyor!!!
Ve kapıları, pencereleri, sükûtları, soğukkanlılıkları tekmeleyip avaz avaz haykırmak istiyordum
“Mecburuz diye yaşayıp duruyoruz. Bu fikir beni çileden çıkarıyor. Kendi bedenim içindeki kuşkulara bile hakim değilken nasıl dünyayı değiştirebileceğime inanmalıyım?”
Cesare Pavese
Zamanı kınıyoruz oysa ayıp bizdedir
Zamanın bizden başka yoktur ayıbı
Hicvediyoruz günahsızken zamaneyi
Dili olsaydı, zaman bizi hicvederdi.
Kurt kurdun etini asla yemezken
Göz göre göre yiyoruz birbirimizi
Aldatmak için bürünüyoruz kuzu postuna
Vay haline bize sataşmaya gelenin
Dinimiz; yapmacıklık ve riya
İşimiz aldatmak bize bakanı.