Mustafa Kutlu'nun kalemini ne kadar özlemişim. Sayfalar ellerimin arasından su gibi aktı, gitti. Sanırım Mustafa Kutlu'nun kitaplarının en sevdiğim yanı kitabı okurken sanki bir Türk filmi izliyormuşsunuz izlenimi yaratması. Bu yüzden de sanki filmi yarıda bırakacakmışsınız gibi kitabı elinizden hiç bırakmak istemiyorsunuz.
Kitap; Keman sanatçısı, kitaptaki deyimiyle "Kemani Kenan"ın hayatını konu edinmiş. Semiramis'e olan aşkını, bu aşkın onun hayatını ne yönlere çektiğini, hayatındaki bir çok kararı ve oğlu Sado'yla gezmek zorunda kaldıkları şehirleri ve hayat yolculuklarını anlatıyor. Annenin kaderi kıza derler ya hani kitabı bitirdiğimde babanın kaderi de oğula geçebiliyormuş dedim. Kenan'ın ve Sado'nun inişli çıkışlı hayat serüvenlerine hüzünlü bir vedayı uygun görmüş yazarımız.
Kitap kalbinize hitap ettiği kadar kulaklarınıza da hitap etmeye çalışıyor. Bir çok Türk Sanat Müziği eserinin adı geçiyor kitapta. İşte bu sayede şu an elimde kocaman bir müzik listem var dinlenecek.
Mustafa Kutlu'nun kitaplarının çok yönlülüğü. Asla tek bir duyunuza hitap etmiyor.
Her okur Mustafa Kutlu'nun kitaplarıyla tanışmalı..
Tirende Bir KemanMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20153,934 okunma
Gitmek mi zor, kalmak mı ?
Zaman; ne zaman? Geçmiş mi, şimdi mi, gelecek mi?
Ve Nihan neden yaptın bunu?
Nefaset Lokantasını okurken en çok cevabını aradığım sorulardı bunlar.
Ana karakterimiz Serdar ise cevabını hiç bir zaman öğrenemeyeceği "beni neden yeterince sevmedin" sorusunu soruyor defalarca.
Serdar'ın başka bir ülkeye yerleşecek olması sebebiyle Nefaset Lokantasında onun için verilen veda yemeğiyle başlıyoruz kitaba.
Masadakilerle Serdar arasındaki ufak anılara göz ucuyla bakıp o akşama geri dönüyoruz. Ve gece hiç beklenmeyen bir olayla sonuç buluyor. Her şeyin zamanlaması, herkesin planları değişiyor.
Serdar'ın içindeki bu son bulmaz gitme isteğinin arka planına ilerliyoruz. Arkadaşlarına söylediği bahaneler bir kenara,ilerledikçe gerçek sebebe ulaşıyoruz. Aslında gerçek sebep Serdar'ın sorusunun içinde gizli.
Karakterleriyle, karakterler arasındaki bağlarıyla, anılarıyla, insanı düşündürten cümleleriyle ve kendimi bulduğum satır altlarıyla çok sevdim Nefaset Lokantasını.
Nefaset LokantasıTuğba Doğan · Yapı Kredi Yayınları · 20191,569 okunma
Kurtuluş Savaşı zamanında ani bir kararla bir askerinin köyüne yerleşen, 1. Dünya Savaşı'nda koluna kaybetmiş olan Ahmet Celal. Baş kahramanımız yani köy halkının tabiri ile "Yaban". Köye bir askerinin teklifi üzerine gidiyor ve onların evine yerleşiyor. Fakat köy halkı gerek kolunun olmamasıyla gerekse köy halkının ilgincine giden alışkanlıklarıyla onu içlerine kabul etmez. Hatta öyle ki " her gün taş olmayıver, dağ başından her gün diş fırçalamak neyine, mırıl mırıl okuyup duruyorsun seni büyü yapıyorsun sanıyorlar" gibi cümleler duyunca şaşırır Ahmet Celal. Ankara'ya bu kadar yakın bir köyün nasıl böyle kalabildiğine ve anlam veremez. Ve belli insanlar için kimseyle irtibata geçmez. Köyün dışında bir eve yerleşir kendi başına ve kendi düzenince bir hayat kurar kendine.
Ahmet Celal ve köy halkının yaşadıklarına ve kitabın sonlarına doğru düşman kuvvetlerinin köye gelmesiyle de Kurtuluş Savaşında yaşananlara ufak bir noktasından tanık olduğunuz bir kitap. Diğer bir çok Klasiğe göre akıcı bir konuya ve okunmaya sahip bence. ,
#heraybirtürkromanı etkinliğimiz ay sonu sohbetini şimdiden büyük bir sabırsızlıkla beklemeye başladım bile.
Hasan Ali Toptaş'tan okuduğum 3. kitap. Okuduğum her kitabında biraz daha alışıyorum olay örgülerine, kalemine, karakterlerine, kitaplarının sonsuzluğuna... Daha çok yolum var Toptaş kitaplarıyla.
Beni Kör Kuyularda okuduklarım arasında en ilginç olaya sahip kitaptı. Kitabın başlarında yaşadığım şaşkınlığı "yok canım, daha neler" hissi, sayfalar ilerledikçe bu kadar zalimlik olmaz bu insanlar kalp yerine ne taşıyor sol taraflarında hissine döndü. Kitapta bunca felakete yol açan olaydan bahsetmeyeceğim sihri bozmamak için.
Ama kitapta karşımıza çıkan insan profilinden bahsetmek istiyorum biraz. Kitapta anlatılanlar bana geldiğimiz insanlık noktasını anımsattı. Yardıma muhtaç olan, zalimler tarafından eziyet edilen bir aile ve onların acısına kayıtsız kalan hatta onları film izler gibi çekirdek çitleyerek izleyen insanlar.
Size de bir yerden tanıdık geldi mi?
Bu insanların insafsızlığı, merhametsizliği, kalpsizliği yüzünden lime lime olup yok olan bir aile.
Toptaş ütopik bir olaydan günümüz insanlığına dikkat çekmiş.
Okuyanlarda umarım ki biraz farkındalık yaratır.
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
Kalbimi kalın bir kitabın arasında kuruttum
Onu orada
Beş parmaklı bir çınar yaprağı gibi unuttum.
Kalbim!
Şiirimin Hacer'ül esved taşı
Hadi ama baylar,
Bakın kaldıramıyorum,
Yardım edin de şunu yerine koyalım.
II. Abdülhamit döneminde, doğu-batı çatışmasının baş göstermeye başladığı günlere konuk oluyoruz Halide Edip Adıvar'ın kıymetli kalemiyle. Ve tam da o dönemi yaşayan, o döneme ait olan Rabia'nın yaşamını okuyoruz. Annesi ve dedesi ile geçen zor günlerini, babası ve Rakım amcasıyla geçirdiği keyifli anlarını, hafız oluşunu ve hatta kitapta okurken sanki sizinde duyduğunuz billur sesini... O dönemin bütün zorluklarına göğüs gerebilecek hatta duruşuyla, dirayetiyle bir çok insana örnek olan güçlü bir kızdı Rabia.
Dönemin doğu-batı çatışmalarının küçücük bir örneğini görmüştü Sinekli Bakkal halkı Rabia ve Peregrini'nin aşkıyla.
Kitapta eski Türkçe bir çok kelime ve anlamları dipnot olarak paylaşılmış. Arada sırada konudan kopmaya sebep olsa da eski ama benim yeni öğrendiğim kelimeler oluyor oluşu hoşuma gitti.
Sinekli BakkalHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 202218,6bin okunma
Dünyanın Uyanışı bugüne kadar okuduğum en ilginç kitaplardan birisi olarak kitaplığımda yerini aldı. Çıktığı ilk gün ülke gündemine oturan Atiye dizisinin esinlenildiği kitap olmasıyla dikkatimi çekti. Atiye'yi de çok beğenerek ve bölge hakkında bir çok şeyi merak ederek, araştırarak izlemiştim. Dizi ile kitap arasında farklı bir çok nokta var. Kitapta gerek Göbeklitepe ile gerekse bölgedeki başka noktalarla ilgili merak uyandıracak bir çok bilgi yer alıyor. Kafamda acaba gerçekten bunlar var mıdır diye düşündüğüm noktalarda olmadı değil. Merak ederek sayfaları ardı arkasına okuduğunuz, aynı zamanda bir çok şeyi acaba mı diye inanmak için araştırdığınız hatta bazı araştırmalarınızı kitap bölünmesin diye sonraya bırakacağınız çok sürükleyici bir roman. Bitirince 2. kitap yayınlanacak mı acaba diye düşünmeden de edemiyorsunuz. Çünkü kafanızda bir çok soru işareti oluşuyor. Farklı konularda, size de hem merak hem de araştırma duygularını verecek bir roman arıyorsunuz şu sıralar Dünyanın Uyanışı bunun için güzel bir tercih olabilir.
Dünyanın UyanışıŞengül Boybaş · Küsürat Yayınları · 20181,265 okunma
