Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Emile Zola
Pırlantadan alınmayan vergi kitaptan alınıyordu. Çünkü pırlanta alandan değil kitap okuyanlardan korkuyorlardı.
Pırlantadan alınmayan vergi kitaptan alınıyordu ; Çünkü pırlanta alandan değil, kitap okuyanlardan korkuluyordu. Emile Zola
Reklam
"Emile Durkheim'in 'intihar' üzerine olan bu klasik eseri, değerli bir sosyolojik çalışma olmasına rağmen, bazı yazım ve çeviri hataları içermektedir. Özellikle, metinde bazı yerlerde karışık cümle yapıları ve anlam bütünlüğünü bozan ifadeler dikkat çekmektedir. Ayrıca, çevirideki tutarsızlıklar ve doğru olmayan terim kullanımları da okuyucunun anlayışını zorlayabilir. Bu hatalar, kitabın akıcılığını ve etkisini azaltabilir ve okuyucunun metni anlamakta zorlanmasına sebep olabilir." Emile Durkheim’ın “İntihar” eseri, sosyolojik literatürdeki yerini sağlamlaştırmış olsa da, yazım ve çeviri hataları bakımından mükemmel olmaktan uzaktır. Kitabın orijinal dilindeki inceliklerin çeviri sürecinde kaybolması, anlamın saptırılmasına yol açabilmektedir. Özellikle Durkheim’ın kullandığı terimlerin ve kavramların dilimize aktarılmasında yaşanan zorluklar, eserin bütünlüğünü ve anlaşılırlığını etkilemektedir. Yazım hataları ise okuyucunun metinle kurduğu bağlantıyı zedeleyebilir. Akademik bir eserde bu tür hataların bulunması, eserin otoritesini sorgulatır ve okuyucunun esere olan güvenini azaltabilir. Durkheim’ın titiz çalışmasının, editöryal süreçte gösterilen özenle eşleşmemesi, eserin kalitesine gölge düşürmektedir. Bu hataların düzeltilmesi, Durkheim’ın tezlerinin daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayacak ve eserin akademik değerini artıracaktır. “İntihar” kitabının gelecek baskılarında, hem yazım hem de çeviri hatalarının giderilmesi, eserin toplumsal bilimlerdeki önemli rolünü pekiştirecektir.
Emile Durkheim
Emile Durkheim
İntihar
İntihar
Pırlantadan alınmayan vergi kitaptan alınıyordu ; Çünkü pırlanta alandan değil, kitap okuyanlardan korkuluyordu. Emile Zola
ÉMILE ZOLA NASIL ÖLÜNÜR Mutsuz muyum mutlu mu? belki de bir önemi yoktur İçimde bir tutam burukluğa Karışmış nostaljik bir sıcaklık var. Aynı duygu için bazen çocuk gibi gülerken bazen gece boyu ağlıyorum. Sanırsam kelimelere doğru bir şekilde dökemeyeceğim yapabilsem de artık, vazgeçiyorum.Bir nedeni yok Ben sadece yaşıyorum.
İyi kitap nedir” sorusunun cevabını bulmak zor değil. Bunu bizzat kitap söyler. Fakat iyi kitaba ulaşmak zahmetlidir. Çünkü “iyi okur” yıllara yayılan bir süreçten; sabırdan, meraktan, tutkudan oluşur. Bazen şans eseri de iyi kitaplarla yollar kesişebilir fakat şans bile iyi okur olmakla ilgilidir. Her kitap her okura göstermez
Reklam
Kendimi sevebilirdim, eğer bana öğretseydiniz... Emile Durkheim
"Diz çökmüş olan küçük kızlar bir beyaz serçe sürüsü hava­lanır gibi kalktılar. Fazla çok küçük olan birkaçı, dizleri etekle­rinin altında kaybolmuş, yerde oturuyorlardı; onları kaldırmak gerekti. Jeanne lahde indirilirken, büyük olanlar mezarın dibini görmek için başlarını uzatmışlardı. Çok karanlıktı, bir ürperti yüzlerini soldurmuştu. Sophie çok alçak sesle, insanın orada se­nelerce kaldığını söylüyordu. Levasseur'lerin kızlarından biri, "Geceleri de mi?" diye soruyordu. "Elbette, geceleri de, her za­man." Aman! Blanche geceleyin orada kalsa, ölürdü. Hepsi, bir hırsız hikayesi dinlemişler gibi, gözlerini alabildiğine açmışlar, bakışıyorlardı. Fakat ayağa kalkıp da lahdin etrafında başıboş bı­rakılınca, yüzleri tekrar pembeleşti; bu sözler doğru değildi, şaka olsun diye masallar anlatıyorlardı." ....Emile Zola... Bir Aşk Sayfası... syf 339
"Yalnızdı, yalnızdı. Aman tanrım! Annesi giderken onu itmişti, hem de yere düşürecek kadar itmişti. Bunu ıstırapla tekrar düşü­nüyor, bu haşin hareketin acısını bileklerinde ve omuzlarında tek­rar duyuyordu. Onu niçin dövmüşlerdi? Usluydu, kendisinde hiç­ bir kabahat bulamıyordu. Onu her zaman o kadar hoş tutarlardı ki bu cezaya isyan ediyordu. Umacı geliyor diye korkutulup, etrafına bakındığı halde umacıyı göremediği zamanlardaki çocukça kor­kularına benzer bir his duyuyor, karanlıkta onu ezecek bir şeyler seziyordu. Yüzü sararmış, gitgide kıskanç bir öfkeyle dolarak, kuş­kuyla durdu. Birdenbire, annesinin, kendisini öyle hızla itip yan­larına koştuğu insanları herhalde kendisinden daha fazla sevdiği düşüncesiyle, iki elini birden göğsüne götürdü. Artık anlamıştı." ...Emile Zola... Bir Aşk Sayfası. syf 281 😢💔
Reklam
"Demek ki günün birinde insanlar birbirlerinden ayrılıyorlardı, her biri bir tarafa gidiyordu, artık birbirlerini görmüyorlar, birbirlerini sevmiyorlardı. Gözlerini uçsuz bucaksız, hüzünlü Paris'e dikmiş, on iki yaşında bir çocuğun ihtirasıyla, Jeanne hayatın insafsızlık­larından sezebildiği kadarı karşısında buz kesilip kalıyordu." ...Emile Zola. Bir Aşk Sayfası. syf 276 😔💔
"Jeanne, dünyaya geldi­ğinden beri sevdiği varlıkları düşünüyordu belli belirsiz. En eski dostu, Marsilya'da, çok ağır vücutlu bir kızıl kediydi; Jeanne, ufa­cık kollarını bitiştirerek, onu karnından tutar, öylece bir iskemle­den ötekine gezdirir, kedi hiç öfkelenmezdi; sonra kaybolmuştu, Jeanne'ın hatırladığı ilk kötülük buydu. Sonra bir serçesi olmuştu. O ölmüştü, bir sabah onu kafesinin içinde yerde bulmuştu; bu, iki oluyordu. Onu kederlendirmek için kırılan oyuncaklarının haddi hesabı yoktu, bütün bu haksızlıklar onu çok üzüyordu, çünkü çok budalaydı. Hele bir bebek, el kadar bir şey, kafasını ezdirerek onu çaresizlik içinde bırakmıştı; hatta o bebeği öyle seviyordu ki bah­çenin bir köşesine gizlice gömmüştü; sonradan onu, bir kere daha görmek isteyerek mezardan çıkardığı zaman, öyle kararmış, öyle çirkin bulmuştu ki korkudan hasta olmuştu. Sevince terk edilen hep o oluyordu." ....Emile Zola.... Bir Aşk Sayfası.... syf 276 💔😔
Müslümanca düşünmeyi yeniden keşfetmek
1000kitap.com/yazar/celal-fed... Türkiye’de İslamcılar, Batılıların, Müslümanca düşünme ve yaşamayı siyasî bir proje olarak resmedip insanların ondan uzak durmalarına bir çözüm üretemediler. Bu nedenle de dünya üzerinde hakkını aramak için mücadele eden her Müslüman, ‘cihatçı’ olarak resmedilip yaftalandı. ‘Cihatçı’ dediklerini
Dönemin ünlü portre ressamı Jacques - Emile Blanche'ın (1861 -1942) 1892 de Proust yirmi bir yaşındayken gerçekleştirdiği Marcel Prous'un Portresi adlı tablosu, tuval üstüne yağlı boya , 73,5 x 6 0 , 5 c m . Orsay Müzesi, Paris. s. 33
Marcel Proust ya da Bir Roman Yaratmak
Marcel Proust ya da Bir Roman Yaratmak
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.