Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

emirhan

“İstersen beni suçla veremediğim için Sendeki şu görkemli erdemlerin hakkını, Unutup göz önüne seremediğim için Beni her gün daha çok saran tatlı aşkını, Yakınlık göstererek nedense şuna buna, Senin zor kazandığın hakkı harcadım diye; Her rüzgâra kapılıp yelken açmamı kına, Budur beni götüren, gözlerinden öteye. Bendeki her kusuru, inadı deftere yaz Ve kesin kanıtlarla şüphelerini ekle; Dilersen veryansın et, kaşını çatar çatmaz, Ama, ah, vurma beni canlanan nefretinle. Senden özür dilerim: Çabamın nedeni tek: Aşkında sadakatle erdemi belirlemek.”
Sayfa 117
Reklam
“Bildiğim bunca çiçek var, her birinde gördüm şunu: Ya rengini senden çalmış, ya da cânım kokusunu.”
Sayfa 99
“Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden: Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, Gönlüm istemez gözüme pay vermemek yüzünden. Gönlüm bildirir senin orada yattığını Öyle bir hücrede ki giremez billur gözler; Gözüm inkâra kalkar gönlün anlattığını, Güzel yüzünün ona sığındığını söyler. Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır Düşünceler kurulu: soruşturur, hakçası Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası: Senin dış güzelliğin olur gözümün payı, Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı.”
Sayfa 46

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Apaçık görüyorum gözlerimi yumunca. Bütün gün gördüklerim taşımaz hiçbir değer, Ama düşlerde hep sen varsın uyku boyunca; Göz karanlıkla ışır, karanlıkları deler. (...) Seni görmezsem olur her günüm gece; Parlak gündüzdür gecem düş seni gösterince.”
Sayfa 43
“Düşünce insanların ve kaderin gözünden Aforozlular gibi, yapayalnız ağlarım; İrkilir sağır gökler çığlıklarım yüzünden, Bahtıma lanet okur, yüreğimi dağlarım; Talihi yaver giden herkese gıpta eder, Şu denli güzel olsam, dostlarım olsa derim; Şunda sanata, bunda dehaya içim gider, Oysa solda sıfırdır yapmak istediklerim; Kendimden iğrenirken aklım sana doğrulup Gönlüm kara dünyayı gerilerde bırakır, Gün doğarken yükselen bir tarlakuşu olup Cennet kapılarında kutsal ezgiler şakır; Öyle bir servettir ki sevgini anmak bile, Sultanlarla yer değiş deseler de nafile.”
Sayfa 29
Reklam
“Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer? Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın: Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler, Kısacıktır süresi yeryüzünde yazın”
Sayfa 18
“Düşünceler baskı altına alarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir. Düşünmeyi reddederek - değişmeyi reddederek.”
Sayfa 144
“Bir insanın kişiliğini bozmak istiyorsan onu düzeltmeye çalış.”
Sayfa 87
“Üzerimizde en amansızca hâkimiyet kuran arzular, kaynağı konusunda kendimizi kandırdıklarımızdır.”
Sayfa 68
“Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar, tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İllâ ki zıddiyetler, öfkeler, yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hâkim olmak arzuları...”
Sayfa 84
Reklam
“Hep şunu düşündüm, Varenka, biz insanlar, kaygı ve telaş içinde yaşayan biz insanlar, gökteki kuşların kaygısız ve masum mutluluğunu da kıskanmalıyız.”
Sayfa 25
“İnsanlardan nefret ettiğin anlamına gelmez bu, ne diye onlardan nefret edesin ki? Ne diye kendinden nefret edesin ki? Keşke insan türüne ait olmak, o dayanılmaz ve sağır edici gürültüyü de beraberinde getirmeseydi; keşke hayvanlar âleminden çıkıp aşılan o birkaç gülünç adımın bedeli, sözcüklerin, büyük tasarıların, büyük atılımların o dinmek bilmeyen hazımsızlığı olmasaydı! Karşı karşıya getirilebilen başparmaklara, iki ayak üstünde duruşa, omuzlar üzerinde başın yarım dönüşüne fazla ağır bir bedel bu. Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan yaratma makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet.”
Sayfa 32
“Köpeklerin Tanrısı, kedilerin Tanrısı, yoksulların Tanrısı olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciğer, biraz servet olması bunun için yeterlidir, ama asla bir ağacın efendisi olmayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapmayacaksın.”
Sayfa 32
“Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor.”
Sayfa 141
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.