Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyiliği emretmek ve kötülüğe engel olmakla ilgili hadislere gelince. zalim ve günahkâr olan kişinin elinden tutmakla ilgili olanlar: Nu'mân b. Beşîr radıyallahu anhdan nakledildiğine göre iki parmağıyla kulaklarını göstererek Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu işit- tiğini söylemiştir: "Allah'ın koyduğu sınırların yanında duran, onları aşan ve onlar hakkında hileye başvuran kimseler bir gemide yolculuk eden insanlara benzer. Onlardan bir kısmı geminin en alt, en zorlu ve en kötü katında, bir kısmı da en üst katında yolculuk yapmaktadır. Geminin alt katında olanlar su almak istediklerinde üst kattan geçmekte ve oradakilere eziyet vermektedirler. Derler ki, payımıza düşen alt katta bir delik açsak da oradan su alsak ve böylece üst kattakilere eziyet vermesek! Üst kattakiler onları ve yapmak istedikleri şeyi kendi hallerine bırakırlarsa hep birlikte helâk olurlar. Ellerinden tutarlarsa hep birlikte kurtulurlar. "
Sayfa 592Kitabı okudu
Tapılmaya ve anılmaya en layık olan, hamde ve şükredilmeye en çok yaraşan, akıl sahipleri tarafından bilinip inkâr edilmeyen, masiyetlerden men edip korkutan ve öğüt veren, velilerini iyiliği emretmek ve kötülüğe engel olmak üzere görevlendiren Allah'a hamd olsun. Anlayıp tefekkür edenlerin hamd ettiği gibi O'na hamd eder, işleri erken yapanların en şereflisi olan elçisi Muhammed'e, ashabına ve dünyada öğüt almayanların ahirette öğüt alacakları zamana kadar ona tabi olanlara çokça salât ve selâm ederim.
Sayfa 589Kitabı okudu
Reklam
Yüce Allah "Dikkat edin. Yaratmak da emretmek de yalnız O'nundur" buyurmaktadır. Böylelikle Yüce Allah "emretme"yi "yaratmak" ile irtibatlandırmakta ve yaratmayı önce dile getirmektedir. Çünkü Yüce Allah yaratıcı olduğuna göre, emretme hakkına sahip olan da O'dur. O'na rağmen hiç kimse emretme hakkına sahip olamaz. Çünkü O'ndan başka yaratıcı yoktur: "Peki, ya yaratan hiç yaratmayan gibi olur mu? Hiç düşünmez misiniz?"
Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yücedir. Araf Suresi:7/54
Sayfa 284Kitabı okudu
Cinler etrafımı sarınca..
Abdullah b. Büsr (r.anh) anlatır: Humus'tan yola çıktım. Geceyi Bakîa'da geçirmek zorunda kaldım. Cinler etrafımı sarınca, ben hemen A'raf Sûresi'nin şu âyetini okudum: "Rabbiniz o Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra da arşa istiva buyurdu. O Allah ki geceyi, durmadan onu kovalayan gündüze bürür. Güneş, ay ve bütün yıldızlar hep O'nun buyruğu ile hareket ederler. iyi bilesiniz ki yaratmak da, emretmek yetkisi de O'na mahsustur. Evet o Rabbülâlemin olan Allah ne yücedir!" (A'raf, 7/54) Bu âyeti bitirince, cinler, "Onu sabahlayıncaya kadar koruyun!" dediler. Ben de sabah olunca, deveme binerek yoluma devam ettim.
Sayfa 329Kitabı okudu
Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah'a aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.
Reklam
İbadet Cenabı Hakkın razı olduğu ve sevdiği gizli-açık bütün fiil ve sözleri içine alan oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Namaz, oruç, hac, doğru söz, ma'rufu emretmek, münkerden sakındırmak, kafirlere ve münafklara karşı cihad etmek; komşuya, yetime, yoksula, yolda kalmışa, köleye ve hayvanlara yardmda bulunmak, Kur'ân okumak, dua etmek, zikretmek ve benzeri fiil ve hareketlerin hepsi ibadet ve kulluk kapsamına girerler. Allah'ı ve Rasûlü'nü -salât ve selam üzerine olsun- sevmek, Allah -Celle Celaluhû-'dan korkmak ve O'na boyun eğmek, dini amelleri Allah'n rızasını kazanmak için yapmak, Allah'ın sana kötü görünen hūkmüne sabır ve nimetine şükreylemek, kaza ve kaderine rıza göstermek, Allahu Tealaya tevekkül etmek, rahmetini ümit edip azabından korkmak ve benzeri bütün haller de ubûdiyet (kulluk ve ibadet) kavramma dahildirler.
"Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir." (A’râf Sûresi/54. Ayet)
Muhtesibler Liyakatli Kişilerden Seçilirlerdi
Muhtesib seçimi, doğal olarak çok hassas bir konuydu. Bu göreve liyakat için hukuk bilgisi olan, hisbe kurallarına vakıf, ticaretten anlayan, kuşkucu, detaycı, gayri nizami ve gayri hukuki durumlarda sözünü esirgemeyen ve sert (ama bunu huy edinmemeli), kimseden çekinmeyen bir mizaca sahip olmak gerekiyordu. Muhtesib, emr-i bi'l-ma'rûf nehy-i ani'l-münker'in (iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak) resmî uygulayıcısıydı ve tabii ki bu özellikleri bünyesinde barındıran, kendi yaşayışı ile insanlara örnek olan, görünüşüne özen gösteren Müslümanların arasından seçilmeliydi.
1807’de Osterode’ da şöyle yazıyordu: “Halklarım çalıştıkça günahlar azalacaktır. Yetki sahibi benim… ve pazar günleri, ayin saati geçtikten sonra, dükkanların açılmasını, işçilerin işlerinin başına dönmesini emretmek niyetindeyim.”
Sayfa 7 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
her koyun kendi bacağından asılmaz!
Veli bir zåt olan Behlül Dânâ Hazretleri ile Halife Harun Reşîd'in ibretlik mükâlemeleri, insanlara hålen yol gösterici menkıbelerin başında yer almaktadır. Fahri bir muhtesib gibi insanlar arasına giren ve her gördüğü münkeri nehy eden Behlül Dânâ Hazretleri, yine insanları kötülüklerden alıkoymak ve onlara iyiliği emretmek adına nasihatlerini sıralıyor ve uyarılarda bulunuyordu. Ancak halk, durumdan mustariptir. Vaziyet, halifeye şikâyete kadar gitmiştir. Huzura çıkan halk; "Bizim yaptıklarımız, onu ne ilgilendirir, bizim yaptıklarımızın ona bir zararı yok, hem her koyun kendi bacağından asılır." diyerek halifeden duruma el atmasını isterler. Halife de bu şikâyetler üzerine Behlül Dânâ'yı çağırarak durumu iletir ve onu uyarır. O zât hiç sesini çıkarmadan huzurdan ayrılır. Dört tane koyun alır ve keserek mahallenin dört köşe başına, bacaklarından asar. Gün geçtikçe koyunlar çürümeye yüz tutar ve kokmaya başlar. Bu hâl, mahalleliyi oldukça rahatsız etmiştir. Mahalle artık görüntü kirliliği ve kokudan durulmaz hâldedir. Halk bir kez daha huzura çıkar ve yine bu fiilin sahibi Behlül Dânâ Hazretleri'ni şikâyet ederler. Halife, bir kez daha onları dinler ve Behlül Hazretleri'ni tekrar huzura çağırır. Ona neden böyle yaptığını sorar. Alim zâtın cevabı âdeta tarihe mâl olmuştur: "Ben bir şey yapmadım. Her koyunun kendi bacağından asıldığını onlara gösterdim. Bir kötülüğün, giderilmediği takdirde herkese zarar verdiğini herhalde anladılar."
7/Araf Suresi
54. Rabb'iniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üstüne isteva eden; geceyi, durmadan takip eden gündüze katan; Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları emrine tabi kılan Allah'tır. Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de yalnız O'na özgüdür. Âlemlerin Rabb'i olan Allah, Şanı Çok Yücedir.
1.189 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.