Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beyinle ilgili fikirler 16.yüzyıla kadar kabaca bu merkezde ilerledi., ta ki1600'lerde ünlü matematikçi düşünür Descartes, "hayvani ryhlar" dediği sıvılar aracılığıyla, beynin bedeni ve düşünceleri yönettiğini öne sürene kadar... Descartes, düalizm olarak bildiğimiz "ikici" görüşün kurucularındandı ve ruhla bedenin ayrı şeyler olduğuna ve ikisinin birbirleriyle, beyindeki "epifiz bezi" araclığıyla iletişim kurduğuna inanıyordu.
Sayfa 118 - tuti kitapKitabı okudu
Şehir hayatı insan bedenine, her geçen gün daha fazla zarar veriyor. Toplumdaki yerini ve statünü korumak için daha fazla stres daha fazla efor sarfetmemiz gerekiyor. Caddede, evde hatta üzerimizde radyasyon üreten bir sürü alet mevcud. Sulara katılan bir kaç kimyasal madde başta epifiz bezi olmak üzere vücuttaki bir çok organa zarar veriyor. Marketten aldığımız gıdaların hatta köylüden aldığımız çoğu gıdanın içindeki toksin maddeler ölçülemez düzeyde fazla. Artık akıllı telefonlar ile çok fazla iç içeyiz bu da düzenli bir şekilde düzensiz uykuya sebep oluyor ve meletonin hormonunda citti azalmalara neden oluyor. Tabi bunlar basit örnekler yazılmak istense onlarca cilt kitap yazılır. Sırf itahatkar olmanız için psikolojimize ve bedenimize verilen zararların bir ölçüsü yok. Daha akıllı bireyler olup hayatımızdan çıkarmamız gereken, rutinlerimizde yapmamız gereken köklü değişiklikler var .eğer bu şekilde gidecek olursa hiç iyi bir son göremiyorum.
Reklam
Epifiz bezi!
Bu arada her şey ne kadar anlaşılır ve kendi içerisinde bir bütün oluşturur gözükürse gözüksün, yine de bunlara ortada sadece yarım bir şeyin bulunduğu yolunda, bulanık bir duygu eşlik eder. Dengeden yana eksik bir şeyler vardır, ve insan, tıpkı bir ip cambazının yaptığı gibi, sendelememek için ağırlığını öne verir. Bu arada yaşamın içinden geçtiği ve ardında yaşanmışı bıraktığı için, ortaya daha yaşanacak olan ve yaşanmış olandan meydana gelen bir duvar çıkar, ve sonunda insanın yolu bir kurdun tahtanın içinden geçen, gelişigüzel dolanan, hatta geriye de gidebilen, fakat boş bir uzamı hep arkada bırakan yoluna benzer. Ve her türlü doluluğun ardında yatan kör ve her yerle bağlantısı kesilmiş uzama ilişkin bu korkunç duygudan, her şey artık bir bütün olmuş olsa bile, eksikliğini hala sürdüren bu yarımdan yola çıkışla insan sonunda ruh denenin ne olduğunun ayırdına varır.
Sayfa 316 - YKY, 11.Baskı, Çeviren: Ahmet CemalKitabı okudu
İkinci dünya savaşinda Almanlar toplama kamplarına koydukları insanlara flörür verdikleri çin toplamam kampındaki milyonlarca insanı öldüresiye yönetebilmişlerdir,Kimse ayaklanmamış, hatta iştiraz bile edememiştir.Bugün ülkemizde çeşme suyunda flörür vardır.. Her duygu hissettiğinde epifiz bezi titreşir.Ve kireçlenen epifiz bezi titreşmez, duygu üretemez hale gelirsin.Boşlukta, hissiz ya da tek duyguya takılı kalmış, duygu kısırı bşir organizmaya dönüşürsün.Duygu üretmeyince huzursuzluk hissi kaplar benliğini ve sadece sahip olduklarından keyif alır hale gelisin.
Sayfa 190Kitabı okudu
İnsanlar evrende yaşadıkları ve onun içindeki diğer nesnelerle etkileşim içinde olduğuna göre, bilimsel determinizm insanlar için de geçerlidir. Pek çok kişi bilimsel determinizmin fiziksel süreçleri yönettiğini kabul ederken, insan davranışlarını bundan ayrı tutar, çünkü bizim özgür irademiz olduğuna inanırlar. Örneğin Descartes, özgür irade düşüncesini koruyabilmek için insan zihninin fiziksel dünyadan farklı olduğunu ve onun yasalarına tabi olmadığını ileri sürmüştür. Onun bakış açısına göre bir insan iki unsurdan oluşur: Beden ve ruh. Beden sıradan bir makineden başka bir şey değildir, ama ruh bilimsel yasanın hükmü dışındadır. Descartes anatomi ve fizyoloji ile çok ilgilendi ve beynin merkezinde bulunan ve epifiz bezi denilen küçücük organı ruhun bulunduğu yer olarak kabul etti. Onun inanışına göre epifiz bezi bütün düşüncelerimizin oluştuğu yerdi ve özgür irademizin kaynağıydı.
Geri123
238 öğeden 231 ile 238 arasındakiler gösteriliyor.