Epikürosçuluk ya da Stoacılık’la son bulan Antikite, bütün tarihsel çöküşlere özgü olan “çağın felaketi”ne çare bulmaya çalışmıştır. Kötülüğü, onun zararını yok etmeksizin maskeleyen, tanınmaz hale getiren ya da saptıran İskenderiye senkretizmi dinlerinin çoğalması gibi palyatif önlemler. Sıkılan bir ulus melankolik ve kötümser olur; yaşamış olan ve yaşama konusunda çok “şey bilen” bir insan gibi.
Cicero'nun İyi ve Kötü Şeylerin Gayeleri Üzerine adlı eseri, Türkçe olarak basılmış olan tüm eserlerini okumuş birisi olarak bence diğer eserlerin ardından okunmalı. Zira kitabın içeriği oldukça yoğun ve bazen tekrar tekrar okumalar gerekebiliyor. Ayrıca Epikurosçuluk, Stoacılık ve Akademi ile Peripatetikler'in hayattaki en yüksek iyiye
Şiddetli hazlar, yokluklarında, kendilerini tutkuyla aramaya ve böylece aynı şiddette acılara yol açarlar. Başka bir ifadeyle, şiddetli hazlara yönelen kişi, aynı yoğunlukta acılara da maruz kalmaktan kurtulamaz.
Baudelarie'in suçlarından zevk aldığına kuşku yok. Ama bu zevkin ne olduğunu açıklamak gerekir şimdi. Gerçekten de, Lemaitre, Baudelarie'ciliğin "en üstün zihinsel ve duygusal Epikürosçuluk çabası" olduğunu söylediğinde tam anlamıyla yanılmakta. Baudelarie için zevklerini isteyerek canlandırması söz konusu değildir, hatta, tersine zevklerini zehirlediğini bile iyi niyetle söyleyebilir. Epikürosçu zevk arayışı düşüncesi bile fersah fersah uzak kalır ona. Ama suç şehvete götürdüğünde, şehvet suçtan yararlanır. Önce, bütün suçlar arasında seçkin bir suç olarak ortaya çıkar; yasak olduğuna göre, yararsızdır, bir lükstür. Ayrıca, Şehvet, kendisini doğurduğu için lanetlenen bir özgürlük tarafından yerleşik düzene karşı kullanılmak üzere ardına düşüldüğüne göre, bir yaratım gibi çıkar ortaya. Arzuların basit biçimde doyurulmasından öteye geçmeyen kaba zevkler, hem doğaya zincirler hem de bayağılaştırır bizi. Ancak, Baudelarie'in Şehvet adını verdiği şey nefis ve enderdir: günahkar, şehvetin hemen ertesinde pişman olacağı için, bağlanışın biricik ve ayrıcalıklı anı gibidir Şehvet.