Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kafkaslardaki küçük topluluklar yanında 4.yy. ortalarında yine bu bölgede yaşamakta olan Hunların da Hıristiyanlık misyonu faaliyetine maruz kaldıkları görülmektedir. Bu misyon sonucunda Hıristiyanlığın Hunlar arasında ne kadar taraftar bulabildiğine dair net bir bilgi elde edilemese de, incelenen kaynaklarda özellikle Ermenilerin, Hunlar arasında Hıristiyanlığı yayma girişimleri olduğuna dair bilgiler elde edilmiştir. Bu konuda Moravcsik ve Peter Golden, Ermeni kaynaklarında bilgiler bulunduğunu vurgulamaktadır Diğer taraftan, Hunlara yönelik misyon çalışması sadece Ermeniler tarafından değil, aynı zamanda Bizans kilise teşkilatı tarafından da yürütülmüştür.
Türkiye? Anadolu'da Rum ve Ermeni krallıkları ile Kürt hükümdarlığından söz edildiğine göre böyle bir ülkenin var oldugunu iddia edebilir miyiz? Osmanlı İmparatorluğu? Bu oluşumun bağrından pek çok ulus çıkmıştır. Belki üç, belki dört, hatta belki de beş yüzyıldır ne bir İslam imparatorluğudur ne de bir Türk devletidir. Her şey bu imparatorluktan önceki haline dönmüş gibidir. İmparatorluğun düşmanı olan Şiilik bile ayakta kalmıştır, Hıristiyanlık varlığını aynı şekilde sürdürmektedir. Onu oluşturan milletlerin dilleri ve kültürleri o kadar iyi korunmuştu ki, kısa bir süre içinde tüm özgünlükleriyle Macaristan, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Arap devletleri bir bir kurulmuştu, hatta bir Kürdistan bile kurulabilirdi. Sadece Ermeniler büyük bir hayal kırıklığı yaşamışlardı. Ortadan yok olabilirlerdi, ama olmamışlardı, çünkü Sovyet bir Ermenistan oluşabilmişti. Bu olaylar sonucunda tüm dünyada son derece etkin, yetenekli ve dinamik bir Ermeni diasporası oluşmuştu. Ancak yüksek dehalarını ortaya koydukları eski yurtlarının büyük bir bölümü artık onların değildi, oradaki halkı artık Ermeniler oluşturmuyordu.
Sayfa 444Kitabı okudu
Reklam
Birinci Haçlı Seferi sırasında bestelenmiş olan Roland Şarkısı, İslami inancın doğasıyla ilgili cehaleti açıkça göstermektedir. Charlemagne ve Roland, idol olarak tanımlan­ makta, savaşması bile onur olarak kabul edilen savaşçılar ola­ rak gösterilmektedir. Birinci Haçlı orduları ilk kez Anadolu' da Türkler'in karşısına çıktıklarında, cesaretleri nedeniyle onlara fazlasıyla saygı duyuyorlardı: "Ne kadar deneyimli ve eğitimli olursa olsun, Araplar, Ermeni­ler, Suriyeliler ve Yunanlılara olduğu gibi Frenklerin de kalplerine korku salan Türklerin becerisini ve cesaretini nasıl anla­tabilir? Yine de, Tanrım, lütfen savaşçıları bizimkiler kadar iyi olmasın. Frenkler ile aynı hamurdan yapıldıkları ve doğuştan şövalye oldukları söyleniyor. Bu doğru ve kimse inkar edemez; ah Hıristiyanlık adına dursalar ve Tek Tanrı'nın Üç Kişi'de var olduğunu kabul etseler! .. Onlardan daha cesur, daha becerikli, daha yiğit savaşçılar bulunmaz; ama yine de Tanrı'nın inayetiy­le, bizim adamlarımızın karşısında yenik düşerler mi?*"
Sayfa 26
128 syf.
·
Puan vermedi
~alıntı~ Çirkince hikayesine dair... 1- Birçok konuda isabetli tespit ve yaklaşımlar sergilerken konu din olunca yazar biraz farklı yaklaşımı tercih etmiş. Metindeki “yıkılan mabedin kalın sütunları, insafsız bir tanrının hışmından korkup secdeye kapanmış gibi, hep aynı istikamete uzanmış” ifadesi İslâm dinine göndermeler içermektedir; “secdeye
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · EZR Yayıncılık · 201956,8bin okunma
1828 senesinde Azerbaycan ve bütün güney Kafkasya, Ruslar tarafından işgal edilmişti. Rusların Azerbaycan'ı işgaline yardım eden ise Ermenilerdi. Ruslar Kafkasya'ya geldiklerinde Ermeni ve Gürcülerin hıristiyanlık duygularından ve müslüman olan biz Türklere nefret ve düşmanlıklarından faydalanmışlardı. Bunun için de Azerbaycan işgal edilir edilmez, Karabağa ve batı Azerbaycan'a sinır kuvveti olarak Ermenileri yerleştirmişlerdi. Türkçe olan bütün okulları kapattırmış bizim okulları Ermeni okullarına çevirmişlerdi. Rusların, hıristiyanların savunucusu olduğunu gören Ermeniler Osmanlı ve İran bölgelerinden Karabağ'a ve Batı Azerbaycan'a akın etmeye başlamışlardı, Ruslar, Türkiye ile Azerbaycan'ı birbirinden ayırmak ve milli bağlantıyı yok etmek için Azerbaycan'ın Türkiye ve İran sınır bölgelerini Ermenilerle doldurmağa ve Türkleri Türkiye ve İran hududlarından kovdurmağa başlamışlardı. Bunu tamamlamak için ise eski Erivan Türk Hanlığını, Ermenistan olarak isimlendirmiş ve Ermeni idaresi kurmuştu. Aynı zamanda Türkçe okulları kapattırdığı ve yasakladığı halde Ermenice ve Rusça okullar açmış ve Ermenilerden Türklüğe düşman münevverlik yetiştirmeğe başlamıştı. Bunun dışında Türklerden kimse Rus askeri okullarına alınmadığı gibi silah kullanmasını bilmesinler diye sıradan askerliğe de almıyorlardı. Bunun sebebiyledir ki 1918 senesine yani Türk ordusunun Azerbaycan'ı kurtarmasına gelinceye ve tarihte ilk defa Azerbaycan devletini kuruncaya kadar Azerbaycan ve bütün Türk illerinde Türk dilinde bir tek okul bile yoktu.
149 Ermeniler, IV. asrın başlarında Hıristiyanlığı kabul etmeden ev vel Ateşperest idiler Hıristiyanlık devrinde bu eski dinlerini muhafaza etmiş olanlara "Arevabaşt" (yani güneşe tapınan) veya "Arevorti" (yani güneş oğlu) deniliyordu. Arevortiler, Mezopotamya'da ve bilhassa Samosat şeh rinde bulunuyorlardı. Onlar, müslümanlarla karışık bir halde yaşıyorlardı. XI. asra ait bir Ermeni müellifi olan Grigor Magistros, Süryanî patriğine yazmış olduğu bir mektupta bunları zikretmiştir. Katolikos Nerses Şınorhali' nin bir inektubundan anlaşıldığına göre, Samosat'taki Arevortiler, bir asır sonra hıristiyan olmak istemişlerdir. XIV. asra ait bir müverrih olan Me zoflu Tomas, Timur'un Mezopotamya'yı istilâ ettiğini naklederken: "O, Mardine gelip bu şehri yağma etti ve ateşe tapınanların dört köyü olan Şol, Şimerşakh, Safari ve Marağ'ı temelinden tahrip ettirdi. Fakat sonra bu tarikatçılar, şeytanın tahrikiyle Mardin ve Amid'de tekrar çoğaldılar" diye yazmıştır. Bunların bakıyeleri, Mezopotamya'da hâlâ mevcuttur. Bk. İncicyan, "Ermeni Arkeolojisi", s. 161, 162; Çamiçyan, c. I, s. 378, 395 ve c. III, s. 86 ve 87 (ED. DULAURIER).
Sayfa 278 - Türk Tarih Kurumu Yayınevi, 1987Kitabı okudu
Reklam
Alevilik-Hıristiyanlık benzerliği
Özellikle Gregoryen Ermenilerin Alevilerle inanç anlamında birbirlerine çok benzediklerini düşünüyorum. Alevilerin, bugün Sünni İslam dediğimiz, Diyanete bağlı Müslümanlıkla hiçbir ilgisi yok fakat Hıristiyanlıkla çok ilgileri var. Bütün inançları; gelenek, görenek ve yaptığı her şey denk geliyor birbirine. Dersimlilerin inancıyla, Hıristiyan-Gregoryen Ermenilerin inançları bana göre yüzde doksan dokuz aynı ve birlikte yaşamışlar.
Sayfa 146
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.