Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem ERYENER

Gizem ERYENER
@eryenergizem
“ A library is a hospital for the mind”
232 syf.
10/10 puan verdi
“konformizm”
İnsan tahlilini iyi yapan insan ruhunun en derinine kadar inebilen, varoluşsal sancıları yazıya aktarabilen yazarları hep sevmişimdir. Mekan, zaman, kişiler değil aslolan pasif bir beklentinin 232 sayfaya sığdırılmış hâli. Günümüzde sık kullanılan konfor alanı teriminin anlamını daha iyi anlayacağınız, kendinizi ve çevrenizi sorgulayacağınız bi yapıt. Nedir bu konfor alanı? Bastiani kalesinin vücut bulmuş hali. Hepimizin alışkanlıkları var ama her alışkanlık bir pranga, kendimize yarattığımız bi hapishane ve bu hapishaneden her an çıkabileceğimizi düşünüyoruz çünkü kendi hayatımızın direksiyonunda bizim olduğumuzu, karar veren merci de kendimiz olduğunu biliyoruz, fakat sanıldığı kadar kolay olmuyor değişim. Değiştirmemek için çabalayıp, türlü bahaneler uyduruyoruz. Alışkanlıkların uyuşukluğu öyle bi işliyor ki, konfor alanımızdan çıkmamak için türlü savunma mekanizmaları üretiyoruz. En çokta mantığa buruyoruz. Sonra yıllar geçiyor, koca hiçlikle yoğrulmuş bir hayatın tam karşısında buluyoruz kendimizi. Artık her şey için geç oluyor. Tüm erkenler bir anda geç oluveriyor aniden. Beklemek, umut, yalnızlık ve en çokta alışkanlığın metaforu bu kitapta bolca mevcut. Biraz Camus biraz Kafka biraz Sartre tadında..
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
Haz İlkesinin Ötesinde
Kaygının travmatik bir nevroz üretebileceğini sanmıyo­rum; kaygıda öznesini dehşetten ve dolayısıyla dehşet nevrozundan koruyan bir yan vardır. Haz ilkesinin ötesinde, saldırganlığın ölüm dürtüsünden kaynaklandığını kişinin önce kendisine daha sonra başkalarına yönelttiğini yani mazoşizm birincildir, bu dürtü dışa evrilerek sadizm haline dönüşür. Freud’a göre canlılığın temelinde cansızlığa dönüşmek için çok güçlü bi yönelim vardır, Freud kısaca tüm yaşamın hedefi ölümdür diyor bu tezinde. Freud yaşamı feda etme olarak görmektedir, hücre metaforu kullanarak etkili bir şekilde açıklamıştır. Hücre kendisini feda eder diğer hücreler ile işbirliği yapmak için, yaşam da öyledir, yaşamak için geçmiş anıları, zamanı feda ederiz.İnsan da yaşarken ölmemek için, yaşamının bir bölümünü “feda eder”.
Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd
Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İdSigmund Freud · Metis Yayıncılık · 2016916 okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Pozitif psikoloji eğitimi aldıktan sonra, öncüllerinden olan Mihaly’nin mutluluk bilimi kitabını önermeleri üzerine okudum. Mutluluk geçmişe yönelik bir olgudur, anın içinde mutlu edecek olgular oluşsa da bu hazdır. Zaman biraz ilerleyince o zaman beyin mutlu olduğunu idrak edip, mutlu olduğuna karar veriyor. Yaşantımızda da örnekleri görebiliriz, 90’lar ne güzeldi, eski bayramlar nerde kaldı gibi söylemleri çok duyarız ama o eski bayramlar esnasında gerçek bir mutluluk durumumuz var mıydı, yoktu.. Yazar, akışta kalınmasının, o anın kokusunu kaçırmamak için an’ın kıymetinin bilinmesi üzerinde sayısız örneklerle açıklamıştır. Hızlı ve akışkan bir zaman diliminde yaşarken, hepimizin sakinleşerek bir diğer treni yakalamak için değil da şu an olduğumuz yolculuğun tadını alarak ilerlememiz, mutluluk adına ciddi ve önemli bir adım olacaktır.
Akış - Mutluluk Bilimi
Akış - Mutluluk BilimiMihaly Csikszentmihalyi · HYB Yayıncılık · 2005926 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
216 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Felsefe ve psikolojiyi bir kaba koyarak yoğurup, insanın varoluşsal kaygılarını, benliğinde oluşan pürüzleri şizoid ve şizofren hastalıklarına bakarak açıklamaya çalışmış. Benliğin beden ile bir bütün olarak hareket etmesinin, etmeme durumunda oluşacak sıkıntılara değinmiş yazar. Uyum, itaat ve rekabetin normal olmanın koşulları olarak dayatıldığı bir dünyada kendi özgür seçimlerini uygulayacak yer bulamayan birey, diğer insanlarla ilişkilerinde bir sahte-benlikle hareket etmeye, içsel bir benlik geliştirmeye koyulur. Tehlikeli ve acımasız gerçekliğin erişemediği bu içsel benlik, imkânsız bir amacın, sakat bir projenin peşinden koşar: Bedenle bağını olabildiğince aza indirgemeye çalışır. Engellenmişlikle yaptığımız her durumda, benliğimize ihanet ederek, sahte benliğimiz ile hareket ederiz. Benlik adeta bedene küser ve oluşan gerilim bir süre sonra psikotik bozukluklara neden olur. Ruh sağlığı çalışan insanların mutlaka okuması gereken bir kitap olarak görüyorum. Kitapla kalın..
Bölünmüş Benlik
Bölünmüş BenlikR. D. Laing · Kabalcı Yayınevi · 199392 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bilinç Akışı~
“Uzun süre tasarlanmış bir intihar diye düşündüm, umutsuzluğun birden çıkarttığı eylem değil.” Anlatıcı bilinç akışı tekniği ile anlattığından dolayı, tüm cümleleri otantik..Üç genç piyano virtüözü olan arkadaşlardan, Wertheimer’in öz kıyımını arkadaşı Bernhard’dan dinliyoruz, dinlemek dediysem adeta kafasının içindeki anılara tutunup sanki o restaurantta biz de yanı başında oturuyor gibi dinliyoruz..Glen’in piyano dehası olması, Wertheimer’in ise onun gibi olmayacağını anladığı andan itibaren ‘bitik adam’ olması, varoluş kaygılarının içinde boğulması, günden güne yok olması..Glen’in eceli ile piyano başında ölmesi, Wertheimer’in kendisini öldürmesi, en başarılı deha olmak istemesi, en büyük arzususunun bu olması ama hiç bir zaman Glenn’i geçemeyecek olmasını anlamasıyla, Glenn’den sonra intihar etmesi..Umutsuzlukla olan bir eylem değil, üzerine düşünülmüş bir eylem olduğunu kanıtlar nitelikte..Sanki bir itiraf, sanki bir neden arama, sanki bir farkındalık eseri gibi.. Kitabın üslubu, anlatış tarzı, konusu itibar ile beni etkiledi..Thomas Bernhard’tan okuduğum ilk kitap, fakat sonuncu olmayacağı kesin..
Bitik Adam
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,454 okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Victor Frankl’dan okuduğum üçüncü kitabı bu, “insanın anlam arayışı” kitabının devamı niteliğinde gibi. Frankl, toplama kampında yaşadığı acıları anlamlandırarak kendi hayatını gözlemleyerek logoterapi kuramını ortaya koyması benim için otantik bir kuramcı olmasını sağlıyor. Freud’a göre haz, Adler’e göre güç, Frankl’a göre anlamın önemi
Duyulmayan Anlam Çığlığı
Duyulmayan Anlam ÇığlığıViktor E. Frankl · Totem Yayınları · 2018652 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitabın ismine bakarak kafamızda oluşan tablonun tam tersi bir kitap. Kişinin, erken çocukluğunda yaşadığı yanlış yetiştirilme şekillerinin, travmalarının yetişkinliğinde ortaya çıkışının yansımalarını görüyoruz. Travmayı travma yapan en yegane şey ;olayı, durumu anlamlandıramamaktır. Babasını kaybetmiş bir çocuğunu ölümü anlamlandıramaması, tacize uğramış bir çocuğun anlayamaması gibi. Yazar bir çok vaka örnekleri ile, adeta çocuklukta yaşanan olumsuz durumların, yetişkinlikte normal olmayan davranışlara, suça, bunalıma girmesini kanıtlamış nitelikte. Örneklerin somut olması, koşullu sevilen çocuğun yetişkinlikteki ruh halini, “büyüklük tutkusunun” bunu yaparsam ebeveynlerim beni sever durumunu yetişkinlikte partnerine ya da arkadaşlarına da devam ettirmesini görüyoruz. Sevginin bir çok dilinin olduğunu, çocuğa verilen sevginin ne denli önemli olduğunu, koşullu sevgi mi, bedel ödenilen bir sevgi mi yoksa ihmal edilmiş sevgi yoksunluğu yaşayan bir çocukluk geçirdiği mi yetişkinlikte ruhsal durumundan anlaşılmaktadır. Çocukluk yıllarının çözülmemiş olguları, ihmal edilmiş tarafları, bastırılmış duyguları, ifade edemediği durumları terapi yöntemi ile çözüme kavuşacağını da belirtmiş yazarımız.
Yetenekli Çocuğun Dramı
Yetenekli Çocuğun DramıAlice Miller · Profil Yayıncılık · 20213,035 okunma
93 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Toplum İntihardan Sorumlu mudur ?
Bu nasıl bir toplum, insan milyonların ortasında en derin yalnızlığı yaşıyor, hiç kimde farkına varmadan dayanılmaz kendini öldürme arzusu ile kahrolabiliyor. İntihar, insanın kendi varoluşu üzerine söyleyebildiği son sözdür. Kişi, özgür iradesi ile mi bu son sözü söylüyor. Marx’a göre intiharın temel sebebi toplumsaldır. Toplum bir kişiyi intihara sürükleyen en güçlü silahtır. Özne, toplumun arzusunu yerine getiremediği için kendisini imha etmek ister. İntihar bir iletişim biçimidir, vazgeçmenin, başarısızlığın, ötekileştirilmenin bir dışa vurumudur. İntihar her ne kadar bireysel gibi dursa da toplumun yarattığı bir nedenin sonucudur der Marx. Kapitalist düzende ekonomik sorunların artması, borçlanmanın çoğalması ile cazip gelen tüketim ürünlerinin artması özneyi mutsuzluğa, yetersizliğe itmektedir, çaresizliği hisseden özne hayatını devam ettirmekten vazgeçerek bir son verir. Son sayfalarda Barış Çoban’ın ülkemiz üzerinde yaşanan intiharlara sosyolojik açıdan bakması, azınlık gurubun, kadınların intihara meyilli olmasının sebeplerini yorumlaması da ufku geliştiren cinsten.
İntihar Üzerine
İntihar ÜzerineKarl Marx · Yeni Hayat Kütüphanesi · 2006322 okunma
210 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Kitleyi kitle yapan nedir?
Threau diyor ki: ”Bir insanın işlerini görmesine engel olacak bir derdi varsa, hatta karnı bile ağrıyorsa, bunun için dünyaya yeni bir düzen verilmesi gerektiğine inanır. Bir kitlenin oluşumundaki yapı taşları nelerdir? Kitle hareketlerinin büyük bir inançla hareket etmesini sağlayan dinamikleri nelerdir? Bu ve bunun gibi soruları, hangi toplumun
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,752 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Kendi Kendine Analiz Mümkün Mü?
Kitabın isminden de belli olduğu gibi, Kendi Kendine Psikanaliz, kişinin kendisinin terapisti olabileceğini örneklerle ve vakalarla izah etmeye çalışmış Karen Horney. Freud’a göre psikanaliz bir uzman yani analist tarafından yapılmalıdır, hatta bu süreci ameliyata benzetmiştir, insan kendi kendisini ameliyat edemeyeceği gibi kendi kendisinin terapisti de olamaz demiştir. Horney ise kişi kendisini önce tanıyarak daha sonra başkalarını tanıyarak, kişinin doğadan ve herkesten ayrı bir bütün olarak görmeye başladığında zihnini kurcalamaya, kendisini sorgulamaya başlar der. Kendi kendine analizde, kişi hem analisttir hem hastadır, önce kendisini tanıyarak nevrotik lik durumunu incelemelidir, bilinç dışı itici güçleri ve hayatına etkisinin bilincine vararak kendisini çözebildiğini söyler. Kişinin kendisini tanıması, kabullenmesi, tüm duygularına çıplaklığı ile bakabilmesi, ve kendisini çözebilmesi kolay mıdır? Sanırım bu konuda Freud’a katılıyorum. Kişinin bilinçdışı itkilerini, bilince çıkartmanın oldukça zor olduğunu düşünüyorum. Kitapta geçen bazı teknikler ve terimler psikoloji ile ilgilenmemiş kişilere yabancı gelebilir.
Kendi Kendine Psikanaliz
Kendi Kendine PsikanalizKaren Horney · Totem Yayınları · 2017294 okunma
Reklam
69 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Anlaşılmamak Yalnızlaştırır mı?
Bu kısa öyküler derin metafor ve sembollerle dolu yazılmış ama bir yandan güncel kaygıları dile getirmiş. Kafka, mecazi yollarla örttüğü cümleleri okuyucuya farklı yönden bakmasını öyle güzel sağlıyor ki... Bu kitap da, yazarın son kitabı yine bir çok metafor kullanılarak, sade ve yalın bir şekilde 4 kısa öyküsünü 4 farklı anlamla vermiş. Açlık
Açlık Sanatçısı
Açlık SanatçısıFranz Kafka · Altıkırkbeş Basın Yayın · 20006,1bin okunma
300 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Feminist Bir Psikanalist
Sevgili Horney, Alman asıllı Amerika’ya göç etmiş ve Almanya’da tıp kazanan ilk kadınlardan. Kitaba başlamadan önce yazarın hayatını bilmek bize bir çok kitabı anlamlandırmamızda ipucu da veriyor... Freudian psikanalist bakış açısından etkilenerek ama onu daha da ileriye taşıyarak, çevrenin ve sosyal faktörlerin öneminden bahsetmiştir. Freud’un libido, ölüm ve yaşam içgüdüsünü reddederek toplumsal koşulların önemini benimsemiştir. Kitabın sayfasını açınca feminist bir bakış acısıyla psikanalizi yorumladığını ve yoğurduğunu hemen fark ediyorsunuz. Bir diğer dikkat çekiciliği ise, Freud’un öne sürdüğü bir çok şeyi eleştirmesi ve aksini ispat etmeye çalısması. Mesela, Freud’un bahsettiği kız çocuklarının “penis kıskançlığını” reddederek, erkek çocuklarının “rahim kıskançlığı” yaşadığını, annelik ve doğurmayı kıskandığını ileri sürer. Psikanalizim’in, erkek egemen bakış açısıyla yazıldığını bu yüzden bir çok yanlışlıklar ve eksiklikler olduğunu, kadının fikir vermediği, yazmadığı her şeyin eksik ve yarım olacağını söyleyerek kuramını şekillendirir. Karen’e göre, erkeklerin dayatması ile(kültürümüzün erkek egemenliği baskısı altında olduğundan ötürü), bazı kabul edişlerin yanlı olduğunu göstermeye çalışmış, kadının iğdiş edildiğini hissetmesi ve mazoşistliği kadınla özdeşleştiren görüşleri reddetmiştir. Benim en çok sevdiğim bölümleri ise, mutlu evliliğin olup olmaması, evlilik sorunları ve nevrotik sevgi bölümleri oldu. Bu kitabı okumak istiyorsanız önce Freud’u bilmeniz naçizane tavsiyem olacaktır.
Kadın Psikolojisi
Kadın PsikolojisiKaren Horney · Totem Yayınları · 2020162 okunma
152 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Mutluluğun sırrı özgürlüktür!
“yaşamak için zaman gerekir.Her sanat yapıtı gibi yaşam da üzerinde düşünmeyi gerektirir” Mutluluğun sırrı özgürlüktür. Özgür olmak için ise dört şeye ihtiyaç vardır, maddi bağımsızlık(zengin olma), zamanının olması, sağlık ve bilinç. Bunlara sahip olan kişi hayatta mutlu olmayı başarır, mutlu bir ölüme de kavuşur. Kitabın temasından çok benliğime çıkarttığı yolculuğu sevdim. Kitabı bitirdikten sonra saatlerce düşündüm, mutlu bir yaşam mutlu bir ölümle paralel midir? Yarım kalışlar, tamamlanmamış şeyler, bitmeyen arzular, keşkeler varken mutlu bir ölüm var mıdır? Camus bu kitabında varoluşu, ölüm teması üzerine serperek vermiş. Bana Victor Frankl’ ı anımsattı, O'nda ölüm korkusundan çok, hayatın anlamının bunca yaşananlarla birlikte ölümle yok olup olmayacağı sorusunu gündeme getirmiş ve bu nedenle büyük bir endişeye yol açmıştı. Camus’ta bize ölüm korkusundan çok, mutsuz bir ölümün, mutsuz da bir yaşamın kaygısını vermek istiyordu.Her zaman “ölümün” kederli, acı verici olduğunu düşünüp mutsuzlukla bağdaştırırız, Camus öyle bir yerden yakalamış ki “mutlu bir ölümün” var olmasını ispatlamış adeta. Zergaus fiziksel engeli yüzünden ve özgür olmamasından dolayı; ölümüne, başkasına ihtiyaç duyarak gitmiştir, Mersault ise kendi ölümüne özgürce ve bilinçli bir şekilde gitmiştir. Yine hatırlatmakta fayda var, “Mutlu olmak için özgür olmanın bir ön şart olduğu ve insanın mutlu olmayı istemesi gerektiğidir.” .Keşke Camus’ta hayaline ulaşsaydı. Özgür ve bilinçli bir şekilde!
Mutlu Ölüm
Mutlu ÖlümAlbert Camus · Can Yayınları · 20164,831 okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Fransız Teğmenin Kadını
Dönem romanlarını ve filmlerini severim. Fakat o dönemde yaşamamış, fakat yaşamışcasına anlatan ve sizi de yaşatan yazarların yeri bir başka. Kitabı feminist bir bakış açısıyla okursanız farklı duygulara kapılırsınız, Darvinci bir bakış açışıyla okursanız başka. Ama en nihayetinde yazar bize o dönemde, dönemin fikirlerine aykırı olan iki kişiyi öyle harmanlayıp vermiş ki kitap o yüzden evrenselliğini korumakta. Dönemin bakış açısına, toplumsal normların arasına sıkışmış bir o kadar da zincirlerini kırmış, farklı düşünebilen, gelişmiş kişileri yer yer yazarın ağzından yer yer kahramanların ağzından okumak ayrıca keyifli. İngiliz edebiyatı denilince herkesin aklına Shakespeare, Defoe, Dickens geliyordur bence Fowles’te gelmeli..
Fransız Teğmenin Kadını
Fransız Teğmenin KadınıJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20202,403 okunma