Hoşap Beyi Mahmut Hanın tutumunu gün gün izliyordu. Erzurum Paşasına, Van Paşasına, irili ufaklı beylere, dahası İstanbula, Padişaha başvurduğunu biliyordu. Erinde geçinde bu akılsız, inatçı adam üstüne asker çekecek, belki yıllarca sürecek bir savaş başlayacaktı. Fakir fıkara gene açlıktan kırılacaktı. Bir kaçırılmış kız yüzünden. Bu geleneği de kim, hangi akılsız bey, hangi akılsız halk kurmuştu ?
"Sen hiç Sarıkamışı gördün mü kedi? Sarıkamış içinde Aynalı Çarşı. Aynalı Çarşı cehennem. Sen Aynalı Çarşıda uçup da denize gömülen gemileri hiç gördün mü? iyi ki görmedin. Sen hiç parça parça olmuş, üst üste tepelerce yığılmış, siperleri, koyakları, çukurları ağzına kadar doldurmuş ölüleri gördün mü? Ovalar dolusu çürümüş, kokmuş, kokusu insanı boğan ölülerin üstünden hiç yürüyerek geçtin mi? Sarıkamış savaşını görmemiş, yaşamamış insan dünyada hiçbir şeyi görmemiş, yaşamamış, demektir. Erzurum içinde Aynalı Çarşı. Sen kedi, sen hiç, uykucu, rahat, gerinen kedi, sen hiç Allahuekber dağında olup bitenleri gördün mü? insan boyu, iki insan boyu karın içinde yalınayak, başı kabak, pantolonu yırtılrnış, kaputsuz, ceketsiz, koyunları bit dolu, donmuş elleriyle kaşınamayanları, Rus topçusunun karlı dağları ateşe, zindana çeviren güllelerini, karla birlikte uçuşan kolları, bacakları, kollarla bacaklarla, gövdelerle birlikte gökten yağan kanları, Allahuekber dağlarının doruklarında fırtınaya, boraya tutulup donan, taş kesilen, donmuş kirpikleri, kaşları, donmuş gözleriyle bakan on binlerce askeri gördün mü hiç? Sen bunları görmediysen hiçbir şey görmedin demektir. Sen bunları görmediysen kedi, niçin bir tekneye binip de karşı kıyıda karaya çıkmıyorsun? Sen bunları görmediysen, insanların yüzüne bakmaktan niçin utanasın?"
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Sarıkamış faciası.....aç açık,eğitimsiz,bakımsız ve yorgun askerlere sebepsiz yere çektirilen acılar....8o.ooo genç insanımız boşu boşuna ölüp gittiği bir trajedi... ve onun zalim mimarı enver,.....Allahuekber ve soğanlı dağlarında donarak ölen enver paşa ordusu askerlerinin sırt çantalarında yiyecek olarak birer avuç kavrulmuş arpa çıkmıştı.!.Erzurum'un ova köylerinde,camilere doldurularak üzerlerine gazyağı dökülüp ermenilerce yakılan köylülerin öyküleriyse yürekleri parcalıyordu.....Kurdun kuşun yediği cesetlerden arta kalan asker kemikleri karların altında bir çalılık gibi durmaktaydı....Çorapsız,çarıklı günlerce karda yürüyen askerlerin kangren olup kesilen ayakları hesaba bile katılmıyordu.....Korkunç bir tarihsel hata,seçkin bir ordunun mahvına sebep olmuştu.....
İmparatorlukların sanatı sömürge ve milliyet işletmektir. Osmanlı İmparatorluğu, Trakya dan Erzurum'a doğru, koca gövdesini yan yatırmış, memelerini sömürge ve milliyetlerinin ağzına teslim etmiş, artık sütü kanı ile karışık emilen bir sağmal idi.
Anadolu çocukları Kanal'a böyle gittiler. Bu, Anadolu'nun her yerdeki, Çanakkale'deki, Erzurum dağındaki, Medine'deki destanıdır.
İhsan Süreyya Sırma
Ne hikmetse, gayr-ı müslimlerin ilk hedefi müslüman kadının örtüsü oluyor. Yahudi onu açmaya çalışıyor. İzmir'e çıkan Yunan, müslüman kadının yüzünü açmakla başlıyor gavurluğa; Maraş'a çıkan Fransız askerinin ilk işi müslüman kadının başını açmak oluyor; Erzurum işgalinde Ruslarla birleşen Ermenı çeteleri önce müslüman kadının yüzünü açmaya yelteniyor!... Tıpkı günümüzde ki başörtüsü düşmanları gibi! ...
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.