Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak… Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Sayfa 24 - Domingo
(İt.) “Her türlü umudu bir kenara bırakın.” Dante’ye göre cehennemin kapısındaki yazıt. ( İlahi Komedya, “Cehennem”, III, 9). (Y.N.) Ortaçağ’da bir yapı tamamlandığı zaman, neredeyse dışarıda olanı kadar bir kısmı da toprağın altında bulunurdu. Notre-Dame gibi kazıklar üzerine inşa edilmemişlerse bir saray, kale ya da kilisenin yer altında daima
Can YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Sekizinci Saatte, neşelenmiş ölüler, yeraltında yapılmış olan evlerinden Güneşi övmek ve parıltısını görmek için çıkan dirilmişlerin gürültü ve miyavlamalarını duyacaklardır. Dokuzuncu Saatten Onbirinci Saate kadar, metinlerin Agarit dediği cehennem dünyasının su ve ateşini göreceklerdir; kürekçiler o zaman, Güneş Kayığını terk edecekler ve esrarlı mağaralarına döneceklerdir. Gece yolculuğu sırasında kayığı çekmeye yarayan halat bir yılan olacak ve bir skarabe güneşe konacaktır.
“Bundan önceki “romantik” kuşaktan bir genç kız tanırdım. Adamın birine birkaç yıl esrarlı bir aşk duyduktan sonra onunla pekâlâ en tatlı bir şekilde evlenmek imkânı varken nedense kendi kendine birtakım aşılmaz engeller uydurarak sonunda, fırtınalı bir gece, kendini yüksek bir sahilden oldukça derin, akıntılı bir ırmağa atıp boğulmuştu. Bunu yüzde yüz kendine has bir kaprisle, sırf Shakespeare’in Ofelia’sına benzemek için yapmıştı. Hatta çok önceden beğenerek seçtiği kayanın manzarası o kadar güzel olmasaydı da bunun yerine dümdüz, basit bir su kenarı olsaydı belki intihar gerçekleşmezdi.”
-kitaptaki en sevdiğim alıntı-
“…o günlerde hayatın otuz yıldır kopamadıkları bir pijama partisi gibi geldiğini hissediyor ve çoktan bırakmış olmaları gereken bir şeyi bu kadar uzun süre sürdürebildikleri için heyecan duyuyordu: Birlikte partilere giderdin, biri olmadık bir laf ettiğinde masanın üstünden göz göze gelirdin, ifadesiz bakar ama kaşlarından birini çok hafif havaya kaldırırdı da ağzındaki lokmayı püskürtmemek için kafana aceleyle bir bardak su dikerdin; evinize -birbirinize hiç anlatmadığınız sebeplerden ötürü ayıp derecesinde çok sevdiğiniz, akıl almaz güzellikteki evinize- döndüğünüzde bütün gecenin dedikodusunu yapar da yanlarınız ağrıyıncaya kadar gülerdiniz. Ya da sorunlarını her gece senden akıllı ve düşünceli biriyle konuşur, çizgi romanlardaki kötü karakterler gibi saçmalık derecesinde para sahibi olmanın bunca yıla rağmen kurtulamadığınız şaşkınlığı ve huzursuzluğundan söz eder, arabayla onun ailesinin evine gider, arabanın radyosuna berbat bir şarkı listesi bağlar, bağıra bağıra eşlik ederken çocukluğunda yapmadığın yaramazlık ve şımarıklığı büyüklüğünde yapmış olurdun. Yaşın ilerledikçe birkaç birlikte olmayı gerçekten isteyeceğin insanların azlığı dikkatini çekerken, bu kadar esrarlı ve akıl karıştırıcı olmasına rağmen bir kişiyle yıllarını geçirmek istemene hayret ederdin.”
Sayfa 599Kitabı okudu
ÖLÜNÜN İNTİHAR MEKTUBU Kapılar kapanmış, maske giymiş aynalar Batırıldığı andır sefil kadırgalarını Darağaçlarından asılan kahkahalar Koyu şivan mağduru ıssız kadınlar Ruhumun fermanı bekleyişlerin
Sayfa 35 - Timaş
Reklam
330 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.