Açıkçası bu kitabın baş karakteri olan Nazlı’yla ilk başta empati kurabildiğimi, onu anladığımı ya da en azından anlamaya çalıştığımı düşünüyordum. Ama sayfalar akmaya devam ettikçe, Nazlı’nın kaçışları, umutsuzlukları, negatif enerjisi canımı sıkmaya başladı. Özellikle sonlara doğru boğulur gibi hissettim ve okumak bile beni bu derece bunalttıysa yaşamak kim bilir ne acı olmuştur diye düşündüm.
Öncelikle Nazlı’nın bazen gerçekten hiç denemediğini sandım ama bazen de bu yaşananların aslında çok denemesinden de gerçekleşebileceği aklıma geldi. Ona kızmadım, sadece bir gün mutlu olmasını diledim.
Ezel ise farklı bakış açılarıyla beni gülümsetebilen bir karakterdi. Nazlı’ya hissettirdikleri ise gayet mutluluk verici olmalı, her ne kadar Nazlı mutluluğu hak etmediğini düşünüp Ezel’den kaçsa da.
Üzgünken falan sakın okumayın bu kitabı, gerçekten daha fazla bunalırsınız. Ve eğer bir kere daha okur muydun diye sorarsanız cevabım olumlu olmazdı.