Gece rüzgârı yaprakları başımızın üstünden süpürüyordu ve oğlumun bedeni çiyden ıslanmıştı. Bu sabah okula giderkenki görüntüsü gözümün önünden gitmiyordu. Koşarken sırtındaki çanta bir aşağı bir yukarı zıplıyordu. Youqing'in bir daha tek kelime bile edemeyeceğini ya da çıplak ayakla okula koşamayacağını düşünmek yüreğimi öyle acıttı ki, ağlayamadım bile.