400 syf.
·
Puan vermedi
·
365 günde okudu
"Ben hatırlama takıntısı olan bir insanım," diyor Eduardo Galeano, tarihçi olarak anılmasına itiraz ederek. "Her şeyden çok da Amerika’nın, unutkanlıktan mustarip Latin Amerika’nın geçmişini hatırlama takıntım var." Ancak bu kez dünyanın bütün coğrafyalarını dolaşarak, fiziki oldugu kadar zihinlerdeki sınırların da ötesine geçerek, unutulmuş ya da öğretilmemiş bambaşka bir tarihi hatırlatıyor Galeano. Her şeyin özüne inmeye çalışan minimalist ve nüktedan diliyle, fazladan tek bir kelime kullanmayarak; eski çağlardan günümüze tarihi, edebi, politik anekdotlarla ve başka bir bakış açısıyla "Neredeyse Evrensel Bir Tarih". Alternatif tarih yazımının en güzel örneklerinden biri olan Aynalar, insanlık tarihinin acı ancak umut dolu bütün ayrıntılarında soluk aldırarak, dünyaya bakışınızı değiştirmeyi vaat ediyor ve Eduardo Galeano bir kez daha "dünyanin vicdanı" olmaya devam ediyor. Birleşik Devletler’in darbelere sahne olmayan yegane ülke olmasının sebebi orada Birleşik Devletler Büyükelçiliği’nin bulunmamasıydı. 1944 Ağustos’unun sadece bir tek gecesinde 2897 Çingene kadın, çocuk ve erkek Auschwitz’in gaz odalarında can verdi. Bu yıllarda Avrupa’daki Çingenelerin dörtte biri yok edildi. Bunun peşine düşen kimse oldu mu? Bağımsızlık Bildirgesi bütün insanların eşit yaratıldığını beyan etti. Kısa bir süre sonra Birleşik Devletler’in ilk ulusal anayasası bu kavrama açıklık getirdi: her köle normal bir insanın beşte üçü bir değerdeydi.
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir TarihEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20201,223 okunma
Neyi tamamlamaya çalışsam eksiltmeye de çalışmış oluyorum fazladan yaşamak gibi
Sayfa 103 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
“Ağlama.” diye fısıldadı, kederimi sesiyle kucaklayarak. "Senin şu gözyaşların için fazladan sorulacak bir hesabım daha var artık.”
Erken kalkan yol alır
Sabah uyuklamalarını takip eden uykular iradeyi resmen eritir. . . . Genç biri için fazladan yatakta kalınan bir iki saatlik uyku feci hatadır.
Isıtmayacak Olsa...
Öbek öbek karların yağdığı bir gece Nasreddin Hoca ile hanımı çok üşümüşler, gece yorgan yetersiz kalmış, ellerine ne geçerse örtünüp, yatmışlardı. Hanımı iç çekti: "Efendi! Elde avuçta yok, para kazanmıyorsun. Bir gün gelir, olur deyip kanaat edeceğiz diye fazladan bir yorgana bile sahip olamadık. Şimdi iki yorganımız olsaydı da rahat rahat örtünseydik, ne olurdu? Üstüme şunu bunu örtmek olmuyor. Biri uzun gelir, öbürü kısa gelir;derken biri bir tarafa kayar, öbürü başka bir yana toplanır. Eh, ne yapalım? Geçmiş zaman, benim babam... " diyerek hocanın senelerden beri dinlediği ve ezberlediği sözlere başlayınca hoca mırıldandı: "Yok, hanım... Ben uykusuzum, dırdır istemem. Güzel güzel uykunu uyu bakayım! " Hanımı susmak bilmeyince hoca: "Dur, hanım, buldum! " deyip yataktan kalktı. "Sana kıyamet kadar pamuk getireyim. İstediğin kadar yatak yap, yorgan yap. " Kenarda duran bir çuvalı aldığı gibi doğru avluya indi. Karları çuvala doldurmaya başladı. Kadın pencereden seyrederek: "Be adam! Bu ayazda kar ile oynayarak kendini hasta edip başıma bir dert daha mı çıkaracaksın? Ne yapacaksın onları? " Hoca, avuç avuç karı havaya savurdu: "İşte sana gökte biten bir sürü pamuk." Hanımı: "Ayol! Hiç kar, adamı ısıtır mı? " deyince hoca şu cevabı verdi: "Isıtmayacak olsa babalarımız, dedelerimiz altında yumuşacık, sıcacık yatıp mışıl mışıl uyurlar mı? "
Sayfa 293 - HasbahçeKitabı okudu
...çünkü bir kadının dış dünyası derin hayatına ters düşen ya da ona karşı özensiz davranan kişilerce çevriliyse, içsel yok edicisi bundan beslenmekle kalmaz, psişesi içinde yeni ve fazladan kasların yanı sıra, ona yönelik daha yoğun bir saldırganlık da geliştirir.
Sayfa 86 - AyrıntıKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.