Bazı kitaplarda kendimi sorguluyorum. Günden Kalanlar da benim için öyle oldu. Okumadan önce yorumlara baktığımda bir tane dahi beğenmeyen görmedim, herkes bayıla bayıla okumuş. Bir tek ben miyim gerçekten severek okumayan? Bu durumu aslında pek çok kitapta yaşıyorum, o yüzden de herkesin çok beğendiği, hit olmuş kitaplardan biraz o yüzden
Narsisler, hayır demek konusunda sanatkârdırlar. Ancak hayır duyma konusunda aynı sanatkârlık becerisinden uzaklaşırlar.
İstemedikleri takdirde suyu bir damlacık bile fazladan içmezler.
Kimse için hiçbir şeylerini feda etmezler. Bir dakikaları bile fazlasıyla kıymetlidir. İhtiyacınız olsa bile planlarını bozmak uğruna uzun uzadıya dert dinlemezler.
Dünya etraflarında dönüyordur.
İtaatkâr, uyumlu, yumuşak, şefkatli, ve fedakâr insanlarla çok güzel anlaşırlar. Başkalarının sınırlarını ihlal etmekte oldukça fütursuzdurlar.
Bi kitap okuruna nasıl eziyet eder merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. Hele kafanızın karışık olduğu döneme denk getirirseniz tam bir mazoşist eylem olur.
Çevirise bir kaç hata buldum alakası olmayan fazladan eklenmiş kelimeler zaten konsantrasyon gerektiren okumayı iyice zorlaştırmıştı.
Ancak cidden bu kadar uzuuuuun uzuuuun cümleler kurmak için verilen çabanın sebebini anlamadım.
Sorun bende mi acaba diye de düşündüm ancak çuvaldızı kendime değil yazara batırnam gerektiğini fark ettim.
Cümleler o kadar uzun ve birbirine bağlı o kadar küçük cümlecik var ki , nokta olan kısma geldiğimde özne kim, hangisi asıl vurgulanan yüklem neydi kafam karışıyor.
Hiç ama hüç beğenmedim.
Böyle zorlama edebiyatı sevmiyorum ben.
Öğrencilik yıllarımda Balzac okumalarımda da benzer düşüncelerim olmuştu ama Balzac bu üslubun yanında sade kalıyor.
Yarım bıraktım belki beynimin %100 ünü kullanmayı başardığımda ( ya da frontal kortex kapasitemi 5 kat artırdığımda ) tekrar bir deneme yaparım.
Kendi yazma serüvenini anlattığı, kafasının içindekilere bizi de davet ettiği hoş bir misafirlik oldu bu kitap. Mungan'ın eserlerini daha yakından tanımak, onun yaratıcılık evrelerini öğrenmek ve satır aralarında kalan sırları keşfetmek için güzel bir eser ortaya koymuş yazar. Daha kişisel bir tonla kaleme alınan denemelerde, yazarın yazdığı şiir, öykü ve oyunlara ilişkin kimi ipuçları yer alıyor.
Kitabı için yazar “Yazı’mın kendimce ışıklandırabildiğim art alanlarını okura açmak, ön çalışma ve tasarımlara ilişkin bazı fazladan bilgileri onunla paylaşmak, bu vesileyle de kendi üstüme yüksek sesle düşünme isteği denebilir en fazla.” diyor, yazı atölyesini ve mutfağını okurlarına açıyor; yazı konusundaki hassasiyetlerini, ölçülerini ve meraklarını kaleme getiriyor. Umut dolu kitaplara, keyifli okumalar...
Stüdyo KayıtlarıMurathan Mungan · Metis Yayıncılık · 201146 okunma
"Muhtemelen daha çok kişiyle çıkardım."
Alex yine gülümsemeden duramadı. "Tabii, insan prens olunca çıkacak birini bulmak çok zordur eminim."
Henry bakışlarını eğip Alex'e pis pis baktı. "Hayret edersin."
"Nasıl ya? Seçeneklerinin az olduğunu sanmıyorum."
Henry, Alex'e bakmaya devam etti. Gözleri fazladan birkaç saniye daha birbirlerine takılı kaldı. "İstediğim kişiler..." dedi heceleri uzatarak, "pek uygun seçenekler değil."
Bir şey olsa da her şeyi unutuversem. O dediğim şeyin adı ölüm. Ben senelerdir onu bekliyorum. Gelse hemen gideceğim. Bana sorsalar bir gün daha fazladan ömür istemem. Ama sana soran yok işte, uzattıkça uzatıyor Yaradan ömrümü. Ben her sabah uyanıp "Hazırım Rabbim" diyorum, "gel al canımı." Gelen giden yok daha.