Kıbrıs meselesi, Atsız’ın dergilerinde, Kıbrıs’a yapılan harekâttan sonra daha da alevlendi. Aslında Türkçülerin, harekâttan sonra da Kıbrıs’ın geleceği hakkındaki fikirleri değişmemişti. Ancak biraz dönüştüğünü söylersek çok da hata etmiş olmayız. Anlaşılan o ki, önceden adanın tamamının Türkiye’ye dâhil edilmesi fikrinde olan Türkçüler, yeni durum ışığında yarısını da kabul etmektedirler. Meselâ, Mehmet Orhun’a göre Kıbrıs için en makul çözüm yolu taksimdir. Federal devlet modeli Kıbrıs için uygun değildir. Zira bu tip devletler ortak kültüre sahip ve “ileri” milletler için uygundur. Oysa Kıbrıs’ta böyle bir ortam yoktur. Kıbrıs’taki iki toplum dil, din, tarih, kültür ve gelenek açısından birbirinden tamamen ayrıdır.
Kitap Fuarı deyince ben gene de edebiyatı düşünüyorum. Federal Almanya’da devlet yardımı olmadan yürüyen tek sanat dalı edebiyat. Yazarların, yazarlığın kurumlaşmış bir uğraş olduğu söylenebilir. Bir yılda üç binin üzerinde okuma gecesinin yapıldığı, radyoların edebiyata saatler ayırdığı bu ülkede, yazını radyodan izlemek bile olası. Bu yılın haziran ayında Londra’da UNESCO’nun düzenlediği Dünya Kitap Kongresi yapılmıştı. Bu kongrede 1972 yılında UNESCO’nun belirlediği “Kitabın Temel İlkeleri” bir kez daha onaylandı. Yazımı bu temel ilkelerle bitiriyorum. • Herkes okuma hakkına sahiptir. • Kitap eğitim için kaçınılmaz bir gereksinimdir. • Toplum, yazarların yaratıcılığını destekleyecek ön koşulları yaratmakla sorumludur (!) • Kitap basımı ve yayınevleri olmadan ulusal gelişme düşünülemez. • Kitapçılar ve kütüphaneler, hem yayıncı hem de okurun gereksinimlerini yerine getirmek zorundadır. • Uluslararası kitap alışverişi temel bir gereksinimdir. • Kitap, uluslararası anlayış ve barış içinde birarada yaşamayı sağlayan, bu açıdan da desteklenmesi gereken olgulardır.
Reklam
Büyükbaba, bir dağ adamının bütün doğal düşmanlarına sahipti. Ayıca yoksuldu ve yerliydi. Sanırım bugün düşmana "düzen" deniliyor ama ister şerif, ister devlet ya da federal gelir memuru, isterse politikacı olsun, Büyükbaba onların hepsine, insanların nasıl yaşayıp geçinebileceklerine aldırmayan güçlü canavarlar anlamında "yasa" diyordu.
Putin, Rusya'nın siyasal radar ekranında, herkesin nefret ettiği Federal Güvenlik Bürosu'nun (FGB) müdürü olarak değil de, muhtemel bir devlet başkanı olarak ilk kez göründüğünde, Yeltsin zamanında etki gücü azaltılmıŞ olan ordunun etkinliğinin bundan böyle yeniden artacağından söz etmeye başladı; ordunun yeniden doğuşu için gerekli olan tek şey de ikinci bir Çeçen savaşıydı.
Sanırım bugün düşmana 'düzen' deniliyor ama ister şerif,ister devlet ya da federal devlet memuru , isterse politikacı olsun büyükbabam onların hepsine , insanların nasıl yaşayıp geçinebileceklerine aldırmayan güçlü canavarlar anlamında "YASA" diyordu.
Büyükbaba, bir dağ adamının büyün doğal düşmanlarına sahipti. Ayrıca yoksuldu ve yerliydi. Sanırım bugün düşmana "düzen" deniliyor ama ister şerif, ister devlet ya da federal gelir memuru, ister politikacı olsun, Büyükbaba onların hepsine, insanların nasıl yaşayıp geçinebileceklerine aldırmayan güçlü canavar anlamında "yasa" diyordu
Sayfa 24 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
297 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.