Melikşah Sezen / Vuslat Dergisi Türkçülük İdeolojisi ve Mâturîdîlik: Bir İdeoloji İstikametinde Mâturîdîliğin Keşf ve İstismarı Ehl-i Sünnet dairesi içinde yer alan kelâm fırkalarının kurucu iki reisinden bir tanesi olan İmam Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâturîdî es-Semerkandî (ö. 333/944) ve ona nispetle anılagelen itikadî
Dede Korkut - Kadın İlişkisi
Dede Korkut destanlarında kadın "Erdemli Kadın" olarak görülür. Bu şahsiyet, kocasını sınayarak (imtihanlardan geçirerek) kendine denk (küfüv) olup olmadığını anlar ve nikâh aktini iradeyle yapar. Dede Korkut'ta kadın, aile değerlerini koruyan ve gözeten olarak ortaya çıkar. Evladını helal süt ile yetiştirir: “Dizini bastırıp oturunca helalli güzel, Ak sütünü doyunca emzirse ana güzel” sözünde olduğu gibi, töreli yaşaması onu erdemli kılar. Türkler helal süt meselesini çok büyük değer bilmiştir: "Sütle giren huy, can ölünce çıkar” sözünde de görüldüğü üzere helal süt ile beslenmiş çocuğun toplumda erdemli bir insan olarak yaşayacağı düşünülür. Helal sütün kapsamı hem zina etmemeyi hem de eve giren geçimliğin helal yoldan iktisap edilmesini ifade ettiğinden ana ve babanın erdemli olmasını gerektirir. Dede Korkut'ta ERDEMLİ KADIN, kocasının kendisine sığındığı, fikrini aldığı HİKMET sahibi kadındır. (Ki Peygamberimiz de ilk vahiy aldığında Hz. Hatice'ye böyle sığınmıştı). Türk Töresi'nde Ziya Gökalp'in ifade ettiğinin aksine Feminizm yoktur. Fakat kadın küfüv olarak gördüğü adamı koca olarak seçer. Erkeğin görevi evdeki helal geçimliği temin etmesidir. Kadın bu ERDEMLİ kocaya "Başım Tahtı" der. Evde erkek direk, kadın ocak ile temsil edilir. Dede Korkut'ta kadın, EV'in Dayağı'dır. Bu söz halk arasında deforme edilmiştir. Türkçede DAYAK, "evin kapısını arkadan kitleyen" veya "kapının arkasına konulan destek" demektir. Dede Korkut'ta Banı Çiçek, eşini at yarışmak, güreşmek, ok atmak yolu ile imtihan etmiştir.
Lütfi Bergen
Lütfi Bergen
Reklam
2 Kasım 2022 tarihli yazım
Geçtiğimiz haftasonu cumhuriyetin ilanının 99. yılı kutlandı. Bu sene kutlamalara damga vuran şey ise sanayi kadroları tarafından atılan büyük teknolojik adımlardı. Eskiden her sene rutin törenler yapılırdı. Çocukluğumuzda her törende birkaç şiir, nesir okunur, birkaç spor hareketleri yapılır, bir öğretmen tarafından Osmanlı’ya hakaretler edilir
336 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Modern Abdülhamid :)
Sultan Abdülhamid dönemi gerçekleşen olayları günümüzle bağlantı kurarak anlatan yazar yarı roman havasında sanki Abdülhamid'in günlüğünü okurcasına bir hava katarak eseri kaleme almış. Abdülhamid döneminin önemli olayları; Kanuni Esasi, Rus Harbi, Tanzimat, Meşrutiyet, ittihat ve terakki, Jön Türkler, Teselya Zaferi, Balkan savaşı, gibi olayların yanında II. Wilhelm üzerinden Almanya, Meiji Resterasyonu üzerinden Japonya ve Milliyetçilik akımı üzerinden Fransa üzerine de yapılan değerlendirmeleri görebilmek mümkün. Yazarın Abdülhamid'in önem verdiği şahsiyetler üzerinden günümüzde tartışılmaya devam edilen Feminizm, eğitim ve demokrasi kavramları üzerinde de durduğu görülüyor. Özetle, kitap Abdülhamid adına yazılmış olsa da günümüze ve dünya siyasi tarihine dokunan sayfalarda görebilmek mümkün. Bu da kitaba ayrı bir ilgi katıyor. Savaşların içeriğine çok girilmeden siyasi olaylar üzerinden ilerleyen bir eser. Keyifli okumalar.
Ben Sultan Abdülhamid Han
Ben Sultan Abdülhamid HanHalil Bezmen · İskenderiye Yayınları · 201710 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Merhaba. Virginia Woolf feminist bir yazar olarak bilinir. Kitabı okuduğumda ya Woolf feminist değil ya da bize öğretilen feminizm feministlik değil diye düşündüm. Woolf, neden kadınlardan Shakespeare gibi bir dahi çıkmadığı sorusuna cevap vererek başlıyor kitaba. Kadınların yüzyıllar boyu engellenmelerinden, hor görülmelerinden, bir kütüphaneye
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Sia Kitap · 202038,3bin okunma
Ziya Gökalp'in Feminizm hakkındaki görüşü;
Eski Türkler hem demokrat hem de feminist idiler. Zaten de­mokrat olan toplumlar genellikle feminist olurlar. Türkler’in fe­minist olmasına başka bir neden de eski Türklerce Şamanizmin kadındaki kutsal güce dayanması idi. Türk Şamanları büyü gücüyle olağanüstülükler gösterebilmek için kendilerini kadınlara benzetmek zorundaydılar. Kadın giysi­si giyerler, saçlarını uzatırlar, seslerini inceltirler, bıyık ve sakal­larını keserler, hatta gebe kalırlar çocuk doğururlardı. Buna kar­şılık tötomizm dini de erkeğin kutsal gücünde gerçekleşiyordu. Tötomizm ile Şamanizmin değerce eşit oluşu hukukça erkek ve kadının eşit tanımasına neden olmuştu. Hatta her işin gerek Töto­mizm ve gerek Şamanizme dayanması gerektiğinden her işle ilgi­ li toplantıda kadının erkekle birlikte bulunması koşuldu. Örneğin kamusal erk hakan ile hatunun her ikisinde ortaklaşa gerçekleş­tiği için bir buyrultu yazıldığında ‘Hakan buyuruluyor ki’ sözcükleri ile başlarsa geçerli olmazdı. Geçerli olması için kesinlikle “hakan tek başına bir elçiyi huzuruna kabul edemezdi. Elçiler an­ cak sağda hakan ve solda hatun oturdukları bir sırada ikisinin birden huzuruna çıkardı. Şölenlerde, Kekaşlarda, Kurultaylarda, tapınmalarda ve dinsel törenlerde, savaş ve barış toplantılarında hatun da kesinlikle hakan ile birlikte bulunurdu. Kadınlar örtün­meye ilişkin hiçbir kısıtlama ile bağlı değillerdi.”
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.