Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Evveli Şam, ahiri Şam!" lanetini kırmayı düşlemek...
Füruzan'ın (Feruze Çerçi) 11 Şubat'ta aramızdan ayrılmasıyla gündem olması, Türk yazınından son zamanlarda ne kadar kopmuş olduğumu fark ettirdi. Vefatına kadar ki tüm yaşamında oluşturduğu eserler ve o karizmatik duruşuyla birlikte aldığı birçok ödülle de klasikleşen bu önemli yazara da aktüel okuma listemde yer vermeye karar verdim.
Balkan Yolcusu
Balkan YolcusuFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2018104 okunma
273 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Spekülatif kurgunun sınırlarını zorlayan öyküler, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği bir dünyada bizi bekler. Gizemli lunaparkların kapılarını aralayarak zamanın ötesine geçen kızlar, modanın acımasız yüzünü gösteren hologramlar, ve isimsiz karakterlerin yaşam sinyallerini ölçen gizemli küreler… Bu öyküler, bilinmeyenin çekiciliğiyle okuyucuyu
Gezegenin Etrafındaki Kadınlar
Gezegenin Etrafındaki KadınlarKolektif · Kitap Cumhuriyeti · 20242 okunma
Reklam
2024 yılı içerisinde bakmayı düşündüğüm kitaplar.. +neden okuyacaklarım listesine eklemedin de böyle ileti şeklinde yazdın bunları? -çünkü okumayı değil bakmayı düşünüyorum. baktıktan sonra okuyup okumayacağıma dair karar vereceğim.
"Alelade ailelerde de ev müştereken, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocuklar üzerindeki velayeti hassa, baba kadar anaya da aitti. Erkek daima karısına hürmet ederdi, onu arabaya bindirerek kendisi arabanın arkasından yaya yürürdü. Şövalyelik, eski Türklerde umumi seciye idi. Feminizm de Türklerin en esaslı şiarı idi. Kadınlar mala tasarruf ettikleri gibi, dirliklere, zeametlere, haslara, malikhanelere de malik olabilirlerdi. Eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar, kadın rehtine (reht = kalabalık,cemaat,kavim,kabile) hukuk vermemişler ve hürmet göstermemişlerdi. Ana soyuyla baba soyunun müsavatı soy faslında zikredildiğinden burada tekrarına lüzum yoktur."
Teknoloji, her zaman yaşam tarzları dayatmıştır. Örneğin kombili evlerde oturduğumuz için artık kestane pişiremiyor, mısır patlatamıyoruz, çünkü evlerimizde soba yok. Sobalarımız genellikle salondaydı. Kış boyunca sadece orası sıcak olduğundan tüm aile sobanın yanında örgütlenirdi. Kombi ve kaloriferli evlerden sonra çocuk odaları icat edilmiştir. Çocuğun belli bir yaştan sonra odasında yatıp kişilik geliştirmesi gibi saçmalıklar da böyle başladı. Ne yaptı çocuk? Sabaha kadar korkuyla titredi, biraz büyüyünce açık saçık dergilere baktı. Kendi televizyonundan, internet'inden, dünyanın bütün pisliklerine bulaştı. Yalnızlığa alıştı ve bir cemaat toplumu olan memleketimiz kendini beğenmiş yabanıl insanlarla doldu. Sobalı evlerde, sıcaklık her yere kolaylıkla yayılabilsin diye odalar salona açılırdı. Yani merkezi yönetim mantığıyla baktığımızda Osmanlı ölmemişti, cemaat toplumu ayaktaydı, bireycilik akımı gelişemiyordu, feminizm yoktu. Şimdi herkes kendi odasında ahlâksızlıktan, depresyondan çöküp gidiyor.
Sayfa 159Kitabı okudu
Bu konuda
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
da şöyle demektedir: "Dünyadaki muhtelif milletler arasında Türkler, kadına gerçek değerini veren belli başlı milletlerden biridir. Eski Yunanlılar, Romalılar, Araplar, İranlılar ve Hintliler kadını kötü bir yaratık sayıyor ve ona esir muamelesi yapıyorlardı. Türklerde ise kadın saygı görüyor, fakat hiçbir zaman da her işte erkekle eşit tutulmuyordu. Zaten fizyolojik ayrılıklar erkekle kadının tamamı ile müsavi olmasına engeldir. Bugün memlekette kadına karşı yanlış bir hava esiyor: Onun hukuku ya hiç tanınmıyor ya da feminizm teranesi altında ona fevkalade itibar ediliyor, adeta imtiyazlı bir sınıf muamelesi gösteriliyor. Bunların ikisi de yanlıştır. İkisi de kadını manevî sukuta götürür."
Reklam
78 syf.
7/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Türklerin inanç gücüyle İslam dünyası Rönesansı yapmayı başarmıştır.
Emevi yıkılışlarından beri, Horasan'dan Anadolu'ya dek sarsıntılı İslam dünyası Tarikatlarla doldu. Ebu Müslüm'den Hasan Sabbah'a, Mansur'dan Şeyh Bedrettin'e dek, düşünce ve davranış kaynaşmaları, Türk toplumunun gelenek ve göreneklerinden kaynak aldı. Çürüdüğü zaman Selçuk saltanatını yıkan Bahai'ler, Anadolu'da berbat derebeği dağınıklığı herkesi kasıp kavururken "Birlik" ülküsünü çağıran Aşık Beşe'ler, Osmanlı imparatorluğunu kuran Köy üretmenleri örgütü Bektaşiler, Şehir üretmenlerinin örgütü Ahiler... Mevleviler, Rüfailer, Yunus Emreler, Süleyman Çelebiler... Hep, İslam dininde Türk toplumunun inanç gücüyle Rönesanslar yapmış davranışlar, düşüncelerdir. * * * "Çinliler kadına gayet az hukuk verdikleri halde, eski Türkler kadına tamamiyle erkeği eşit haklar kabul etmişlerdi. Eski Türk feminizminin esası bu noktada aranmalıdır." (Keza, s. 53) der. Sanki Türkler oturmuşlar, "feminist" bir ince eğilimle, ve sonradan, kadına hak vermişler. Oysa Türkler, belki Türk olmadan önce, ANAHANLIK hukukunu yaşıyan ilkel Sosyalizmin Aşağı Barbarlık konağındaki "ALTIN ÇAĞ"larda yaşamışlardı. "Feminizm" Türklere sonradan gelmedi, "anadan doğma" bir düzendi.
Dinin Türk Toplumuna Etkileri
Dinin Türk Toplumuna EtkileriHikmet Kıvılcımlı · Sosyal İnsan · 200881 okunma
Sanki Türkler oturmuşlar, "feminist" bir ince eğilimle ve sonradan kadına hak vermişler. Oysa Türkler; belki Türk olmadan önce, Anahanlık hukukunu yaşayan ilkel sosyalizmin aşağı barbarlık konağındaki "ALTIN ÇAĞ"larını yaşamışlardı. "Feminizm" Türklere sonradan gelmedi, "anadan doğma" bir düzendi.
Türk kadınına tanınan hakları, küresel platforma taşıdı. 1935'te Uluslararası Kadınlar Birliği'ni davet etti. Uluslararası Kadın Kongresi'ne ev sahipliği yaptı. Feminizm kongresiydi. 36 ülkeden tamamı kadın 360 delege katıldı. ABD, İngiltere, Hollanda, İsviçre, Avustralya, Mısır, Hindistan, Bulgaristan, Çekoslovakya, Yeni
Türk kadınına tanınan hakları, küresel platforma taşıdı. 1935'te Uluslararası Kadınlar Birliği'ni davet etti. Uluslararası Kadın Kongresi'ne ev sahipliği yaptı. Feminizm kongresiydi. 36 ülkeden tamamı kadın 360 delege katıldı. ABD, İngiltere, Hollanda, İsviçre, Avustralya, Mısır, Hindistan, Bulgaristan, Çekoslovakya, Yeni
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
Eski Türklerde kadınlar, umumen "Amazon" idiler. Cündilik, silahşorluk, kahramanlık, Türk erkekleri kadar Türk kadınlarında da vardı. Kadınlar, doğrudan doğruya hükümdar, kale muhafızı, vali ve sefir olabilirlerdi. Alelade ailelerde de ev, müştereken karı ile kocanın ikisine aitti. Çocuklar üzerindeki velayet-i hassa baba kadar anaya da aitti. Erkek daima karısına hürmet eder, onu arabaya bindirerek kendisi arabanın arkasında yaya yürürdü. Şövalyelik, eski Türklerde umumi bir seciye idi. Feminizm de Türklerin en esaslı şiarı idi. Kadınlar, emvale tasarruf ettikleri gibi, dirliklere, zeametlere, haslara, malikanelere de malik olabilirlerdi. Eski kavimler arasında, hiçbir kavim Türkler kadar kadın rehtına (reht = sexe) hukuk vermemişler ve hürmet göstermemişlerdir. Ana soyuyla baba soyunun müsavatı "soy" faslında zikredildiğinden burada tekrarına lüzum yoktur.
Türklerin gerek aile ahlakında ve gerek rehti ahlakta ne kadar yüksek olduklarını yukarıdaki fasıllarda gördük. Halihazırda Türkler tamamıyla bu eski ahlakı kaybetmişlerdir. İran ve Yunan medeniyetlerinin tesiriyle kadınlar esarete düşmüşler, hukukça dun bir derekeye inmişlerdir. Türk­lerde milli hars mefkuresi doğunca, eski törelerin bu güzel kaidelerini hatırlamak ve diriltmek !azım gelmez miydi? İşte bu sebepledir ki mem­leketimizde Türkçülük cereyanı doğar doğmaz feminizm mefkuresi de beraber doğdu. Türkçülerin hem halkçı hem de kadıncı olmaları yalnız bu asrın bu iki mefkureye kıymet vermesinden dolayı değildir; eski Türk hayatında demokrasi ile feminizmin iki başlıca esas olması da bu husus­larda büyük bir amildir. Başka milletler, asri medeniyete girmek için mazilerinden uzaklaş­maya mecburdurlar.
"İl"in timsali olan Gök Tanrı, sulh ilahıdır. İlhan, sulh dininin bir naşiri mevkiindedir. Türk ilhanları, bütün Türk illerini sulha davet edi­yordu, bütün hakanlara "oğlum" diye hitap ediyordu. Türklerin bütün harpleri daimi bir sulh dairesi tesisi maksadıyladır. Bütün ilhanlık devir­lerinde, Mançurya' dan Macaristan' a kadar bütün Turan kıt' ası gayet mesut bir sulh ve asayiş hayatı yaşamıştır. Türk ilhanları, emperyalist de değildiler. Çünkü yalnız Türk illerini birleştirmekle iktifa ediyorlar, başka milletlerin ülkelerini fethe çalışmıyorlardı. Hunların ilk ilhanı Mete'nin iki defa Çin devleti eline geçtiği hal­de, imparatorluğu kabulden imtina etmesi bu iddiamıza bir delildir. Sulh ahlakını Atilla' da bile görürüz. Atilla'ya en muzaffer bulunduğu muharebeler esnasında her ne vakit sulh teklif edilmişse, derhal teklifi kabul etmiştir. Dünyanın en demokrat kavmi eski Türkler olduğu gibi, en feminist nesli de yine eski Türklerdir. Zaten feminizm, demokrasinin, yani müsa­vatın kadınlara ait bir tecellisinden ibarettir.
“Dünyanın en demokrat kavmi eski Türkler olduğu gibi, en feminist nesli de yine eski Türklerdir. Zaten feminizm, demokrasinin, yani müsâvâtın (eşitliğin) kadınlara ait bir tecellisinden (görünümünden) ibarettir.”
Sayfa 170
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.