Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Para karşılığı konferanslar
Kuşkusuz bu kısa kronolojide, en çarpıcı olay Fethullah Gülen'in ABD'de açtığı davaydı.
Reklam
Ecevit
HERKES DEĞİŞİYOR, FETHULLAH GÜLEN, HOLAEFENDI HAZRETIERI DE DEĞİŞMIŞ OLABİLİR. HATTA TÜRKİYE'YE BU KIŞ KOMÜNİZM DE GELEBİLİR...
Fethullah Gülen adındaki bir şeriatçı, geçenlerde gazetecilere verdiği bir beyanında, "Allah'ı ve Peygamber'i kabul etmeyen insan, yani ateist neyse insan öldüren de onunla eş değerdedir" diyerek Kur'an'da geçen "İnanmayan" (inkârcı) deyiminin "ateist" anlamına geldiğini bildirdi. Daha başka bir deyimle ateistlerin, "katil", "cani" ruhlu kimseler olarak ölüm cezasına layık olduklarını anlatmış oldu. Söylemeye gerek yoktur ki bu tür bir anlayışa saplandığımız takdirde, Aristo'dan başlayıp yüzyıllar atlayarak Voltaire'lere ve çağımızda Einstein'lara ve daha nice benzerlerine varıncaya kadar akılcı uygarlığın mimarları olan bütün düşünürleri ve bilimadamlarını kâfir saymak, isimlerini tarih sayfalarından kazımak (çünkü hepsi de ateist sayılabilecek görüşlere yönelmişlerdir) ve yeryüzünün 350 milyona yaklaşık nüfusunu oluşturan Budistlerin kellelerini doğramak (çünkü Budistler Tanrı diye bir şey kabul etmezler); ayrıca da sayıları 900 milyonu aşkın dinsizi yok kılmak gerekir, Muhtemelen bu gerçeklerin anımsatılması nedeniyledir ki Fethullah Efendi, sözlerinin saptırıldığını, yanlış anlaşıldığını söyleyerek geri adım atar göründü.
Yeşil kuşak teorisinin devamı olup önderliğini Fethullah Gülen ve Tayyip'in yaptığı ılımla İslam ile Yahudi ve İslam inancı çorba haline getiriliyordu...
Reklam
"Fethullah Gülen ve İslami kesime yakın dernekleri izleyen JİTEM, ordudan atılan subayların askeri lise ve harp okullarındaki ilişkilerini irdeliyor JİTEM, 'irticai faaliyetleri' 'büyük tehlike' olarak görüyor. Fethullah Gülen ve bağlı yakın kuruluşlar fişlenirken, YAŞ kararlarıyla ordudan atılan askerler de, TSK'ye sızma planı yapmakla suçlanıyor. Belgede, ordudan atılanlar için Askeri lise ve harp okullarıyla irtibatları nedir? sorusu yöneltiliyor. JİTEM, TSK'ye sızma faaliyetleriyle yöntemlerini araştırmayı programlaştırdı. Gülen Cemaati'nin yöneticilerinin kimler olduğu, hangi şirket ve şahıslarca cemaatin finanse edildiği araştırma konusu olmuş."
Sayfa 39 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
Fethullah Gülen'i öve öve bitiremeyen milletvekilleri vardı.
Şaşırmak isterdik
"(Tinktenkçi) Rand’ın 2005’teki bu raporu baştan aşağı aynı talimatla doludur: Tasavvufu destekle. Ayrıca bu raporda Fethullah Gülen ve tasavvufi bir oluşum olan Nurculuğun da desteklenmesi önerilir. Fettullah bol bol övülür."
Bu koşullarda ABD taşeronluğunun ideolojisi "llımlı İslam" olarak belirlenmişti. Graham Fuller cinsinden CIA istasyon şefleri açıkça belirttiler: "Kemalizmin modası geçmiştir; Türkiye'ye Ilımlı İslam gerekli." Buna uygun olarak Fethullahçı Terör Örgütü parayla ve her araçla desteklendi. Fethullah Gülen, hiçbir şeyi yokken, ABD sayesinde, holdinglere, yüzlerce vakıf okuluna, öğrenci yurtlanna, basın ve televizyon kurumlanna sahip oldu. Bu kapsamda Kafkaslar'da ve Orta Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde yüzlerce okul açıldı. Fethullah Gülen, Amerikancı İslamın önde gelen lideri oldu. ABD, İslami akımlar üzerindeki denetimini güçlendirmek için, sözüm ona Siyasal İslama karşı Popüler İslamı örgütledi. "Ilımlı İslam" adı altında Amerika yanlısı bir İslami akım geliştirdi. Oysa "Siyasal olmayan" bir İslam yoktur. Siyasal olmayan herhangi bir din de yoktur. Dinler ve İslam, yönetmek ve dünyayı düzenlemek içindir; bu nedenle öncelikle siyasaldırlar. "Popüler İslam" denen halk içindeki örgütlenmelerin dizginleri de "Siyasal İslam"ın elindedir. Şeriatçılık, bu dünyaya hükmetme iddiasındadır; yalnız öteki dünyayla ilgilenen bir İslamcılığı kabul etmiyor. Kemalist Devrim'e öfkeleri de buradan geliyor. Çünkü Kemalist Devrim, laikliği "din ve dünya işlerinin ayrılması" diye tanımlamış ve şeriatçılığın dünyayı düzenleme iddiasına karşı kararlı tavır almıştır.
Reklam
Fethullah Gülen'e 1996'dan itibaren resmi koruma tahsis eden ve hatta ABD'ye zorunlu hicreti sırasında yanında resmi korumasını götürmesine de izin veren, süresini uzatan Emniyet makamları, bu olayda ne yapması gerekirken, ne yapmıştır? İşte, bu sorunun acı yanıtları: Türk ulusunun verdiği vergilerle maaş alan; Türk Devleti tarafından yetiştirilerek komiser rütbesi ve üniforması verilmiş; Türk Devleti'nin ve vatandaşlarının güvenliğinden birinci derecede sorumlu; kamu güvenliği için canını feda etmeye yemin etmiş bir Emniyet mensubu kalkıyor, yasadışı bir dinsel yapılanmayı koruma uğruna, devleti ve rejimi savunan bir Cumhuriyet aydınına tuzak kuruyor, bir başka ifadeyle emniyeti suistimal ediyor... Bu olay, bırakalım bir Batı ülkesini, sömürge konumundaki bir Afrika Devleti'nde bile olsa, zanlının suçu sabit oluncaya kadar, yargılama sürecinde açığa alınır, bu arada işbirlikçileri soruşturulur, bulunur ve gereği yapılır. Ya bizde? Söz konusu komiserin, Emniyet içinde başka işbirlikçileri olabileceği hususu hiç araştırılmış mıdır? Aksine, işbirlikçilerin açığa çıkarılması yerine, bunların mağdurun üzerine daha da baskı uygulamalarına, zan altında bırakılmalarına -halk deyimi ile- çanak tutulmuştur.
Sayfa 164 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
Örgüt kadrolarına, çeşitli vesilelerle nasihatlerde bulunan yeterli 'kuvvete' sahip oluncaya kadar hedefe ulaşmak için, teknik ve taktiklere başvurmasını yani sessiz ve derinden giderek, hislerle değil mantıkla hareket edilmesini öğütleyen Fethullah GÜLEN'ın, kitapları ve konuşmaları biraz dikkatlice büyüteç altına alındığında, kendi niyet ve hislerini gizleme yönünde bile mantığını-aklını yeterince kullanmaktan aciz bir kişi olduğu anlaşılacaktır.
Sayfa 54 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
720 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.