Abdülhamid; (Volter)in Resuller Resulüne ait piyesinin Fransa'da sahneye konulacağı haberi üzerine elçisini memur edip, bunun harp sebebi olacağını ve mutlaka temsile mâni olmalarını isteyen ve istediğini kabul ettiren sultan... Abdülhamid; masonluğun küfür olduğuna dair fetva çıkartmak cesaretini gösteren hâkan...
Abdülhamid; biraz sonra da
ilim ve Takva: 30 yıl yatsı namazı abdestiyle erişilen sabah namazı, iki günde bir hatim hesabına girecek miktarda Kur'âna sarılış, hafızasında ve yüreğinde yazılı yüzbinlerce Hadis, Kâbe de kıldığı iki rekat namazı bütün bir hatimle tamamlayış ve gaiblerden gelen müjde sayhası...
Haşyet ve Riayet: Borçlusunun kapısında beklerken gölgede duramayacak kadar faiz ihtimali korkusu ve 1 dirhemlik kirine kadar cevaz fetvâsı verdiği gömleğini saatlerce suda çitileyişi...
Soranlara da karşılığı:
«O fetva, bu takva!..»
... kalbine, vicdanına başvursa yüce Allah onun kalbine o işin kötü mü veya takva mı olduğunu ilham eder, duyurur. Çünkü o bir şer ise mutlaka gönlü bulanır, "yapmasam iyi olur" der. Hayır ise gönlü bir huzur ve rahatlık duyar. Onun için hadis-i şerifte: "Müftüler sana fetva verseler de sen kalbine danış."; "Seni işkillendirecek şeyi bırak, işkillendirmeyeceğe geç." buyrulmuştur. Ancak kişi kötülüğü bir alışkanlık halinde yapa yapa fıtratı tamamen bozulmuş ve "Allah tarafından kalpleri mühürlenmiş." (Bakara, 2/7) kişiler takımından olmuş olursa başka.
Fetva ile takvayı ayırmak lazım geldiğini söyledik. Çünkü fetva umum içindir, halk için. Ve hepimiz içindeyiz o halkın.
Takva ise husus için. Yani yalnızız orada.