Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HAŞHAŞİLERİN ASLI
İşte bilinmeyenleriyle Haşhaşi örgütü: Haşhaşîler denildiğinde, akla Hasan Sabbah, onun meşhur Alamut Kalesi, bir de uyuşturduğu fedaîlerini sahte cennete sokup, kadınlarla her türlü zevki yaşattıktan sonra çıkarıp, onlara o cennete tekrar kavuşmaları için görev vermesi, fedaîlerin de “gerçek zannettiği” bu “sahte cennete” tekrar kavuşabilmek için
“FIKHI EKBER- BÜYÜK FIKIH”
Bütün Peygamberleri sevmek ve saymak her müslümana düşen bir vazifedir. Allah Resulünün sahabîlerinden hiçbiri de yoktur ki, kendisini, hayr ve bağlılıkla anmanın dışında görelim.
Sayfa 76 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cenazesini Bağdat kadısı Hasan b. Ammare yıkamış ve yıkamayı bitirince şöyle demiştir: “Allah Teâlâ sana rahmet eylesin. Otuz senedir gündüzleri oruç bozmadın. Kırk sene gece sırtını yatağa koyup uyumadın. En fakihimiz sendin. İçimizde en çok ibadet edenimiz sendin. En iyi sıfatları kendinde toplayan sendin!” İslâm âlimleri, “Yüz elli yılında dünyanın ziyneti gider.” hadis-i şerifinin de İmam Âzam’a işaret ettiğini bildirmişlerdi.
İmam Azam hazretleri “Yaratıcıya isyan konusunda yaratılana itaat yoktur.” (Müslim, 1839) hadisini delil alarak adaletin siyaset (iktidar) için zorunlu bir şart olduğu görüşünü benimsemiştir. Bunun için de devrin zalim Sultanlarının kendisini kullanmalarına asla müsaade etmemiş ve daima adil bir siyasetin hâkim olması için mücadele vermiştir.
İbn Arabi’nin dile getirdiği irfanın İslâm âleminde bu derece derinlere kök salmış olduğunu, çünkü Ekberî külliyat ve bilhassa da Fütûhât’ın hakikat tâlibine lâzım olan bütün ilimleri kuşatmak gibi benzersiz bir nitelik taşıdığını asla unutmamak gerekir: Ontoloji, kozmoloji, velâyet, nübüvvet, âhiret ahvali, tefsir, fıkıh, ibâdetler... el-Futûhâtu l-Mekkiyyefi’l-Esrâri'l-Mâlikiyye ve l-Mülkiyye başlığı altında toplanmış olan bu muazzam mânevi ilimler mecmuasının içinde yer bulmamış hiçbir mesele, cevabına işaret edilmemiş hiçbir soru yoktur. Hatta birçok durumda tek bir cevap değil, ama cevaplardan bahsetmek gerekecektir; zira Şeyh-i Ekber ihtilaf konusu olmuş meselelere temas ettiği zaman, itibar edilebilecek bütün görüşleri belirtmeye daima özen göstermekte, meşru dairede ileri sürülmüş hiçbir yorumu reddetmeksizin kendi tercihini de ayrıca dile getirmeyi ihmal etmemektedir. Zaten İbn Arabi, onu fıkıhta zâhirî mezhebine mensup olarak takdim eden yaygın kanaatin aksine, herhangi bir itikadî ya da fıkhî mezhebe taklit bağıyla bağlı değildir. O -kelimenin en muhkem mânâsında- tamamen müstakil olarak, bir muhakkik ve müctehid sıfatıyla görüş bildirir.
Sayfa 11 - nefes
"Kur'an senin lehine veya aleyhine bir delildir. O, Nil nehri gibi; sevilen mü'minler için su. Allah'ın rahmetinden mahrum olanlar için de kandır."
Reklam
Tahavi
"Biz Kur’an ve hadislere girip, kendi reyimizle ve heva-hevesimize uydurmakla bakıp hüküm çıkarmayız. Çünkü Allah’ın Selametine nail olan, Peygamber aleyhisselamın feyzine ulaşan hariç, kimse dininde selamette kalmamıştır."
Peygamber aleyhisselam’ın getirdiği kâfidir, şifa vericidir, yeterlidir. Orada hak ve bâtıl olan herşey açıklanmıştır. Allah-ü Teâlâ buyuruyor ki: «Hakkı batıla karıştırıp da bile bile gizlemeyin.»
Hz. Mevlana, Mesnevi için "fıkhullahu'l-ekber" diyor. Allah'ı en büyük anlayış, fıkhî anlayış diye tercüme edebiliriz.
Sayfa 31 - sufi
Ebû Hanîfe’nin fıkhı, “kişinin dünya ve âhirette fayda veya zarar göreceği hususlara ilişkin hükümleri bilmesi” şeklinde tarif ederek bunlardan akaide dair hükümleri konu edinen ilme “el-fıkhü’l-ekber” adını vermesi onun, akaidi amelî hükümleri inceleyen fıkıhtan üstün tuttuğunu göstermektedir.
Sayfa 139 - YUSUF ŞEVKİ YAVUZ. Ebû Hanîfenin Akaide Dair Görüşleri.
Reklam
Ebû Hanîfenin Eserleri.
Ebû Hanîfe fıkhî meseleleri, geniş tabanlı ictihad şûrası sayılabilecek ders halkasında istişareye açıp çeşitli müzakerelerden sonra ortaya çıkan çözümleri talebelerine yazdırdığı için öğrencisi Muhammed b. Hasan’ın kaleme aldığı zâhirü’r-rivâye metinleri, ona isnat edilen ve Hanefîler’ce de kendisine ait olduğunda ittifak bulunan görüş ve
Sayfa 134 - MUSTAFA UZUNPOSTALCI
Ebu Hanife'ye (ra) fikhi ekber nedir diye sordum, şöyle dedi:
Ehl-i kıbleden olan bir kimseyi herhangi bir günahla tekfir etmemen, kimseyi imandan uzaklaştırmaman, marufu emredip münkerden sakındırman, senin için takdir olunan şeyin sana mutlaka isabet edeceğini, senin için takdir olunmayanın da sana isabet etmeyeciğini bilmen, Hz. Peygamber'in ashabından hiçbiri ile ilgini kesmemen, birini sevip diğerini sevmemezlik etmemen, Hz. Osman ve Hz. Ali'nin durumunu Allah'a havale etmendir.
BİR KİMSEYE CENNETLİK VEYA CEHENNEMLİK DEMEK
"Ben cennet ehlindenim diyen kimse yalan söylemiştir." sözünün izahı şöyledir: Çünkü bu kimse, "Ben cennet ehlindenim." demekle kendisinden korkuyu düşürmüş olur. "Ben cehennem ehlindenim" derse, recâyI (ümidi) düşürmüş olur. Bu iki durumun vaki olması caiz değildir. Sonra bil ki; genel manada mü'minler
Sayfa 53 - Fıkhı Ekber Şerhi İmam-ı Azam Ebu Hanife İmam Maturidi Ebul-Müntehâ Molla Hüseyin Fıkhu'l-Ekber Tercümesi Sayfa 53. 54 .55Kitabı okudu
261 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.