Namazın Rükünleri
1 - Gücü yeten kimsenin farz namazda ayakta durması (kıyam) 2 - Namazın başında ihram (igtitah) tekbiri almak. Bu da "Allahu Ekber" demekle olur, başka bir söz söylemekle olmaz. 3 - Her rekâtta Fatiha suresini okumak. 4 - Her rekâtta Rükûa varmak. 5-6 -Rükûdan başı kaldırıp ayakta doğrularak durmak. 7 - Secde. 8-9 - Secdeden başını kaldırmak ve iki secde arasında oturmak. 10 - Bütün Rükunlarda tuma'nine: Tuma'nine, sükûn (hareketsiz, yerlu yerinde durmak) demektir. 11 - Son teşehhüd. 12 - Son teşehhüd için oturmak. 13 - Selam vermek. 14 - Açıklanan şekliyle rükünleri sırasıyla yerine getirmek.
Sayfa 90
456 syf.
10/10 puan verdi
Serinin üçüncü kitabında temizlik ve namaz konu başlıkları ele alınmış. Fıkhi hükümler, bâtınî manalarıyla birlikte okuyucuya verilmiştir. Yine Şeyh'ül Ekber'in derin bilgi deryası okuyucunun karşısına çıkmaktadır.
Fütuhat-ı Mekkiyye 3
Fütuhat-ı Mekkiyye 3Muhyiddin İbn Arabi · Litera Yayıncılık · 200624 okunma
Reklam
Akılların ilerlemesinin sonu durmaktır Akılla uğraşanların sonu sapıklıktır Ruhlarımız cesetlerimizden habersizdir Dünyada elde ettiklerimiz eza ve vebaldir Ömrümüz boyu didinip çalışmamızda dedi-kodu toplamaktan başka bir şey elde etmedik. Kelam ilminin yolllarını, felsefi metodları düşündüm. Onların hastaya şifa verdiğini, bir susuzun susuzluğunu giderdiğini görmedim Allah'a uğlaştıran yolların en yakını, en doğrusu olarak, Kur an-ı Kerim'in yolunu gördüm
İmam-ı Âzâm Ebu Hanife (rah), "Fıkh-ı Ekber" adlı eserinde, şu önemli ayrıntıyada güzel bir şekilde açıklık getirmiştir: "Levh-i Mahfuz'da yazılan şeyler hüküm olarak değil, vasıf ve haber olarak yazılmıştır. Yani bu yazı, şu şöyle olsun... şeklinde değil; şu şöyle şöyle olacak... şeklindedir. Eğer hüküm olsaydı, emir ve cebir(Zorlama) olurdu. (Aliyyü'l-Kari, Şerhu Fıkhi'l-Ekber, 74.)
208 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Büyük İmam
Erken İslam döneminin büyük imamı Ebu Hanifenin ehl-i sünnet ve Hanefi mezhebinin yapı taşlarını oluşturan eserlerinin günümüz Türkçesine sade bir dille çevrilmiş olan bu kitapta İslam akaidine dair müthiş bilgiler bulunmaktadır. İmam-ı Azamın( Allahın rahmeti üzerine olsun) kelam ilminde ve İslam'ın temel kaidelerinde ki içtihatlarını ayet ve hadislere dayandırarak ve aynı zaman da akılla mukayese ile kıyas yaparak ulaştığı sonuçlara dair kanaat ve hükümleri bulunmaktadır. Bu kitabı her ehli sünnetin ders niteliğinde okuması ve kendine düstur edinmesini gerekli görüyorum ve İslam fıkhı, akaid, kelam gibi konulara meraklı olan arkadaşlara şiddetle tavsiye ediyorum.. Okuyalım, okutalım Selam ve dua ile.. Esselamunaleykum.
Bir kavram olarak fıkhı ilk tanımlayan kişinin Ebü Hanife olduğu bilinmektedir. Yukarıda zikrettiğimiz Cibril hadisinin râvileri arasında da yer alan Ebü Hanife'nin yapmış olduğu “kişinin lehine ve aleyhine olanı bilmesi” (ma'rifetu'n-nefsi mâ lehâ ve mâ aleyhâ) şeklindeki tanımı, bu hadisin külli bakışını yansıtacak mahiyettedir. İmam Şâfii”nin ve daha sonraki Hanefilerin “amelen” kaydıyla“ yaptıkları tanımın aksine Ebü Hanife'nin bu tanımı, günümüzde “İslâm hukuku” olarak ifade edilen ilim dalını kapsadığı gibi, kelâm ve tasavvuf ilimlerinin konularını da kapsayacak şekildedir. Ebu Hanife'nin fıkıh akademisinde güncel kelâmi tartışmalara yer vermesi ve bunun bir meyvesi olarak itikadi konuları ele aldığı eserini el-Fıkhu '-Ekber şeklinde isimlendirmesi, onun fıkıh kavramına bakışını göstermesi açısından manidardır." Ebü Hanife'nin fıkıh tanımını, İmam Şâfii'ninkinden ayıran bir başka husus da ilim yerine ma'rifet kavramının tercih edilmiş olmasıdır. Ma'rifet (irfan) kavramı, yer yer ilimle eş anlamlı olarak kullanılsa da bu kavramın akıl (dimağ) merkezli “ilim'den daha geniş bir anlam derinliğine sahip olduğu bilinmektedir.*
Reklam
191 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.