Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Belki de gerçek bir din yoktu...Her şeyin merkezinde olan insandır, Tanrı değil...Yürekte, en yukarıda ve en altta, önde, arkada ve yanda olan insandır, Şeytan da Melek de insandır, mucize de günah da insan, hep insandır...
Sayfa 106Kitabı okudu
Floransa'da uyanmak hoştur; aydınlık, çıplak ve zemini temiz olmadığı halde öyle görünen kırmızı karo taşlı bir odada, keman ve nefesli sazların sarı renkli ormanında pembe ejderhalarla mavi aşk tanrılarının oynaştığı tavanı resimli bir odada, gözlerini açmak hoştur. Parmaklarım tanıdık olmayan sürgülerde acıtarak pencereleri sonuna kadar açmak, karşıda güzel tepeler, ağaçlar ve mermer kiliseler varken ve hemen aşağıda Arno, yolun toprak setine çağıldarken, gün ışığına sarkmak da hoştur.
Reklam
576 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Robert Langdon bir hastane odasında hiçbir şey hatırlamayarak uyanır ve çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur kendisini. Floransa'nın tarih kokan dar sokakları ve Venedik'in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zincirini Robert Langdon ile arayacağınızdan emin olabilirsiniz. Bir solukta okunan, son sayfasına kadar heyecan yüklü, muhteşem bir kurgu ve muazzam bir anlatım diyebilirim. Kısacası Dan Brown'ın modası hiç geçmez!
Cehennem
CehennemDan Brown · Altın Kitaplar · 201325,8bin okunma
Rönesans adını verdiğimiz en talihli dönemde bile, şehrin nüfusu asla 30.000'i aşmamış, İtalyan şehirleri hiyerarşisinde on beşinci sıranın üstüne çıkmamıştır. 1600'e doğru, coğrafyacı Giovanni Antonio Magini onu Roma, Napoli, Venedik, Cenova, Milano, Floransa'dan sonra ve Ravenna, Padova, Brescia, Verona, Cremona, Pavia, Mantova, Siena, Perugia'ya eş düzeyde "ikinci sınıf" şehirler arasına yerleştirmiştir.
Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz.
Sayfa 41 - Pozitif
Bundan dört yüzyıl önce Floransa civarındaki bir köyde yaşanmış ilginç bir olayı sizlere üç beş sözcükle anlatarak lafa başlayacağım. İzninizle bütün dikkatinizi bu önemli tarihi olaya çekmek istiyorum, zira alışılmışın tersine, bundan çıkartılacak ders, hikâyenin sonunu beklemeyi gerektirmiyor; kendini hemen ortaya koyuyor. Köy sakinlerinin kimi evindeydi kimi tarlasında çalı-şıyordu, her biri kendi işine dalmıştı ki birden kilisenin çanı duyuldu. O dindarlık günlerinde (16. yüzyılda olup biten bir şeyden söz ediyoruz) çanlar gün içinde birçok kez çalardı; dolayısıyla bunda şaşılacak bir yan yoktu. Ama çalan yas çanıydı, üzgün üzgün ve bu, evet, şaşırtıcıydı, çünkü bildikleri kadarıyla köyde kimse ölüm döşeğinde değildi. Bunun üzerine kadınlar sokağa döküldüler, çocuklar toplaştılar, adamlar tarlalarını ya da işlerini yüzüstü bıraktılar; bir süre sonra hepsi kilisenin avlusunda toplanmıştı, kimin için ağlayacaklarının kendilerine söylenmesini bekliyorlardı. Çan birkaç dakika daha çaldıktan sonra sonunda sustu. Daha sonra kapı açıldı ve eşikte bir köylü belirdi. Bu adam her zamanki çan çalma görevlisi olmadığına göre, bu durumda, köy sakinlerinin ona zangocun nerede olduğunu, kimin öldüğünü sormaları anlaşılır bir şeydi. “Zangoç burada yok, çanı çalan benim” diye cevap verdi köylü. Köy sakinlerinin ısrarla “Peki ama ölen de mi yok?” diye sormaları üzerine köylü şöyle dedi: “Hayır, ismi olan, insan görünümünde biri için değil, adalet için çaldım yas çanını, çünkü ölen, adalet.”
Sayfa 24 - KAFEKÜLTÜR Yayıncılık
Reklam
Kudüs
Biz Kudüs’te kirada oturuyoruz. Halep’ten bu tarafa geçmeyen şey, yalnız Türk kâğıdı değil, ne Türkçe ne de Türk geçiyor. Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz. - Türk müsün? Sorusunun birçok defalar cevabı: - Estağfurullah! idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş, ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.
Machiavelli şeytani bir düşünür mü?
Bazı düşünürler vardır ki, isimleri pek hayırla anılmaz. Bu düşünürlerin bir listesini çıkarsak Niccolò Machiavelli'nin muhtemelen birinciliği zorlayacağı, en azından ilk üçe gireceği kesin gibidir. Soyadından türetilen ve birçok dilde karşılığı bulunan "Makyevelcilik" kelimesinin TDK'da bulunan anlamına bir bakalım:
280 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Marcel Proust’un Hazlar ve Günler’inde karşılaştım Anatole France ile. Kitabın ön sözünde kendisine ait olan iki sayfayla hayran bıraktı beni kendine. İki sayfada bu kadar ince, derinlikli bir metin sunmuş olması, Kırmızı Zambak’a olan merakımı arttırdı. Daha sonradan öğrendim ki, Proust, Kayıp Zamanın İzinde’yi yazarken kendisinden oldukça esin
Kırmızı Zambak
Kırmızı ZambakAnatole France · Can Yayınları · 2020816 okunma
288 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Medici'ler üzerine okuma yapıp da Rönesans'ı es geçmek olmazdı. Okulda bize anlatılan Rönesans çok üstünkörüdür. İstanbul'un fethi ile İtalya'ya giden Bizans'lı bilginlerden söz edilir. Oysaki İtalya'da zaten neredeyse 200 yıl öncesinde sanat alanında gelişmeler başlamıştır. Rönesansın merkezinde klasik edebiyat, sanat, mimari ve düşünce vardır.
İtalyan Rönesansı'nın Kısa Tarihi
İtalyan Rönesansı'nın Kısa TarihiVirginia Cox · İletişim Yayınları · 202010 okunma
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.