Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Furkan
Furkan
@furkangureci
Bir Sancının Panoraması, Dünya Bulantısı kitaplarının, Biz Kazanacağız tiyatro oyununun yazarı.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
İstanbul
15 Nisan
4921 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
"Görünmeyen bir kuş uçarken kanatlarıyla Züleyha'nın göğsüne çarpmış gibi oldu.Züleyha meğer senin ne kadar da çok susacak şeyin varmış"Kurtuluş Savaşı yıllarında iki ayrı statünün ve anlayışın ortasında kalmış Züleyha.2015 yılında kitabı okuduğumda kendi edebi olgunluğumun zayıf olduğunu ve anlamadığımı düşünerek yarım bırakmıştım.Yıllar sonra geçenlerde tekrar kitabı okuduğumda bu sefer yarım bırakmasam dahi kitaptan tat aldığımı üzülerek belirtmeliyim ki söyleyemem.Dilinin ağır olması önemli değildi.Sözlüklerden yardım almaya çalıştım.Fakat Reşat Nuri gibi büyük bir romancı söz konusu olduğunda diğer romanlarına nazaran basit buldum,usta bir yazar olarak beni avlayamadı.
Yakup Kadri'nin okuduğum üçüncü romanı.Sodom ve Gomore,Yaban ve son olarak Kiralık Konak.Uzun bir zaman önce okumuş olmama karşın uzun bir süre zihnimde ve yüreğimde tarifi mümkün olmayan izler bırakmıştı diyebilirim.Kurtuluş Savaşı'nın izlerini sanki o dönemde yaşıyormuş gibi ben de hissettim.Naim efendiyle üzüldüm ki ne hikmetse kendisini okuduğumda aklıma Kürk Mantolu Madonna kitabının biriciği Raif bey geldi.Eğer kitabı doğru analiz edebilmişsem sürekli hastalanması ama bir türlü iyileşmemesi aynı zamanda ölmemesi,hüzünlü ve biraz da korkmuş yanı Osmanlı'nın son dönemlerini çağrıştırdı.Seniha karakteri sevilmemesine karşın modernliği ve çağdaşlığı kendine has tarzıyla yaşamasıyla daha doğrusu hayal etmesiyle batıyı,Haklı Celis ise içine kapanık ve masum kalan yanıyla bir yandan tercih edilmeyen,bir yandansa istikbali iyi gelişen bir kahramandı ki bence doğuyu temsil etti.Okumanızı öneririm.Yakup Kadri büyük romancıdır.Okuyan çok şey kazanır.
Konsolos Vildan Bey'in kızı.Gazeteci Özdemir'in eşi.Balıkçı Cemal'in dostu.Bütün bu tanımlamalardan kaçmak isteyen aydın ruhlu,cesur,kendini çok iyi yetiştirmiş bir kadın.Nevin.Nevin ne istiyor? Nevin toplumun gerçeklerinden kaçınmak için verdiği mücadelede neden yenik düşüyor? İsmet Özel'in "el alem adında kahrolası bir put vardır" dediği sırada o putları yıkmaya çalışırken neden hiç kimse koşup evinden çekiçlerini getirmiyor.Peyami Safa'nın dediği gibi "iyi insanlar kaybetmez,kaybedilir"Nevin kaybetmedi,kaybedildi! Kayıp bir kadının iyi niyetle yürüdüğü yolda kendi benliğine ördüğü taşları okurken çok keyif alacaksınız.
Okur Takip Önerileri
Karakterimiz 1.Dünya Savaşı'nın ardından İstanbul'a gelmiş,Çanakkale'de sağ kolunu kaybetmiş bir subay.Arkadaşının tavsiyesiyle Anadolu'da bir köye yerleşiyor.Yaban kabul edilen karakterimizin adı:Ahmet Celal.Köyde gördükleri,duydukları,hissettikleri ülkeye ve insanlara dair düşüncelerini büyük ölçüde değiştiriyor.Karakterimiz aydınlanıyor da diyebiliriz.Köylüler tarafından dışlanan,söylediklerine kulak asılmayan karakterimiz,topluma yön verecek yetenekte bilge ve birikime sahip diyebiliriz.Köylüyse cahil ve korkak tanımlanmış romanda.Yazar dönemin toplumuna dair çarpıcı açıklamalarda ve tespitlerde bulunmuş.Üslup ve kurgu okutturur.Tarih kitaplarına meraklı olanlara tavsiye ederim.
Hayatımızı şekillendiren ve çizgimiz olduğuna inandığımız ritüellerin mantık dışı olduğu kabul edilen "batıl inançlar"olması sizce de çok garip değil mi? Peki bir kitap baştan sona kadar batıl inançlarla sarılı olup bunları masalsı bir tatla eleştirse o yazar için ne düşünürüz? Çok büyük bir yazar olabileceğini değil mi? Latife Tekin çok büyük bir yazar.Dile hâkimliği ve bu kadar okunası olması romancılığının ne kadar iyi olduğuna dair su götürmez gerçekler.Elbette benliğimize,kimliğimize bu denli nüfuz eden inançları,bir kitapla ortadan kaldırabilmek mümkün değil.Bence yazarın böyle bir derdi de yok zaten.O sarkastik bir yaklaşımla topluma ders vermek istiyor yalnızca.Bunu da layıkıyla başarıyor!Bir inceleme kitabında Latife Tekin'in bu eseri türlü zorluklarla yazdığını,hatta ödünç bir daktiloyla yazdığını okumuştum ve etkilenmiştim.Hatta 12 Eylül darbesinden önce toplandığı siyaset toplantılarında arkadaşlarına böyle bir kitap bastırmak istediğini iletiyor.Arkadaslarindan da tam destek görünce kitabı bastırmak için cesaret buluyor.Okuyun dostlar.Latife Tekin edebiyatımız açısından farkedilmemiş bir hazinedir.Okuyun.Tavsiye ederim.Dolu dolu bir serüvenin içinde hissedeceksiniz kendinizi!
Düşle gerçeğin iç içe geçtiği bir roman.En tatlı yanı;tarihi roman diyemiyoruz,felsefe romanı da diyemiyoruz,sanırım fantastik bir roman havası var.Akıcı bir dil.Karakter zenginliğini, İhsan Oktay Anar, kitabında çok mükemmel bir üslupla idare etmiş.Yazarın bundan önce "Suskunlar"kitabını okumuştum ve epey beğenmiştim.Zannedersem bu kitabıyla "Suskunlar"kitabını dahi geride bırakmayı başardı ve olgun kitabı.
Orhan Pamuk'un 60 dile çevrildiği iddia edilen romanı.İddia edilen romanı diyorum çünkü bu konuda çok tevatür almış başını gitmiş.-Furkan,kaç dile çevrildiğinin senin için çok mu önemi var kardeşim?-diyebilirsiniz.Yok! Ama romana dair etraflıca bilginin az olması canımı sıkıyor.Kaç dile çevrildiğini önemsemem fakat kusursuz bir roman olduğuna dair algı yönetilmeye çalışılıyorsa,algı operasyonu olduğunu düşünüyorsam onu önemserim işte.Çok büyük beklentilerle başlamadım kitaba.Ama büyük beklentilerle başlayan arkadaşlarını uğradığını söylediği hayal kırıklığına da uğramadım.Polisiye roman kategorisine koyamadım.Ama şunu içtenlikle belirtmeliyim ki;ustalıkla hazırlanmış bir kurgu,muhteşem bir dil ve üslup.Etraflıca, bir cinayetin faillerini bulmaya çalışırken, kitap size istemeden dedektif rolü üstlendiriyor.Karakterleri konuşturuyor ve çok dikkatli bir okuyucu değilseniz son ana değin cinayeti işleyeni bulmanız mümkün görünmüyor.Bilinç akışı tekniği,üst kurgu,büyülü gerçeklik.Romanı etkileyici kılacak ne kadar roman metodu varsa kullanmış Orhan Pamuk.Roman hatrı sayılır bir yer edinmeyi fazlasıyla hak ediyor.
623 yıl,50 kadar ülkeye sahip olan yüce bir imparatorluğun bitişiyle küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'nin kronolojik panoraması var kitapta.Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu zamandan bugüne yaşanan olayları,siyasi,sanatsal,sosyal,felsefi ve dini olarak değerlendirilmiş.Tarafsız yazılmış.Kitabı alırken tereddütlerim arasındaydı.Buna sevindim.TBMM'de alınan kararlar,yapılan devrimler,yapılan açıklamalar,gündem sunulmuş.Tarihseverlere tavsiyemdir.Okunası.
Bay C.Zor bir hayat,basit yaşam tarzı.Hayatın komplike olmadığını ispat etmek için yazılmış sanki.Bir yandansa hayatı,varoluş sancısını okuyucuya fikriyat olarak kazandırmış.Sancı çektirir bu kitap.Kuraldışı,ahlakdışı toplumun bir ferdi olmak mıdır aslolan,aylak bir adam mı olmaktır? Nedir gerçek? Doğru veya yanlış neye göre şekillenir? Dünyaya kattığımız anlamı belirleyen nedir peki? Düşünce dünyanda aylak olmak asaletin belirtisi midir? Her şeye karşı olmak,muhalif bir tutum sergilemek bize hayatın her aşamasında mağlubiyet olarak mı döner? Sorular uzar da uzar.İncelememi şu tarihi gerçekle bitirmek istiyorum: Yusuf Atılgan Aylak Adam ve Anayurt Oteli kitabını yazdıktan sonra bir çiftliğe yerleşti ve otuz yıl hiç kimsenin yüzünü görmek istemedi.Otuz yıl boyunca inzivaya çekildi ve çiftçilik yaptı.Çünkü o da bir "aylak adam"Bütün "aylak adamlara"selam olsun.
1914-1970 yılları arasında yaşamış olan Orhan Kemal, toplumun alt
tabakasını oluşturan insanların yaşam kavgasını, işçi sınıfının çalışma koşullarını,
“küçük insan”ların dünyasını aydınlık gerçekçi bir bakışla sergilediği; toplumsal
sınıflar arasındaki zıtlıkları, çelişkileri yansıttığı öykü ve romanlarıyla, Türk
edebiyatında 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği baskı ve yokluklar ortamında ortaya
çıkan sosyal gerçekçi kuşağın en etkili kalemlerinden biri diye düşünüyorum.
“Orhan Kemal’in Fabrika ve Toprak İşçilerini Konu Alan Bereketli Topraklar
Üzerinde, kitabı İflahsızın Yusuf,Köse Hasan ve Pehlivan Ali üzerinden dönemin ırgatbaşılarını,emek sömürücüleri,kan emicileri bizlere gösteriyor.Dönem belirtilmemiş.Bildiğimiz üç arkadaş yazlık iş için Çukurova'ya çalışmaya geliyor ve ardından başlarına gelenler adamın ciğerini sızlatıyor.İşçi-patron,ezen-ezilen,köylü-kentli çatışması!Politik bir kitap.Orhan Kemal,Yaşar Kemal,Kemal Tahir kesinlikle okunması gereken üç emekçi yazar !
Bildiğiniz üzere Orhan Pamuk,ülkemizde Nobel Edebiyat ödülüne layık görülen ilk yazar.Açık yüreklilikle ifade etmem gerekirse; toplumun,Orhan Pamuk'un Nobel'e layık görülmesini,Ermeni sorunuyla ilgili olarak yaptığı söylemler olarak kabul etmesinden dolayı Orhan Pamuk'a uzun bir süre önyargıyla yaklastığımı belirtmeliyim.Kendisi bildiğiniz gibi sözde "Ermeni katliamını"kabul etmişti.Kendisine bu konuyla ilgili hâlâ katılmamakla birlikte kitaplarına ve birikimine olan saygım tartışılmaz ölçüdedir.Benim Adım Kırmızı,Masumiyet Müzesi,Kar,Yeni Hayat,Kafamda Bir Tuhaflık vs.hemen hemen bütün kitaplarını okudum.Postmodern bir yazar.Bilinç akışı tekniğini ve üst kurguyu romanlarında fazlasıyla farkettiriyor.Dünya edebiyatında Marquez'in,Türk Edebiyatı'nda Tanpınar'ın başlattığı büyülü gerçekçilik roman tekniğini devam ettiriyor kitaplarında.Yabancı yazarlara göre zaten Orhan Kemal yerli bir oryantalist.Kitaplarında Türkiye'yi karış karış dolaştırır sana.Konu dağıldı.İncelemem epey uzadı :) Şuraya kadar sıkılmadan okuyan varsa ne mutlu bana :)Kara Kitaba dönecek olursak edebiyat teorisyenlere göre edebiyatımızın köşe taşı,kilometre taşı eserlerinden biri.Roman Galip,Rûya ve Celal üzerinden ilerliyor.Galibin eşi Rûya ve üvey abisi Celal bir gün ortadan ansızın kayboluyor.Galip,Celal'ın kaybolmadan önce sunduğu şifreler,ipuçları üzerinden onları bulmaya çalışıyor.Daha da detay vermek istemem.Keyifli okumalar:)
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en önemli romanı kabul edilir Huzur kitabı.Her ne kadar benim için "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" ve "Sahnenin Dışındakiler"kitabının ehemmiyeti daha fazla olsa da.Romanda üst kimlik-alt kimlik,doğu-batı,varoluş -hiçlik gibi evrensel temalara yönelmiş Tanpınar.Şiirsellik buram buram doluyor ruhumuza.Mehmet Kaplan da dile getirmiş bunu.Roman değil,şiir okudum sanki demiş.Ahmet Hamdi şiirde bildiğiniz üzere;Yahya Kemal ve Paul Valery'den etkilenmiş.Romandaysa Marcel Proust.Kitap 4 bölümden oluşuyor.İhsan,Mümtaz,Nuran ve Suat'ın başından geçenler belli bölümlerde bir günü kapsayacak nitelikte,bazı bölümlerde yıllara yayılarak anlatılmış ve günümüze dönülmüş.Edebi haz uyandırır.Okurken sıkılmazsınız Tanpınar'ı.Kurgu ve bilinç akışı tekniği zayıf gelse kullandığı üslup ve kelimelerin ahengi gene romanı kotarır.Okunacaklar listesine ekleyebilirsiniz.
Bazılarımız hayatta Hayri İrdal rolünü üstleniyor,bazılarımıza hayat Halit Ayarcı olma şansını sunuyor.Fakat pek azımız "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"kurmaya cesaret edebiliyoruz.İncelememe böyle başladım istedim çünkü kitabın benim için değeri büyük.Ahmet Hamdi,dünya edebiyatına mâl olacak kadar büyük bir yazar olmasına karşın değeri anlaşılmamış,önemsenmemiş bir yazar.Ali Lidar ile söyleşi yap,"Ahmet Hamdi"der,Hakan Günday ile kitaplar hakkında konuş"Ahmet Hamdi"der,Emrah Serbes,Alper Canıgüz,Murat Uyurkulak,Murat Menteş,Tarık Tufan kime sorarsan sor "Ahmet Hamdi'den ve romancılığından etkilendim "der.Ben de etkilendim.Edebiyatın değerini daha net kavramamı sağladı bu başyapıt.Kısaca özet geçmek gerekirse Halit Ayarcı ve Hayri İrdal'ın yolunun kesişmesi,ardından Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü kurmalarını,toplumun genel yapısını,eleştirilecek toplum kurallarını,Enstitünün başarıya ulaşmasını görüyoruz.Okurken karakterlerin kendi içinde ezilmişliği ve sıkışmışlığı göze çarpan noktalar arasında.Yazar tabiri caizse "psikolojik suikast"yapmış diğer adıyla "psikolojik vurgun."kesinlikle okunmalıdır.
Kitaba dair paylaşmak istediğim ilk konu başlığı alıntılar:Alıntılar mükemmel diyebilirim.
Karakter tercihleri romana üst akıl katmış
Sözcüklerle olan oyunu Oğuz Atay'ın ne denli büyük bir yazar olduğuna işaret eder nitelikte.
Benim en çok etkilendiğim bölüm Selim'in günlük bölümüydü.
Selime acıdım.Selimde kendime dair parçalar buldum.Selim tutunamadı.Anlaşılsaydı sahi her şey çok daha anlamlı olabilirdi.Anlaşılmadı.Selim ayrıldı sahneden.Turgut var oldu sahnede.Turgut'un zihninde yarattığı Olric'le diyalogları öylesine şahaneydi ki ben belli pasajlarda bunun kurgu olduğuna inanmadım.Gerçek olduğuna dair kanaatim güçlendi.Noktalama işareti dahi kullanılmayan bölümler var ki sıkı bir okuyucu değilseniz bırakmanız muhtemel.Sabrederseniz kitapta akıcılık problemi var diyenlerin yanıldığını farkedersiniz.Oğuz Atay'ın bunu seçili bir okuyucu kitlesi yakalamak için yaptığına eminim.İnceleme uzar da uzar.Okumayan arkadaşlara ipucu verip kitaba dair önyargı yahut okuyamayacakları kadar geniş bilgiler vermeyi saygısızlık addediyorum."Tutunamayanlar"kitabı itilmiş,kenarda bırakılmış,örselenmiş,ötekileştirilmiş,saygı gösterilmemiş,takdire muhtaç ruhların manifestosudur arkadaşlar.Hepinizin kendinizden bazı parçalar bulma ihtimaliniz muhtemeldir der keyifli okumalar dilerim.Edebiyatla kalın...
Düzene başkaldıran değerli yazarımız Yaşar Kemal'in otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazdıği İnce Memed dörtlüsü,yazarımız gibi düzene başkaldıran Memed’in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova’nın öyküsüdür. Yaşar Kemal’in söyleyişiyle “içinde başkaldırma kurduyla doğmuş” bir insanın, “mecbur adam”ın romanı.
Ana karakterimiz Memed,Abdi Ağa’nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalır.Ağa’nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe’yi kaçırır. Abdi Ağa’yı yaralayan, yeğenini de öldüren Memed eşkıya Deli Durdu’ya katılır, ancak kıyıcılığına katlanamadığı Deli Durdu’dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.
Hepimizin umudu,hepimizin kahramanı oldu.Bazı bölümlerde ağlamanız muhtemeldir arkadaşlar.Yaşar Kemal'e köy edebiyatı yapıyor diye eleştirenlere asla aldırış etmeyin.Edebiyatımızın güneşidir,kurdudur Yaşar Kemal.Okumayan eksik kalır...
