Defter-i Divanımız
"youtu.be/Ew8_unY9QhA?si=...
Nur Yoldaş
Mahur
"Bihamdillah ki bî nâm u nişanız âdımız yoktur
dil-i viranemizden özge bir abadımız yoktur
ezelden mazhar-ı ışkız bizim icadımız yoktur
elemler cümle bizdendir anâ isnadımız yoktur
belâ dildendir ol dildâr elinden dadımız yoktur
gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız
Vaktiyle bir Atsız varmış var olsun!
DAVETİYE
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden
Şahsi bir şey değil
Menfi bir şey değil
Fuzuli bir şey hiç değil
Peki bunu kim okur
Bu duygu nasıl oluşur
Feryal Feryal
Alı al moru mor
İnandım inandım diyor ya şair
Şiirimiz mor külhanidir abiler
Biz de hoca girince sınıfa ayağa kalkılır
Günaydın arkadaşlar – sagol
Nasılsın asker
Soll
Hoca camide hoca camide
Asker ama neden kışlasında değil
Yerlerinize oturabilir arkadaşlar
Sessizce çocuklar evlerine dağılabilir
Duygu ayakta beklese de olur.
Ne Duygu hiç gelmedi mi bugün.
DAVETİYE — Hüseyin Nihal ATSIZ
Bu şiiri Kağan Çapar'ın enfes sesinden dinlemenizi tavsiye ederim.
YouTube ve Spotify linklerini bırakıyorum.
Spotify: open.spotify.com/track/4Kp9q4DgN...
YouTube: youtu.be/V0PN06RmYjQ?fea...
DAVETİYE
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Duçe!
Duydum
Mussolini'ye Davet
Keskin olur Iikörlerden ayranla kımız,
Karnera'yı yere serer Tekirdağ'lımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru,
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
Biz güleriz Façyo'ların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin Dante'niz!
Hüseyin Nihal Atsız
"Ferhâd’a zevk-i sûret Mecnûn’a seyr-i sahrâ
Bir râhat içre herkes ancak benim belâda"
Fuzuli gibi hissettiğiniz oldu mu hiç? İnsan alenen söylemese de bazen böyle hissedebilir. Yazımıza İkinci dizeden başlayacak olursak; İnsan aciz bir varlıktır ve bela nefse ağır gelir. Bu durumda şeytan devreye girer ve bize şafaktan önceki
Bazı insanlar nasıl başkalarının canını yakmaktan çekinmiyor? Nasıl oluyorda bir hayvana , bir çocuğa, bir bireye bir canlıya hatta bazen cansız bir varlığa bile zarar verebiliyor ? Nasıl bir yapıya sahip ki bunlar? “Karıncayı bile incitmem deme!
Bile'den incinir karınca; “ demiş Fuzuli. Bir karıncaya bile yaşamı bizler vermiyoruz ki; neden biz alalım? Bu kadar saf kötülük insanoğlu için fazla değil mi?
Olur mı bir gün aceb fasl-ı nev-bahâr-ı ferah,
Eser mi gülşen-i hâtırda rûzigâr-ı ferah . AÇIKLAMA :
Acaba bir gün ferah baharının zamanı gelir mi? ( Acaba ) hatır gülşeninde ferah rüzgârı eser mi?
Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat
Nerdesin şevketlim, sultan hamid han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günâhına.
Tahkire yeltenen tac-ü tahtını,
Denedi bu millet kara bahtını;
Sınad-ı sillenin nerm ve sahtını,
Sultan Abdülhamid Han'ın Ruhaniyetinden İstimdat
Nerdesin şevketli Sultan Hamid Han?!
Feryadım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lahza uyan,
Şu nankör milletin bak günahına.
Davetiye
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Düce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular