YAŞAR KEMAL ile neden bu kadar geç tanıştım? Edebiyatımızın en büyük deryası belki de kendisi. Bu deryaya girmek beni korkutuyordu. Kendimi hazır hissetmem gerekiyordu. Bu yüzden bir süre farklı farklı eserlerle kendimi alıştırdım ve kendisi, hayatı hakkında biraz araştırma yaptım. İçten içe kemiriyordu beni O'nunla ve eserleriyle tanışma isteği.
Yüzlerce şiire gebe bir gam bıraktın bende.
Düşündükçe ağladığım bir an bıraktın bende.
Acıyla sızlarsa yüreğim sende bir kor uyansın.
Benimle birlikte tutuş yan sen de, yan sen de.
Ahmet Ekinci
"Yalnızca iki halk vardır, iki bağdaşmaz halk: Zenginler ve yoksullar! Ülkeden ülkeye giyinişler değişir. Ama zenginlerin yoksullara karşı davranışları değişmez. Halkın sefil yaşantısı da değişmez!
Ve Ana hakkı ödenmez diyerek kitabımızın incelemesine giriş yapalım.
Maksim Gorki'nin Ana adlı romanı Amerika sürgününde yazdığı Rus
Yalan, bir başka yalanın gebe bıraktığı, ne kadar doğurursa doğursun asla sadık bir anne olamayacak kadar kalleş, doğurmaktan vazgeçmeyecek kadar seks düşkünü bir fahişeydi.
Oysa sen gittin...
Yokluğuna gebe her gece her
güneş batışında sensizlik doğurdu...
Ben sensizlikten eksildim,
Yok oldum günden güne...
Herkesi sıgdırdığın kalbine bir
benlik yer açamadın sadece...
Farid Farjad
“Keloğlan Ak Ülke” isimli çocuk kitabında; "Hızır, baygın kızın üstüne eğri büğrü dişlerini, çarpık suratını göstere göstere, şaşı gözleriyle baka baka yaklaştı. Baygın kızın ırzını lekeledi. Sonra kızın baş ucuna oturdu, ayılmasını bekledi. Kız ayılınca da: 'Bunu ağabeyine söylersen gebe kalırsın' diyerek birden yok oldu" gibi istismar içerikli satırlar yer alıyor. Gerçekten mide bulandıran bir dönemden geçiyoruz. Kelimelerim tükendi! Ülkede her şey sosyal medya baskısıyla yönetiliyor, bu kitabın raflardan kaldırılması da maalesef yine bizlerin vereceği tepkiyle olacakmış.
“Ben ne okudum yahu!” tepkisini hepiniz duymuşsunuzdur. Net olarak şunu söyleyebilirim ki, bu tepkiyi daha çok hak eden başka bir kitap okumamıştım. Hayretler içerisindeyim, özellikle son bölüm beni dehşete düşürmüş durumda ve bu inceleme zor olacak. Daha sonsözü gördüğüm anda Ali Ece çığlıklarımı atarak: “Dalga mı geçiyorsun be!” demiştim, çünkü
Yazın gelişi benim için kedileşmeyi de beraberinde getirir. Nedir kedileşmek? Yaz havaları bastı mı bir hâller gelir, oradan oraya koşturmak yerine serin ağaçların, ya da evin içinde dolanasım, biraz oraya biraz buraya bakasım, sabahları güneşin altına, akşamları gölgeye uzanasım gelir. Sokaktan geçenleri izlerim, Cihangir'de yere yakın