Yüreğim, o eski aşk kalesi Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden Dönüp ardıma bakıyorum Yoksun sen..
Sayfa 28
mezarlıkta tatil
*Biz seninle taş devrinden beri arkadaşız dağ Teşhir etme yollarını, onlar senin mahrem yerin Hatırlarsın, bir gül koparmıştık ta Elazığ’da Kokusu çıkmıştı Ege’de serin mi serin Kafiyelerle seviyor insanlar birbirlerini Kafiyen tuttu mu, âşık oldum sanıyorsun Sevişmek yatakta oynanan en güzel tek oyun Bence bırak, tekrar yazma kalbinin kaleme
Reklam
Yazmak güçsüzlük, demiş atalarımız. Lambanda gazyağın kalmasa da, kalemin kırık da olsa, bir gece (özellikle böyle bir gece) dayanamayıp yazabilirsin. Doğruları söylemek için değil. Kendi kendinle konuşmak için. Çıldırmamak için. Karanlıkta da yazılır. El yordamıyla da yazılır. Ay ışığında da.
Sayfa 182 - YKYKitabı okudu
Gençleşmek mi? Bildiğim tek şey, şimdi yaşamaya başlamış olduğum. İnsanların, geçmişin sadece hatalardan ibaret ve bugüne hazırlık olduğunu düşünmesi sık rastlanan bir yanılgı; ve benim sıcak, canlı bir ele soğuk bir kalemi alarak, kuru bir kağıt üzerine duygularımı kaydetmemin gerçekten yaşıyor olduğum anlamına geldiğini düşünmem de tamamen haddini aşmak; tamamen farkındayım. Ancak eğer bu bir yanılgıysa, o zaman bu beni mutlu eden, kanımı ısıtarak duygularımı açığa çıkaran ilk yanılgı. Ve eğer butada dirilişimin mucizesini yazıyorsam, bunu sadece bütün bu yaşananları, kendi sözcüklerimin bana anlatabileceğinden daha detinden kavrayan kendim için yazıyorum. Hiçbir dostuma o geceden söz etmedim; içimin ne kadar ölü olduğunu hiç bilmediler ve şimdi nasıl canlanıp kendime geldiğimi de asla bilmeyecekler. Bu canlı yaşantımın ortasında ölümle karşılaşma ve bu satırların bir başkasının eline geçme olasılığı beni hiç korkutmuyor, hiç endişelendirmiyor. Çünkü böyle bir anın büyüsünü hiç yaşamamış olan biri, tek bir gecede çabucak geçip giden ve birbirleriyle pek ilişkili görünmeyen birkaç olayın çoktan, sönmüş olan bir hayatı böylesine, mucizevi bir şekilde nasıl yeniden alevlendireceğini -benim de altı ay önce anlayamayacağım gibi; o da- anlayamayacaktır. Böyle biri karşısında utanmam, çünkü o beni anlamaz. Ama bu olayların biribiriyle bağlantılı olduğunu anlayan biri beni yargılamaz ve kendini beğenmişlik göstermez. Ondan utanmam, çünkü o beni anlayacaktır. Bir insan bir kez kendini tanırsa, bu dünyada kaybedeceği hiçbir şey yoktur. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlarsa, tüm insanları anlar.
Günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Sayfa 531
Ömer Seyfettin Çerkez değildir,
Şimdi Ömer Seyfettin'in Çerkez asıllı olduğunu yeniden pompalamaya başladılar. Hâlbuki Ömer Seyfettin, etnik ayrımcılığın dışarıdan desteklenen emperyalist bir tuzak olduğunu bildiği için 1918'de yazdığı "Cesaret" ve 1919'da kaleme aldığı "Bir Kayışın Tesiri" başlıklı hikâyelerinde Çerkez milliyetçiliğine açıkça
Sayfa 93 - Bilgeoğuz YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 481 ile 490 arasındakiler gösteriliyor.