Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Günün geçit vermez karlı dağlarını
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.
Bütün gün beklediğim bahar ki gece,
Gökte yıldızların da ümidincedir.
Yollar, yollarda nihayet içime denk,
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.
Ben ister güleyim, ister ağlayayım,
Sesimi yalnız kendim işitincedir.
Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Cahit Sıtkı Tarancı
Yok, yok, her gece ağlamaktan söz etmiyorum; o kaderinizin yalnızca bir parçasıdır. Uykuların bölünmesinden yahut kabuslardan da söz
etmiyorum, onlara alışılabilir.
Hele o karanlık! Karanlığın tek renk olduğunu düşünürsünüz, ama değildir. Beş altı çeşit karanlık vardır. Bazıları ipek gibidir, bazıları yünlü. Bazılar bomboş. Bazıları parmaklara benzer. Ama yerinde durmaz. Bir çeşit karadan ötekine değişir durur. Bir şey için kapkara demek, bir şey için yeşil demeye benzer. Hangi yeşil? Şişelerimin yeşili mi? Çekirge yeşili mi? Salatalık, turp yeşili mi yoksa fırtınadan hemen önceki gökyüzünün yeşili mi? İşte gece karası da öyledir. Gökkuşağı da olabilir.
keşfedilmemiş, keşfedilmesi gereken ve keşfedilmeyi bekleyen mis gibi bir şarkıcı Berkay. bu da onun bu gece çıkarttığı yeni şarkısı, gerçekten çok kaliteli işler yapıyor. bir şans verin ona >
youtu.be/Hx7wsAA3e5I
Gece ve Deli
“Ben de senin gibiyim ey Gece; karanlık ve çıplak; gündüz düşlerimin üzerinde ateşten bir yolda yürürken, ayağım yere değdiğinde büyük bir meşe ağacı çıkar ortaya.”
“Hayır, benim gibi değilsin ey Deli; kumda bıraktığın ayak izlerinin büyüklüğüne bakmak için hâlâ geri dönüp bakıyorsun.”
“Senin gibiyim ey Gece; sessiz ve derin;
Bugün bir şarkı dinledim tıpkı sen
Sanki seni çizmişti bir şarkıyla şarkıdaki gitarla
Bir ses sen olabildi zihnimde
Gitar çalan bir kız söyledi şarkını
O söyledi ben yazdım şiirlerini
Saati sorma gecenin 1:45 'inde
Adını sorma işte sırılsıklam bir sevda şarkısı
Ne ben kendimdeyim ne gece gider gündüze
Kalbimdeki sıcaklığa bak hastalandım sendeki mevsimde
Bir şarkı bu kadar sen olur mu?
Sorma olur bak oldu işte
Uyuduğumda bilmeden zihnimde çalıyorsun
Uyandım da görmeden gözlerimde yaşıyorsun
Şimdi dağlar yollar yıllar ardındasın sanki
Dilim söylemeye adını unuttu bilmiyorsun
✍️
Mekke de kız annesi olmanın, üstelik de siyahi bir kız annesi olmanın ağır bedelleri vardır. Yok yok her gece ağlamaktan söz etmiyorum, o kaderinizin sadece bir parçasıdır
"Başka şartlarda tanışsak çok daha iyi olurdu."
"Mesela nasıl şartlarda?" Coriolanus bu soruyla tehlikeli sulara girdiğinin farkındaydı ama kendine engel olamıyordu.
"Mesela şovlarımdan birine gelip beni şarkı söylerken dinlemiş olabilirdin. Şovun ardından konuşmak için yanıma gelirdin ve belki birlikte bir kadeh içki içip dans ederdik."
"Sonraki gece gene gelirdim."
"Dünyanın bütün zamanına sahipmişiz gibi," dedi kız.
“1979'da Şahları da Vururlar'ı yazdım. Piyasadan sıkılmıştım. Söyleyecek yeni bir sözüm vardı. Kendi tiyatromu kurmak istiyordum. Haldun beyi (Haldun Taner) aradım, yeni bir oyun yazdığımı, onunda okumasını çok istediğimi söyledim. Kabul etti Haldun Bey, randevu verdi. O gün ustayla buluşmak için Divan Pub'a nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Yüreğim